Türkiye'nin tozlu arşiv sayfalarına kara bir leke olarak geçen 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden tam 64 yıl geçti. Bu tarihi kara leke darbeci zihniyetler tarafından her zaman benimsendi. Dönemın Başbakanı Adnan Menderes hükümetini ve Türk demokrasisini ayaklar altına alan 27 Mayıs darbesinin altına imza atanlar ve onların düşüncesini benimseyenler Türkiye'yi karanlığa itmekten geri durmadı.
Darbe sevicileri 64 yıl öncesinde olduğu gibi bugün de ortaya çıktı. Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Alev Coşkun 27 Mayıs'ı darbe değil devrim olarak gördü.
Coşkun'un yazısından bir bölüm...
27 Mayıs hareketinin 64. yılındayız. 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbeleriyle karıştırılmamalıdır.
12 Mart ve 12 Eylül darbeleri emir komuta zinciri içinde üst düzey komutanlar tarafından ve NATO’nun destekleriyle gerçekleştirildi. 12 Mart ve 12 Eylül, temelde 27 Mayıs 1960’ın yarattığı 1961 Anayasası’na karşı yapılmıştır. 12 Mart “tutucu” (muhafazakâr), 12 Eylül ise kararları ve sonuçları bakımından “karşıdevrimci” bir askeri harekettir.
27 Mayıs hareketinin en önemli ürünü 1961 Anayasası’dır. Bu anayasa hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemiş ve anayasa bu temel ilke üzerine yapılandırılmıştır.
27 Mayıs devriminin ürünü olan 1961 Anayasası, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan yeni anayasalardan esinlenerek düzenlenmiştir. Avrupa’daki bu yeni anayasalar egemenliğin kullanılmasının tek başına bir organ, kişi, zümre ya da sınıfa bırakılmasını engelliyordu. Demokrasiyi kullanarak iktidara gelen demokrasi karşıtı rejimlere açık kapı bırakmıyordu. İktidarı ele geçiren siyasal iktidarın bir dikta yaratmasını engelleyen kurumlar oluşturuldu. Çağdaş demokrasilerde, Meclis çoğunluğunun her istediğini yapması artık geçerli değildir. Hukukun üstünlüğü ilkesi ve demokrasinin kendisini koruma hakkı düşüncesinin gelişimiyle, anayasa mahkemeleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kuruldu. Böylece siyasal iktidarın yetkileri sınırlandırıldı.
Ve Alev Coşkun'dan yeni Anayasa çalışmaları öncesi skandal çağrı
YENİ ANAYASA
Bugünlerde yeni anayasa yapılması, gündemin ana konusu durumuna gelmiştir. 1961 Anayasası bu yeni anayasa için temel kaynak olmalıdır. Bu nedenle gerçekleri yeniden tekrarlıyoruz. 27 Mayıs 1960 hareketi, diğer askeri darbelerle karıştırılmamalıdır. Sendikalar, üniversiteler, emekçiler ve özellikle gençlik tarafından yüksek oranlarda desteklenmiştir.