Şükürler olsun ki FETÖ-PDY darbe girişiminin ardından kahramanlık hikâyelerimiziyâd etme sürecine geçtik. Yurt genelinde, gölgede kalan daha pek çok kahramanımızın olduğundan kuşku yok.
Elbette ordu içerisinde bu darbeci hainlere katılmayan, inanmayan ve mücadele eden komutanların değeri ve misyonunu onlarca yıl yad edeceğiz. Allah milletimize bu namert darbe girişiminin de üstesinden gelmeyi nasip etti.
Her geçen dakikada gördük ki millet ve medeniyet olmakla övünen Türk milleti, tarihin en zorlu ve en çetin derbentlerinden bu yürek devleti sayesinde geçebilmiştir.
Bu millet en kısa sürede yaralarını sararak bu coğrafyadaki tarihi misyonuna sahip çıkacaktır. Elbette bu namert darbe musibetinin öğrettikleri üzerinden bu ağır sorumluluğun gereği de bugün çok daha bilinçli olarak yerine getirilecektir.
Bu kahramanlık hikâyelerinden biri de Bosna’da yaşandı. Hikâyelerimiz, milletimiz için dün olduğu gibi bugün de kılavuz olsun.
Aziz milletimizin bu coğrafyada bütünleşen inancını darbeye bağlamaya çalıştıkları gecede bir yıldır Yunus Emre Enstitüsü aracılığı ile Bosna’daki görevimizden sabah uçağı ile İstanbul’a inecektik. Akşam 10.00 sularında biz de bu elim haberi aldık. Yabancı kanallar Türkiye’ye odaklanmış, askerin yönetime el koyduğu haberini veriyordu. Boğaziçi köprüsündeki görüntüler dışında pek bir görüntü yoktu. Otelde ağırlıklı Arap turistler şaşkınlık içinde hayretlerini ve üzüntülerini sergiliyorlardı.
Yıllardır toparlamaya çalıştığımız itibarımız, ağırlığımız ve vakarımızın karşılığında bize sığınan, bize güvenen ve inanan insanların tedirginliklerini gördüm. O gece Bosna’nın ne kadar üşüdüğünü hissettim.
O dakikalarda Türkiye’ye dönemeyeceğimizi düşünen Bosnalı dostlarımız ve kardeşlerimiz evlerini, kapılarını açtıklarını, emanetin bu kez onlarda olduğunu söylediler.
O gün Saraybosna’daki Yunus Emre Enstitüsü’nde yiğit bir belediye başkanı ve ekibi ile tanışmıştık. Hemen aklımıza onların bulunduğu otel geldi. Biz daha şaşkınlığımızı ve yaşadığımız travmayı üzerimizde hissediyorduk ki geldiğimizde oteli bir harekât merkezine çeviren bir belediye başkanı ilekarşılaştık.
O dakikalarda hükümetten bir ses henüz televizyonlara yansımadığı için durum hakkında bir fikir edinememiştik. Telefonla Bosna’dan Karesi’yi ayağa kaldırmayı başaran, telefonun ucundakilerin yaşadığı tedirginliğe karşı bir arslan gibi kükreyen bir kahraman vardı gözümüzün önünde. Başkan Yücel Yılmaz, karargâhtaki komutan rolünü üstelenerek yüreğini ortaya koymuş, saatlerce süren darbeyi püskürtme operasyonunu Bosna’dan yönetiyordu.
Ortaya çıkmaya çalışan askerlere karşı halkı ağzını doldura doldura yönlendirirken gözünü kırpmadan gösterdiği memleket savunmasına, milletine ve davasına ne derece adandığına hep birlikte tanık olduk. Öğlen saatlerine muzaffer komutan gibi Saraybosna Başçarşı’da basın açıklaması eşliğinde darbeye karşı kardeş Bosna halkı ile birlikte gövde gösterisinde bulundu.
Karesi kahramanı kardeşim Yücel Yılmaz, kutlu davanızda her zaman bahtiyar olun, yolunuz ve bahtınız açık olsun. Bu millet, bağrından çıkardığı bu vatan evlatları ile medeniyet yolculuğunu sürdürebilecektir. Tüm kahramanlarımıza selam olsun…