Suriye’nin Madaya kasabasından gelen görüntüler ve binlerce masum insanın ölüme terk edilmesine verilen tepkiler, maalesef “korkunç” kelimesinin ifade etmekte yetersiz kalacağı kadar kötü.
Yiyecek bulamadığı için ölen ve Müslüman kardeşlerinden yardım bekleyen bir deri bir kemik kalmış insanlar.
Rejim güçleri ve Hizbullah’ın kuşatma altında tuttuğu bölgede neredeyse yarıya yakını çocuk,
40 bini aşkın insan, dünyanın gözü önünde açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya.
Madaya’da kuşatma altında ölümü bekleyenler, Hıristiyan veya Yahudi olsaydı hiç şüphesiz tüm dünya ayağa kalkardı.
Fakat onlar Müslüman.
Madaya’yı kuşatma altında tutup içerideki halkı ölüme terk edenler de güya Müslüman.
Adına “direniş ekseni” denen fakat bugüne kadar en büyük zararı Müslümanlara veren rejimler ve gruplar.
İran, Suriye rejimi ve Hizbullah.
Uluslararası toplum ise, seyretmekle ve kuşatma altında tutulan kasabaya yardım girişine izin vermeleri için dilinin ucuyla katillere ricada bulunmakla yetiniyor.
Kobani’de PKK/PYD/YPG teröristlerine havadan silah ve mühimmat yağdıran uçaklar, nedense Madaya’ya gıda yardımı yapmaktan aciz kalıyor.
ABD Başkanı Barack Obama, geçtiğimiz günlerde ülkesinde silahlı saldırılarda ölen çocuklar için gözyaşı dökmüştü.
Madaya’nın çocukları için ise ağlayan dahi yok.
Kuşatma altında tuttukları binlerce masum insanı açlığa ve ölüme mahkum eden yaratıklar, bir yandan da Yermük Kampı’nda yaptıkları gibi Madaya’da o zavallıların sırtından para kazanma ve varlık edinme peşindeler.
Bir kilo pirinci yaklaşık 300 TL’ye satarak ceplerini dolduruyorlar.
Kasaba sakinlerine “Arazilerinizi cüz’i miktarlara Hizbullah militanlarına satarsanız kasabadan çıkmanıza izin veririz” şeklinde çirkin önerilerde bulunuyorlar.
Madaya’daki kuşatmaya destek veren Suriye rejimi, İran ve Hizbullah taraftarlarının tavırları, binlerce masum insanı ağaç yaprağı yemeye mahkum edenlerin vahşetinden geri kalır değil.
İnsanların açlıktan ölmesinden zevk duyan ve bunu açıkça ifade etmekten çekinmeyen, Madaya’dan yükselen çığlığı alay konusu yapan mahlukâttan bahsediyoruz.
Gözümüzün önünde büyük bir vahşete imza atıp, “Yok öyle bir şey, yalan, iftira” diyorlar.
İşledikleri cinayeti deşifre edenleri itibarsızlaştırabilmek ve gerçekler etrafında şüphe uyandırabilmek için her türlü kirli yönteme başvuruyorlar.
O yöntemlerden biri de asılsız fotoğraflar.
Önce kendi hazırladıkları sahte fotoğrafları Madaya kurbanlarına aitmiş gibi sosyal medyada dolaşıma sokuyorlar.
Daha sonra da o fotoğrafların asılsız olduğunu yine kendileri deşifre ederek sanki diğer görüntülerin hepsi de aynı şekilde sahteymiş algısı oluşturmaya çalışıyorlar.
İnsanlık ve ahlâk dibe vurmuş.
Her geçen gün daha da kötüsüne şahit oluyoruz ve “Pes artık, bu kadarı da fazla” diyoruz.
Fakat o gördüklerimiz en kötüsü olarak kalmıyor.
Bir sonraki gün çok daha kötüsü çıkıyor karşımıza.
Yanıbaşımızda tüm dünyanın gözü önünde açlıktan ölenlere ve onlarla alay edenlere şaşırırken Irak’ta İran destekli Şii milislerin kulak kesme görüntüleri internete düşüyor.
Birileri de bu esfel-i safilin ile aslında kardeş olduğumuzu, aramıza fitne sokmak isteyenler bulunduğunu ve oyuna gelmememiz gerektiğini söyleyerek sürekli bizimle dalga geçiyor.