Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan: FETÖ’nün siyasi ayağı Kılıçdaroğlu ve ekibidir!

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.

İdlib’deki son duruma ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “Gözlem noktalarındaki askerlerimize en küçük zarar gelmesi halinde bugünden itibaren İdlib ile Soçi Muhtırası sınırları ile bağlı kalmadan rejim güçlerini her yerde vuracağımızı buradan ilan ediyorum” dedi. ‘

“FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışmasına ilişkin olarak CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na da yanıt veren Erdoğan, ”FETÖ’nün en önemli siyasi ayağı bizatihi Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi ve ekibidir” ifadesini kullandı.

Erdoğan ayrıca 2020 yılını ”Patara Yılı” ilan ettiklerini duyurdu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle:

“HESABA KATKIDA BULUNMAYA DAVET EDİYORUM”

“Geçen haftaki grup toplantımızda Elazığ ve Malatya depremlerinden etkilenenler için bir yardım kampanyası başlattığımızı söylemiştik. Şu ana kadar bu kampanya hesabında yaklaşık 1 milyon lira toplandı. Kampanyamızı, il-ilçe-belde teşkilatlarımızı, belediye başkanlarımızı, belediye ve il genel meclis üyelerimizi, tüm üyelerimizi kapsayacak şekilde genişletiyoruz. Ziraat Katılım Kızılay Şubesinde AK Parti adına açılan yardım hesap numaramız ekranda gözükmektedir. Ayrıca bu hesap numarası, tüm milletvekillerimize ve teşkilatlarımıza mesajla da gönderilmiştir. Teşkilat mensuplarımızı ve tüm vatandaşlarımızı bu hesaba katkıda bulunmaya davet ediyorum.

“KATLİAM YAPIP KAN DÖKÜYORLAR”

Önceki gün rejim güçlerinin ateşi sonucu İdlib’de şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa niyaz ediyorum. Bu son saldırıyla, bugüne kadar İdlib’de verdiğimiz şehit sayısı 14’ü, yaralı sayısı 45’i buldu. Ülkemizin kontrolü altında tuttuğu yerlerdeki huzur ortamından rahatsız olan terör örgütleri, sürekli insanlık dışı eylemleriyle kana susamışlıklarını gösteriyor.

Sadece iki gün önce Afrin’de meydana gelen bombalı araç saldırısında, aralarında çocukların da olduğu tamamı sivil 8 kişi hayatını kaybetti, 7 kişi yaralandı. Benzer tacizler diğer harekât bölgelerimizdeki sivillere de yöneltiliyor. İdlib’de rejim ve onlarla birlikte hareket eden Rus güçleri ile İran destekli militanlar sürekli sivil halka saldırıyor, katliam yapıyor, kan döküyorlar.

“TÜRKİYE BU DURUMA SEYİRCİ KALMAYACAK”

Söze gelince insan haklarını, çocukları, kadınları, sivil hassasiyetini ağızlarından düşürmeyenler, tüm bu saldırılar karşısında derin bir sessizliğe gömülmüş durumdadır. İdlib’le ilgili kimi endişe ifadelerinin de, insan hayatına ve onuruna olan saygıdan değil, başka saiklerden kaynaklandığını çok iyi biliyoruz. Herkes gözünü kapatsa, sırtını dönse, vicdanını dondursa da, Türkiye bu duruma seyirci kalmayacaktır.

İdlib’de, rejim ve Ruslar ile yine rejimle birlikte hareket eden güçlerin çoğu saldırılarının, teröristleri değil, doğrudan sivil halkı hedef aldığı gerçeğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Amaç, kolayca işgal etmek için bölge halkını ülkemiz sınırlarına doğru hareketlenmeye zorlayarak sahayı tamamen boşaltmaktır.

“HİÇBİR OYALAMAYA MEYDAN VERMEYECEĞİZ”

Bugüne kadar, yapılan anlaşmalara, verilen sözlere riayet edilmesini bekleyerek, en az fiili müdahaleyle süreci yönetmeye çalıştık. Ama bize verilen sözler yerine getirilmediği gibi, anlaşmalara da kimse uymuyor. Üstelik bir süredir bu saldırılar doğrudan askerlerimizi, dolayısıyla doğrudan Türkiye’yi de hedef almaya başladı. Madem durum bu, öyleyse biz de artık lafa değil, sadece sahadaki gerçeklere bakarak hareket edeceğiz.

