Başbakan Binali Yıldırım, Kordsa Global ve Sabancı Üniversitesi Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi’nin açılış törenindeki konuşmasında, 15 Temmuz gecesi Türkiye’nin büyük bir felaketle karşı karşıya geldiğini hatırlattı.
Bölücü FETÖ darbe girişimi karşısında dimdik ayakta duran, demokrasiye sahip çıkan millete bir kez daha şükranlarını sunan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye, dünya demokrasi tarihinde hiçbir ulusa nasip olmayacak bir darbe girişimini, silahlı darbe girişimini, silahsız güçle, darbecilere darbeyi vuran bir ülkenin adıdır. Darbe yapmaya geldiler, darbeyi yediler, gerisin geri gittiler. Şimdi içeride hesabını veriyorlar. Yağma yok, bu ülkenin kazanımlarını, ülkenin kurumlarına kılcal damarlarına sızıp, bin bir türlü entrikalar, kapalı oyunlarla iradeyi ele geçirmeye bu millet müsaade etmedi, etmeyecek. Darbe oldu, OHAL ilan ettik ama ilk günden dedik ki ‘Biz OHAL’i kendimize ilan ediyoruz, vatandaşa değil.’ Bu darbe girişimini başlatanlardan hesap sormamız lazım en ağır şekilde. Hukukun, adaletin emrettiği her türlü hesabı sormamız lazım. Bu darbenin sebeplerini ortadan kaldıracak yapısal reformları, düzenlemeleri yapmamız lazım. Bu darbe girişimini başlatan terör örgütünün bütün bağlantılarını, bütün ilişkilerini ortaya çıkarmak, bunların devletle, milletle ilişkilerini kesmek… Bunun için OHAL ilan ettik. Ama iş alemimize ‘Durmak yok yola devam’ dedik.”
İş dünyasının bir gün bile durmaması gerektiğini belirten Yıldırım, bunun en güzel örneğinin de açılışı yapılan merkez olduğunu dile getirdi.
“Türkiye’yi medeniyet yolculuğunda dünyanın parmakla gösterilen ülkeleri arasına sokacağız”
Başbakan Binali Yıldırım, her şeyin üretilebileceğini, ancak herkesin ürettiği şeyin üretimi yapıldığı takdirde katma değer oluşturulamayacağını ifade ederek, “Fark oluşturmanız lazım. Farkı nasıl oluşturacağız? Bilgiye sahip olacağız, bilgiyi üreteceğiz, bilgiyi katma değere dönüştüreceğiz. İşte burada bu yapılacak. Akıl terini, alın terine katacağız ve böylece Türkiye’yi medeniyet yolculuğunda, 2023 hedeflerinde dünyanın parmakla gösterilen ülkeleri arasına sokacağız. Bunu yapar mıyız? Yaparız. Bunun için imkanımız var mı? Var.” diye konuştu.
Türkiye’nin özel sektörünün çok kuvvetli olduğunu belirten Yıldırım, Türkiye’nin en büyük mukayeseli üstünlüklerini “genç nüfusu” ve “müteşebbis girişimci özel sektörü” şeklinde sıraladı.
Yıldırım, “Petrolümüz yok ama genç nüfusumuz var. Dünyayı fellik fellik dolaşan özel sektörümüz, firmalarımız var ve gün geçtikçe kendilerini kuvvetlendiren üniversitelerimiz var.” dedi.
“Akla, araştırma-geliştirmeye yatırım yapacağız”
Öğrenciliği döneminde sanayi-üniversite iş birliğinin önemine işaret edildiğini, ancak bunun lafta kaldığını dile getiren Yıldırım, şunları anlattı:
“İşte burada icraat var. Üniversite burada, sanayi burada, onları bir araya getiren teknopark da burada. Buranın kuruluşunu hatırlıyorum. Bizzat çabalarımı hatırlıyorum. İstanbul Ticaret Odası az mı gelip gitti bize, ‘Burayı kuralım edelim. Kim olsun ortakları?’ Birini razı ediyoruz, biri cayıyor. Sonunda kuruldu. Fena mı oldu işte bakın. Ne kadar güzel bir tesis oldu. Şimdi bu, 1 kat daha büyüyecek. 60 dönüm 150 dönüme çıkacak. Burada teknoloji üretilecek. Üretilen teknoloji ülkemize daha çok katma değer sağlayacak.”
Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye’nin sattığı her bir kilogram malın birim değerini artırması gerektiğini belirterek, “Şimdi 2 doların altındayız. Gelişmiş ülkeler 10 dolara tırmanmış, 1 kilogram mal satıyor 10 dolar para alıyor. Biz de 1 kilogram mal satıyoruz, 1 dolar 80 cent para alıyoruz. Bu sefer ne oluyor? Biz teknolojiyi yakalamadığımız için katma değer istediğimiz kadar büyüyemiyor, refah gecikiyor. Bunun için akla yatırım yapacağız, araştırma-geliştirmeye yatırım yapacağız.” ifadelerini kullandı.
