1960 darbesini babasından dinlemiş, 12 Eylül 1980 darbesini,28 Şubat, 27 Nisan bildirilerini de yaşayan,inceleyen,sonuçlarından etkilenen biri olarak diyorum ki bu darbeyi planlayanlar, teşebbüs edenler asla Türkiyeli, Türk olamaz.
Bu darbeye planlayan ve teşebbüste bulunanların genetiği, geçmişi iyi incelenmelidir. Neden mi?
Bir defa bu coğrafya Müslüman coğrafyasıdır. Bu coğrafyadan zaman zaman çıkan katiller bile bu darbeye teşebbüs edenlerden çok daha merhametlidir.
Bu coğrafyanın insanları için devlet ebed müddet, bayrak uğrunda şehit olunacak kadar kutsaldır.
Ama bu darbeye teşebbüs edenlerin Ali Bulaç’ın da itiraf ettiği gibi başkenti ABD’dir.
Başları da o ülkenin koruması altındadır.
Bu coğrafyanın insanı asla hele de o kutsal asker elbisesiyle silahsız halkına ateş emri vermez, tankla ezmez.Ama bu hainler 250 insanımızı katletmişler, 1500 insanımızı yaralamışlar, daha da kötüsü Türk Milletini ordusuna düşman etmeye çalışmışlardır.
Bu coğrafyanın insanı kendi değerlerine saygı duyar, kendi ülkesini sever, özellikle de dış ülkelere gittiği zaman kendi ülkesinin elçiliğini yapar.
Ama 17/25 Aralık 2013te oyunları bozulan bu hainler bu ülkenin insanlarından topladıkları kurban burs, himmet paralarıyla ülkemizin aleyhine her türlü propagandayı desteklemişler, Türkiye ve Türk düşmanlığı yapmışlar, ülkemizle iyi ilişkiler kurmaya çalışan devletleri bile lobi faaliyetleriyle bize düşman etmişlerdir.
Özellikle Rusya ile ciddi komşuluk ilişkileri geliştirdiğimiz dönemde uçak düşürülmesinin bir kasta mahsus olduğu artık kesinleşmiştir.
ABD ve AB ülkelerindeki medya ve Türkiye karşıtı lobileri alenen desteklemişler, Türk düşmanı siyasetçileri himmet paralarıyla desteklemekten kaçınmamışlardır.
Çözüm sürecini baltalamak için her türlü provokasyona destek olmuşlar, PKK ve HDP’yi iktidara taşımak istemiş ve Cumhurbaşkanımıza karşı alenen desteklemişler, daha çok şehit verebilmemiz için her türlü istihbaratı bölücü hainlere vermişlerdir.
Darbe hazırlığının çok uzun yıllara dayanması ve en küçük ayrıntıların hesaplandığının ortaya çıkması bu darbecilerin bu topraklardan ve değerlerinden beslenmediklerine çok önemli delildir.
Çünkü bu darbenin kodlarına baktığımızda asıl amacın Irak ve Suriye’den sonra sıranın Türkiye olduğunu göstermektedir.
Yüzde 50’lik Ak Parti taraftarları üzerinden infaz, linç, açık cezaevleriyle iç savaşa zorlanacak, iç bölgelerde MHP, sahilde CHP, doğu ve güneydoğuda HDP ve PKK desteği ile Türkiye yeni Suriye yapılacaktı.
Bu darbeyi sadece FETÖCÜ Terör Örgütü’nün mensupları üzerinden değerlendirmek zaten darbeyi anlamamak, bu darbeciler yakalandığına göre de daha sonra darbe olmayacak zannetmek gerçeği görmemek değil, görmek istememektir.
Bu darbe de bu darbeciler de hem tıyniyet hem de zihniyet açısından yabancıdırlar. Bu topluma. Bu millete, bu kültüre yabancılar.
Mensubu olduğumuz dine yabancılar.
Bu darbe, etkileri çok zor atlatılacak bir sosyal vakıadır.
Çünkü darbeyi yapanlar aynı kıbleye gittiğimiz, aynı dili konuştuğumuzu zannettiğimiz insanlardı.
17 / 25 Aralık bunların Türk görünümlü ancak ABD tarafından klonlanan hainler olduğunu gösterdi.
15 Temmuzda ise bu klonlanmış hainlere darbe görevi verildi.
Çok şükür ki başaramadılar.
Bu saldırı ve kalkışmanın son olmayacağı düşüncesiyle hareket etmeli, piyasaya yeni isimlerle sürülecek topluluk, cemaat ve birliklere karşı dikkatli olmalıyız.
Yeni klonlanmışParalel Yapılara karşı uyanık olmalıyız.