Şubat ayı sonuna kadar rejimi Soçi Muhtırası sınırları dışına, yani gözlem noktalarımızın gerisine çıkartmakta kararlıyız. Bunun için karada ve havada her ne gerekiyorsa çekinmeden, tereddüt etmeden, hiçbir oyalamaya meydan vermeden yapacağız. Bitmez tükenmez toplantıların sonucunu beklemeden, hemen şimdi ne yapmamız gerekiyorsa onun adımlarını atacağız.

Bu amaçla son günlerde İdlib’deki askeri gücümüzü ciddi oranda tahkim ettik. Bölgedeki muhalif gruplardan, başıbozuk hareket ederek, rejime saldırı bahanesi verenlere de, artık tavizsiz davranacağımızın mesajını ilettik. Geldiğimiz noktada artık kimsenin taşkınlığına, bağnazlığına, satılmışlığına, provakasyonlarına göz yumacak değiliz.

“REJİMİ HER YERDE VURACAĞIZ”

Ülkemizle birlikte mücadelede eden Suriyeli kardeşlerimiz, rejimi Soçi Mutabakatı sınırlarının ötesine atmak üzere harekete geçtiler. Biz de kendilerine her türlü desteği veriyoruz. İdlib’de sivil yerleşim yerlerini vuran hava araçları artık eskisi gibi rahat hareket edemeyeceklerdir. Karada da rejim güçlerini, aynı şekilde belirlediğimiz sınırların ötesine kadar kovalayacağız. Bu süreçte, Gözlem Noktalarındaki veya diğer yerlerdeki askerlerimize en küçük bir zarar gelmesi halinde, bugünden itibaren, İdlib’le ve Soçi Muhtırası sınırlarıyla bağlı kalmadan, rejim güçlerini her yerde vuracağımızı buradan ilan ediyorum.

“FETÖ’YE DİYET BORÇLULAR”

FETÖ’nün en büyük siyasi ayağı Kılıçdaroğlu’nun kendisi ve ekibidir. Kılıçdaroğlu, FETÖ ile mücadelede attığımız her adımda karşımızda yer almıştır. CHP, ısrarla bu yapının safında yer almıştır. Kılıçdaroğlu ve ekibi FETÖ’ye diyet borçludur. Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’dan sonra ‘Askerler her koşulda emre itaat eder’ diyerek darbecileri savunmaktan geri kalmamıştır. Gezi olayları FETÖ ve  CHP’nin birlikteliklerini ortaya koymuştur.15 Temmuz’u ‘Kontrollü Darbe’ olarak niteleyen de Kılıçdaroğlu’na bu aklı veren de FETÖ dür.

“ÇAMUR ATARKEN ELİNDE ÇAMURLA YAKALANDI”

Türkiye’nin en büyük sorunlarının başında ana muhalefet ve başındaki zat olduğunu söylemekten dilimizde tüy bitti. Madem bu kadar istiyor, bugün FETÖ’nün siyasi ayağını açıklıyorum. Rusya edebiyatının önemli ismi Tolstoy’un dediği gibi çamur atmadan iyi düşün, önce senin ellerin kirlenecek. Kılıçdaroğlu çamur atmaya çalışırken, elinde çamurla yakalanmıştır. FETÖ’nün siyasi ayağı Kemal Kılıçdaroğlu kendisi ve ekibidir. Şimdi ne için böyle olduğunu tüm delilleriyle anlatacağım.

“SUÇ ÖRGÜTÜ OLARAK İLAN EDEN BENİM”

FETÖ denilen yapı, uzunca süre hayır, eğitim alanlarında yürüten STK görünümünde faaliyet göstermiştir. Ne zaman bu yapı doğrudan devleti ve milleti hedef almıştır, işte o vakit durum değişmiştir. Bizim FETÖ ile davamız asla kişisel değildir. Bizim davamız ülkemiz ve milletimizin hakkını, hukukunu koruma davasıdır. Geçmişte irtica ile mücadele başlığında bu ülkenin değerlerine saldırılara nasıl karşı çıktıysak bugün de aynı mücadeleyi ettik. FETÖ vesayetine de teslim olmadık. Bu örgütü suç örgütü ilan eden benim.

