Geçtiğimiz pazar günü Mısır’ın Tanta kentindeki St. George Kilisesi’nde ve İskenderiye’de St. Mark Kilisesi yakınlarında iki ayrı patlama meydana geldi. 43 kişinin öldüğü bu eylemleri internet sayfası aracılığı ile terör örgütü DAEŞ üstlendi. Ardından ülkede 3 ay süreliğine olağanüstü hal ilan edildi.
Küresel bir İngiliz anahtarı olan DAEŞ’i Mısır’daki kiliselere kim neden saldırttı? Peki DAEŞ bu eylemler için hangi militanını kullandı?
10 Nisan’da Kuveyt El-Qabes gazetesindeki bir haber olayın içyüzüne yönelik bir takım ipuçları veriyordu.
Gazetenin haberine göre Mısır’ın El-İskenderiyye kentinde kiliseye intihar saldırısı düzenleyen Ebu İshak El-Mısri, Ekim 2016’da işçi olarak Kuveyt’e gitmiş bir Mısır vatandaşı. Asıl adı Muhammed Abdullah Guneym Hassaneyn ve Eylül 1990 doğumlu.Ailesi oğullarının Suriye’de öldüğünü ifade ederek iki yıl önce vefat belgesi çıkarmış.
Kuveyt’te bir şirkette muhasebeci olarak çalışıyorken Mısır istihbaratı DAEŞ üyesi olduğu bilgisiyle deport edilerek teslimini istemiş. Bunun üzerine Kuveyt gözaltına alarak sorgulamış ve örgütle ilişkisi kesinleşince Mısır’a teslim edilmiş.
Peki Mısır ne yapıyor? Her nasıl oluyorsa serbest bırakılıyor! Serbest bırakılmasından kısa bir süre sonra gidiyor ve kilisede kendisini patlatıyor.
İşin püf noktası ve asıl soru şu ki DAEŞ üyesi kesin bilgisiyle Kuveyt’ten istediği bu şahsı kim, nasıl ve niçin serbest bırakıyor?
Tüm okların Mısır istihbaratını gösterdiği bu eylemlerde Sisi’nin Trump’la görüşmesi ve aldığı destek sonrası Sisi ayarı mı?
Ya da derin devlet, siyasi erk ve gizli güçler arası bir iç hesaplaşmanın sonucu mu?
Sisi yandaşları tarafından İhvan’a yönelik bir baskı aracı mı?
Daha da ötesi Mısır ve bölge üzerinde gizli planlarını Mısır üzerinden yürütmeyi hedefleyen terör sahibi uluslararası güç odakları mı?