“Bu millet geleceği gördü”
İstihdama katılımın yüzde 52,5 sevilerine çıktığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
“Gayet güzel bir şey. Şu anda 266 Ar-Ge merkezinde 27 bin 586 kişi doğrudan çalışıyor. Bu merkezlerde 5 bin 149 Ar-Ge projesi kapsamında 1124 tane yeni patent alındı. 2015’te Türkiye 100 binin üzerinde marka başvurusuyla Avrupa’nın en fazla marka başvurusu yapan ülke haline geldi. Eskiden marka ne, patent ne kardeşim. Ver siparişi, ne istiyorsan yapayım. Patron başkası, taşeron biz. Ama şimdi işler değişti. Birinci köprüyü İngilizler yaptı, biz taşeronluk yaptık. İkinciyi Japonlar yaptı, biz taşeronluk yaptık. Üçüncü köprüyü, Türkler yapıyor, Koreliler taşeron. Osman Gazi’yi Türkler yaptı, Japonlar taşeron. Bu Türkiye’nin değişimini gösteriyor, Türkiye ‘Ben de varım’ diyor. ‘Artık arkadan gitme yok, yan yana gideceğiz’ diyor. Bu öz güvenle olur. Bu ülkesine inanmakla olur. Bu ülkesinin geleceğini görmekle olur. Bu millet, geleceği gördü. Ne zaman gördü? 15 Temmuz gecesi gördü, gerçeği de gördü, geleceği de gördü.”
Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2014’ün başından beri bas bas bağırdığını dile getirerek, şunları kaydetti:
“Bu bir terör örgütüdür, bunlar Türkiye’nin geleceğine, bekasına, güvenliğine kastetmişler. Bunlar polisi ele geçirmiş, askeri ele geçirmiş, yargıyı ele geçirmiş, ticarete sızmış kılcal damarlarına kadar bütün kurumlarda. Artık öyle bir hale gelmiş ki, aleni olarak ülkenin sahibi de benim, kurumların sahibi de benim demeye başlamış, kafa tutmaya başlamış ve sonunda belasını buldu. 15 Temmuz gecesi her şey ayan beyan ortaya çıktı. Bir musibet yaşadık, bu hayra vesile oldu. Türkiye şimdi virüslerinden temizleniyor ve inşallah her alanda kaybettiğimiz zamanı en hızlı şekilde telafi ederek yolumuza devam edeceğiz.”
“Kaybettiklerimizi bularak sevinemeyiz”
Daha hızlı çalışmaları gerektiğini dile getiren Yıldırım, “Arkadaşlarımız da ‘Efendim neden acele ediyoruz, vaktimiz var.’ diyor. Onlar bunu derken 65 yaşı düşünüyor. Emeklilik zamanı. Ama ben bir daha ki seçimi düşünüyorum. Arada böyle bir fark var. Onun için vakit. Zamana karşı yarışıyoruz. Kaybedilen zamanı telafi etmek gibi bir görevimiz var. Türkiye istikrarsız dönemde kaybetmiş. 70 kayıp, 80 telafi, 90 kayıp, 2000’ler telafi. Hep böyle mi gideceğiz? Kazanalım. Geri sarıp tekrar kaybettiklerimizi bularak sevinmeyelim. Bir adım ötesini… Bunu yapmaya mecburuz. Bunun yolu da ayrılıklarımızı ve gayrılıklarımızı bir tarafa bırakıp, Türkiye’nin geleceği, Türk milletinin selameti için birlikte hareket edeceğiz. Kavga etmeye lüzum yok.” değerlendirmelerinde bulundu.
“FETÖ gitti, BETÖ geldi”
Başbakan Binali Yıldırım, ayrılıkların daha az olduğunu anlatarak, Türkiye’nin herkese yeteceğini söyledi. 15 Temmuz sonrasında gerçekleşen Yenikapı ruhunu devam ettirmenin en önemli işlerinden biri olduğunu dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:
“Bu darbe goygoycuları darbe muvaffak olmayınca ‘Şimdi bunlar birbirlerine girecekler.’ demeye başladılar. Avucunuzu yalarsınız. Bu millet büyük millet. Bu millet sizin gazınıza gelmez. Bu topraklarda kader birliği yaptık. Türküyle, Kürdüyle, Çerkesiyle, Lazıyla, her türlü etnik, meşrep, mezhep bizim tarihimizde ve geleneğimizde var. Bunların üzerine millet olma şuuru hiçbir zaman kaybolmamıştır. Bugün bölücü örgütü… FETÖ gitti, BETÖ geldi. Bunlar vardiyalı çalışıyor. 15 Temmuz’da bunlar vardiyadan düştü BETÖ geldi. Hangisi gelirse gelsin, bu büyük millet karşısında vız gelir tırıs gider. Bunları da aşacağız. Hepsini aşacağız. Medeniyet yolculuğumuza kararlılıkla devam edeceğiz.”
Konuşmaların ardından Başbakan Yıldırım, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakan Faruk Özlü, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ve diğer protokol üyeleri merkezin açılışı için sahneye davet edildi.
Mikrofonu eline alan Başbakan Yıldırım’ın, hayırlı olsun temennisinde bulundu. Yıldırım’ın besmele çekmesinin ardından kurdelenin kesimiyle tesisin açılışı yapıldı.
Başbakan Yıldırım ve beraberindekiler ardından tesisi gezdi.