“KILIÇDAROĞLU İLE CHP BU İŞİN GÖBEĞİNE YERLEŞTİ”

CHP bu işin neresindedir? Daha eskileri bir kenara bırakıyorum. Sayın Baykal’ın genel başkanlıktan ayrılmasıyla birlikte CHP bu işin tam göbeğine yerleşmiştir. Kılıçdaroğlu kendisini genel başkanlığa taşıyan kaset kumpasını da üzerimize yıkmaya çalışmıştır. Seni oraya getiren FETÖ. Kaset kumpasının savcısı FETÖ’den ihraç edildiği halde, Kılıçdaroğlu’nun bunun sözünü ettiğini duydunuz mu?

Biz geçmişten bugüne hukukun suç isnat etmediği yapıların haklarına saygı duyduk. CHP, FETÖ’nün terör örgütü ilan edilmesine rağmen bu yapının safında yer almıştır. Terör örgütlerinin yanına, 17/25 Aralık’tan sonra bu kadroya FETÖ’yü de dahil etmiştir.

FETÖ’YE KARŞI ADIMLARDA CHP HEP KARŞI ÇIKTI!

FETÖ’nün MİT Müsteşarımıza sinsi kumpasını ve 7 Şubat MİT krizinde CHP’nin tavrı FETÖ’nün siyasi ayağının bir başka örneğidir. Dönemin CHP milletvekilleri ‘Başbakan da dahil edilsin’ diye FETÖ’nün borazanlığını yapıyorlardı. Kılıçdaroğlu FETÖ ile mücadelemizde karşımızda yer almıştır.

Dershanelerin kapatılması tartışması CHP’yi ele veren örnektir. Dershaneleri kapatmayı seçim beyannamesine koyan CHP, en büyük dershane destekçisi olarak karşımıza çıktı. Çünkü bu zat ve partisi omurgasızdır. Bunun için yapmayacakları iş, atmayacakları iftira yoktur. Biz kararlılıkla bu işin üzerine giderken, CHP milletvekilleri zıvanadan çıkabilmiştir. Hatta CHP, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemeyi FETÖ’nün talebine uygun şekilde AYM’ye taşıyarak aynı safta durduğunu belli etmiştir.

KILIÇDAROĞLU’NA SORULAR!

Bunların hayatı yalan. Madem bu işler soru sorarak oluyor, ben de birkaç soru sorayım. FETÖ’nün siyasi ayağı, FETÖ’cülerin devirmeye çalıştığı siyasetçi midir, yoksa yükseltmeye çalıştığı siyasetçi midir? FETÖ’nün darbe gecesi öldürmeye çalıştığı siyasetçi midir, yoksa yol verdiği siyasetçi midir? 6 tane danışmanı FETÖ’cü çıktı. Urla belediye başkanı FETÖ’cü çıktı, içeride. Nereye bakarsan bak, FETÖ’nün siyasi ayağı Bay Kemal’in yatak odasına girmiş haberi yok.

FETÖ’nün siyasi ayağı gerçek yüzü ortaya çıkmadan önce oy verdiği parti midir, FETÖ tehlikesi ayyuka çıktıktan sonra desteklediği parti midir? FETÖ’nün siyasi ayağı montaj ses kayıtlarındaki yalanları siyasete taşıyan değil midir? FETÖ’nün siyasi ayağı FETÖ ile mücadeleye tam destek vermek yerine süreci sulandıran değil midir?

İLKER BAŞBUĞ’A TEPKİ: FETÖ’CÜLERİ NİYE İHRAÇ ETMEDİNİZ?

Kılıçdaroğlu sürekli yalan söyleyerek suçunu bastırmaya çalışıyor. Eski genelkurmay başkanlarından biri vasıtasıyla Meclis’in yasama dokunulmazlığına saldırı anlamına gelen kampanya başlattılar. Bu tür saldırılara karşı tüm milletvekillerimizin dava açması önemlidir.

