Kadın derneklerinin bu cinayetten haberi yok mudur?
Tarih 7 Aralık 1925’tir.
Erzurum’da bir kadın ‘Şapka Kanununa muhalefet’ suçundan beyaz bir un çuvalının içinde idam etmişlerdir.
Şapka Kanunu Meclis’te oylanarak kabul edilmesinin üzerinden bir ay geçmiştir.
Memleketin muhtelif yerlerinde çeşitli itirazlar yükselmektedir; gösteriler, yürüyüşler, Ankara’ya telgraf çekmeler…
Nümayişleri bastırmak ve sorumluları cezalandırmak için bazı bölgelerde sıkıyönetim ilan edilmektedir.
Sıkıyönetimin ardından kurulan İstiklâl Mahkemeleri suçlulara idam cezası vermekte ve hemen oracıkta kurulan darağacında ‘sallandırmaktadır.’
Rize’de halk, “Biz zorla şapka giymek istemiyoruz” diyerek Ulu Cami önünde toplanmıştır.
Jandarmanın kalabalığa ateş açması sonucu 17 kişi öldü.
İsyan bastırılamayınca Hamidiye kruvazörü Rize sahillerini topa tuttu.
Rize’de o günler bir türkünün içinde yaşamaktadır;
“Atma Hamidiye atma, din kardeşiyiz.
Ula şapka da giyeceğiz, vergi de vereceğiz!”
Erzurum’da da sıkıyönetim ilan edilmiş, Örfî İdare Mahkemesi kurulmuştur.
Kışın ilan edilen şapka mecburiyetinin bahara kadar ertelenmesini validen rica etmek için küçük bir kalabalık hükümet konağına yürümektedir.
Jandarma garnizon komutanının emriyle silah kuşanmış hazır beklemektedir.
O sırada hükümet konağının camına atılan küçük bir taş, büyük olayların fitilini ateşlemiştir.
Kalabalık muhasara altına alındı.
Erzurum’un Şalcı Bacısı Şöhret Kadın, çocuklarının orada olduğunu öğrenince hükümet konağına koştu.
Çocuklarını o kalabalıkta göremeyince askere çocuklarının nerede olduğunu sordu.
Cevap alamayınca bağırmaya, ağlamaya başladı.
Çocuklarının tutuklandığını düşünüyordu, kendinden geçti, ne dediğini bilemez oldu.
Şalcı Bacı’yı bir dipçik darbesiyle kelepçeleyip tutukladılar.
Erzurum Örfî İdare Mahkemesi olaylara karışan 21 kişinin idam kararını verdi.
“… Türkiye halkının da umumî serpuşu şapka olup, buna aykırı bir alışkanlığın devamını hükümet men eder” Kanunu muvacehesince Şalcı Bacı, kadın olduğu anlaşılmasın diye bir çuvalın içine sokarak idam edildi.
Çetin Altan, dönemin garnizon komutanının dedesi olduğunu hatırlattığı bir yazısında hadiseyi doğrular mahiyette şunları kaydetmiştir;
“Ben Tatar Hasan Paşa’nın torunuyum. Dedem Erzurum’da şapka yüzünden bir kadını, Şalcı, Şöhret Kadın’ı idam etmiştir maalesef.”
Tekrar sormak istiyorum;
Kadın derneklerinin bu cinayetten haberi yok mudur?
Varsa mesela, Şalcı Bacı’nın Şapka Kanununa Muhalefet sebebiyle idam edilmesinin büyük bir cinayet olduğuna dair iki kelam etmişler midir bugüne kadar?
Mesela, siyasi yelpazenin neresinde, hangi tarafında olursa olsun herhangi bir kadın derneğinin aklına, TBMM’den ‘Şalcı Şöhret Kadın’ın iade-i itibarını istemek’ düşüncesi gelmiş midir?
Bu tüyler ürpertici cinayetin 95 yıl sonra dahi olsa takibini yapacak, Şalcı Şöhret Kadın’ın uğradığı haksızlığı sonlandıracak bir kadın hakları derneği çıkmayacak mı?
Memleketimizde Şalcı Bacı’nın, Rosa Park kadar kıymeti yok mudur?