Bilim

Çürüyen insan cesetlerinin ilginç özelliği!

İnsan kalıntılarının farklı yerlere gömülmesi birleştirici bir özelliği ortaya çıkardı.

Abone Ol

DEMET İLCE / MUHABİR

Yeni çalışma, insan cesetleri arasında, bozuldukları yer veya çevresel koşullar ne olursa olsun ilginç bir bağlantı buldu. Mikrobiyal ağa bakıldı ve daha geniş çevrede nadir görülen, ancak çürüyen insan etinde sürekli olarak mevcut olan önemli bakteri ve mantar ayrıştırıcıları bulundu.

Cesetleri parçalamak için gereken mikropların bir araya gelmesi, adli böcek bilimci Dr. Devin Finaughty'nin bahsettiği "ayrışma ekosisteminin" bir parçasını oluşturuyor. Organik kalıntıları ayrıştırarak çevredeki ceset fazlalıkları ile uğraşmak zorunda kalmamızı önleyen, hayati bir geri dönüşüm sürecine katkıda bulunurlar.

Yeni çalışmada yer almayan Finaughty, şöyle konuştu:

"Ayrışma, teknik olarak organik materyalin diğer organizmalar tarafından tüketilmesi olarak tanımlanır ve organik kalıntıların su gibi fiziksel, aşındırıcı güçler tarafından fiziksel olarak bozulmasından farklıdır. Ayrışma sistemi bir kaynak olarak cesedin etrafında dönüyor, ancak birçok organizma bunu aynı zamanda bir üreme alanı ve bir barınak olarak da kullanacak."

Kulağa korkunç gelebilir ama bu yaşamın çok önemli bir parçası; ölü malzemenin geri dönüşümü, bitki üretimi ve toprak solunumu gibi temel ekosistem işlevlerinin nasıl beslendiğini gösteriyor. Mikrobiyal ağların ayrışmanın meydana gelmesi için hayati bir bileşen olduğunu biliyoruz, ancak bunların tam ekolojisi "bir kara kutuda kalıyor ve ekosistem işlevini, dayanıklılığı ve biyojeokimyasal karbon ve besin bütçelerini doğru bir şekilde anlama ve modelleme yeteneğimizi gölgeliyor.

Ayrıştırıcı mikrobiyal toplulukların nasıl bir araya geldiği ve oluştuğunda kimin ortaya çıktığı hakkında daha iyi bir fikir edinmek için bir araştırmacı ekibi, bilime gönüllü 36 insan kadavrasını gömdü. Mezar alanları ve çalışma pencereleri üç farklı konumu ve çevresel koşulları içeriyordu ve araştırmacıların ölümden sonraki 21 gün boyunca deriden ve çevredeki topraktan örnekler aldığı dört mevsimi kapsıyordu.

Sonuçlar, gömüldükleri yere veya yılın hangi zamanında olduğuna bakılmaksızın, 36 kadavradan oluşan numunelerde, mevcut mikrop listesinin evrensel olduğunu ortaya çıkardı. Gruplar aynı zamanda ayrışmayan ortamlarda da nadirdi; bu da ister insan ister hayvan olsun, yalnızca etli kalıntıların varlığında bir araya geldiklerini gösteriyor. Çetenin nasıl bir araya geldiğine gelince, yazarlar böceklerin, çürüyen bir hayvandan diğerine mantar ve bakterilerin taşınmasında rol oynayabileceğini öne sürüyorlar.

Çalışma, çevredeki ölü hayvanlar arasında ilginç bir bağlantı sağlamanın yanı sıra, ölüm zamanının belirlenmesinde adli tıp açısından da önemli çıkarımlar sağlayabilir. Çalışmanın yazarları, cesetlerin çürümelerinin mikrobiyal zaman çizelgesine dayanarak, ne kadar süredir ölü olduğunu doğru bir şekilde tahmin etmek için bir makine öğrenimi modeli kullanabildiler ve bu küçük toplulukların, bir araştırmada önemli bir bilgi kaynağı olarak potansiyel bir kaynak olduğunu vurguladılar.