Buradan soruyorum malum genelkurmay başkanı, bir diğer genelkurmay başkanı, bunlar bildiriyi hazırladılar. Bu bildiri yetmez, her ikisinin de genelkurmay başkanlığı döneminde ‘Biz şu kadar FETÖ’cü subayı ordudan ihraç’ ettik desinler. Bu görev sizin görevinizdi, niye ihraç etmediniz? Kimi aldatıyorsunuz? FETÖ’cüleri niye ihraç etmediniz? Başbakan’a şunu söyledim bunu söyledim yalan söylüyorsun sadece yargıdakilerden korktuğun için bize bunları anlattın. Elinizde ihraç edebileceğiniz FETÖ mensubu subaylar vardı, niye bunların tespitini yapmadınız?

HERHALDE BİR ŞEY VAAT ETTİLER”

Bugün genelkurmay başkanını savunma bakanı yaparak sivilleşme sürecine girdiysek anlamı işte budur. Bunu istemiyorlardı. Bu beyefendi de istemiyor aslında. İşine gelmiyor. Bundan sonraki süreç daha ciddi şekilde yürüyor. FETÖ’cüler büyük oranda TSK’dan temizlenmiş oldu. Bitti mi, daha yapacağımız işler var, bitmedi. Yanlış iş yaptın, bunu düzelt. Avukatlığına Kılıçdaroğlu soyundu. Herhalde bir şey vadettiler. Boruyu çıkartıp gösteriyordu medya mensuplarına. Yeri geliyor yargıya; şimdi artık onlar yok. Şimdi onun savunmasını yapan partinin de destek verdiği düzenlemeyi, onlar inkar ediyor. Ne gerekiyorsa yapacağız. Bunlar FETÖ ile değil, bizimle uğraştılar.

BAŞÖRTÜSÜNDEN RAHATSIZ OLDULAR!

Rahmetli Nejat Uygur hastanede yatıyor, eşi onu ziyarete gitmek istiyor. Hastanenin başında general var. Rahmetlinin eşine diyorlar ki sakın gelmesin. Niye? Başörtülü olduğu için. Eşi, Nejat Uygur’u ziyarete gidemiyor. Tatsız bir Yüksek Askeri Şura geçirdik. Şimdi öldü, anlatmak istemiyorum bazı şeyleri. Bunlardan geçtik. GATA’daki devlet sanatçısını ziyarete gidecek başbakanın eşi bundan rahatsız oluyorsunuz. Niye? Başörtüsü var.

2020 YILINI “PATARA YILI” İLAN ETTİK

Sözlerimi, turizm sektörümüz açısından önem taşıyan bir müjdeyi milletimizle paylaşarak tamamlamak istiyorum. 2020 yılını Patara Yılı ilan ettik. Bilindiği gibi Patara Antik Kenti, Fethiye-Kalkan arasında bulunuyor. Likya’nın ana liman şehri olan Patara, bizim tarihimizin de önemli sembollerinden biridir.

Osmanlı devleti, Kuzey Afrika ile olan telgraf bağlantısını Patara Telsiz Telgraf İstasyonu aracılığıyla sağlıyordu. Yaklaşık 850 kilometrelik uzunluğuyla Avrupa’nın en büyük hattının ucunda yer alan Patara istasyonu, İtalyanlar tarafından bombalanana kadar ülkemize çok önemli hizmetler vermiştir. Bu telsiz-telgraf istasyonunu, aslına uygun şekilde yeniden ayağa kaldırıyoruz. Roma’nın bir parçası olan Likya Birliğinin yönetim modeli, Amerika Birleşik Devletlerinin kuruluşuna örnek olacak kadar önemlidir. Nitekim, Likya Birliği’nin Meclis binası, tarihi önemine binaen, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığımız tarafından restore ettirilmiştir. Antik dönemden günümüze kadar ulaşan tek deniz feneri de yine Patara’dadır. Bu deniz fenerini de en kısa sürede ayağa kaldırmayı planlıyoruz. Şehir kapısından su yollarına kadar daha pek çok nadide özelliğiyle Patara’yı, ülkemizin tarihi zenginliğini dünyada temsil edebilecek bir yer olarak gördük. 2020 Patara Yılının ülkemize ve turizm sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. Bu kampanya ile geçtiğimiz yıl 200 bine yakın turisti ağırlayan Patara’yı, çok daha ileri bir yere taşımayı hedefliyoruz.