Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Üyesi Ülkelerin Kalkınmasında Kadınların Rolü Bakanlar Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “İslam aleminin şu anda içinde bulunduğu en büyük sıkıntı; Rabbimizin emri istikametinde değil de ne yazık ki tersi demek istemiyorum o da bize yakışmaz, ona uzak bir tavır içerisinde yaşamamızdan kaynaklanıyor.” ifadelerini kullanarak, şöyle konuştu:
“İnananlar kardeştir diyoruz ama ne yazık ki kardeşliğimizin gereğini yerine getirmiyoruz. ‘Hepiniz toptan sımsıkı Allah’ın ipine sarılın’ hükmü ilahisi mevcut ama hepimiz toptan sımsıkı Allah’ın ipine değil, başka yerlere sarılanlar var. Bu şekilde bir dağınıklık içinde olan bir İslam dünyası var, 1 milyar 700 milyon nüfus. Filistin meselesi başta olmak üzere uzun zamandır gündemimizde olan sorunları henüz çözememişken yeni ve daha büyük sınamalar çıkıyor.”
“Sıkıntıyı hep Müslümanların çektiğini görüyoruz”
Erdoğan, “Bölgemizde ve dünyanın her köşesinde dökülen kanlara, yitirilen canlara, uygulanan zulümlere, yaşanan mağduriyetlere baktığımızda sıkıntıyı hep Müslümanların çektiğini görüyoruz. Daha acısı, dökülen Müslüman kanlarının büyük bölümünün faillerinin de yine Müslümanlar olmasıdır. Müslümanların yaşadıkları coğrafyaların imkanları ve zenginlikleri başkaları tarafından kullanılıyor ama yitirilen canlar hep bizden oluyor. Bu çarpıklığın daha fazla devam etmesine izin vermemeliyiz.” şeklinde konuştu.
“Daha ne kadar acı çekmemiz gerekiyor?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Etnik ve mezhebi ayrışmalara dayalı çalışmalar, soruyorum daha ne kadar sürecek?” diyerek şunları kaydetti:
“Bunlar karşısında daha ne kadar duyarsız kalacağız. Müslümanların erkekleri katledilir, kadınları, çocukları, yaşlıları her türlü zillete maruz bırakılırken İslam dünyası tek bir anını dahi nasıl huzurlu geçirebilir? Dışarıdan aranan kurtarıcıların zaten sorunların sebepleri olduğunu görmek için daha ne kadar acı çekmemiz gerekiyor?”
Erdoğan,” ‘Kadını tamamıyla her şeyden uzak tutalım, ilimden, irfandan her şeyden uzak tutalım, siyasi hayatın içinde bulundurmayalım, sosyal hayatın içinde bulundurmayalım, sadece evde bulunsun yeter’ Bu mantıkla, bu anlayışla güçlü bir milleti oluşturamazsanız. Onun için de ‘Batı niye bu kadar ileride’ deme hakkımız da yok.” dedi.
“3 milyar avro göndereceğiz dediler hala gelecek”
“Suriye ve Irak‘tan gelen yaklaşık 3 milyon mülteciyi topraklarında barındıran, bölgede yanan ateşi söndürmek için her riski göze alan bir ülke olarak, daha fazla sorumluluk üstlenmeye hazırız.” ifadelerini kullanan Erdoğan, “AB bize söz vermiştir, ‘Size temmuz başına kadar 3 milyar avro vereceğiz’ demiştir. O günden bugüne gelen 200-250 milyon avro. Niye? Dürüst değiller, samimi değiller. ‘3 milyar avro göndereceğiz’ dediler hala gelecek.” şeklinde konuştu.
“Birlik olursak, bölgemizdeki sorunları kendimiz çözeriz”
Erdoğan, “Şayet İslam ülkeleri olarak birlik olursak, bölgemizdeki sorunları başka hiçbir güce, hiçbir odağa ihtiyaç duymadan biz kendimiz çözeriz. Bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağımızı sizlerin huzurunda ben bir kez daha ifade ediyorum.” dedi.
“Arap Birliği’nin dik durması lazım”
“Arap Birliği‘nin dik durması lazım. Niye dik durmuyorlar” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Yani katil Esed’i savunmak samimi bir Müslüman’ın tavrı olabilir mi? 600 bini aşkın Müslüman’ı Suriye’de öldüren bir insanın, soruyorum hanım kardeşlerim sizlere, sizin duygularınız bu noktada çok daha hassastır, böyle bir insanı savunmak bir Müslüman‘ın haddine midir? 600 bini aşkın Müslüman’ı öldürüyor. Kalkıp da hala Esed‘i savunmak bir Müslüman’ın şanından değildir.”
Erdoğan, “Ben diğer tüm sıfatlarımdan ari şekilde Türkiyeli bir Müslüman olarak Suriye’de yaşananlardan hicap duyuyorum. Irak’ta yaşananlardan hicap duyuyorum. Afganistan’da yaşananlardan hicap duyuyorum. Somali’de, Yemen’de, Libya’da yaşananlardan hicap duyuyorum. Akdeniz’de, Ege’de derme çatma deniz araçlarıyla sınır kapılarında itilip kakılma pahasına Avrupa ülkelerine gitmeye çalışan Müslümanları gördükçe utanıyorum, hicap duyuyorum. Ama bir taraftan da hırsım artıyor, kinim artıyor. O dergilerinin kapağına Aylan bebeğin resmini basmak suretiyle, ondan bir şeyler kotarmaya çalışanları gördükçe, kinim artıyor, hırsım artıyor. Çünkü dürüst değiller, samimi değiller.” ifadelerini kullandı.
“Kadınların hak ve fırsatlardan etkin biçimde faydalanmalarını temin etmeliyiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınların ülkelerimizin kalkınma hedeflerine katkı vermelerini istiyorsak önce onların haklardan ve fırsatlardan etkin biçimde faydalanmalarını temin etmeliyiz.” diyerek şunları kaydetti:
“Kadınların istihdam ve karar alma mekanizmalarına tam katılımları sağlanmadan ülkelerine, kendilerinden umulan katkıyı vermelerini beklemek gerçekçi değildir. Anne ve çocuk sağlığı, kızların eğitim-öğretimi ve kadına karşı şiddetin önlenmesi konularının şahsım, eşim ve ülkem için özel öneme sahip meseleler olduğunu bilmenizi istiyorum.”
“Bunların tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı da ihanet”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ile ilgili olarak da “Ben diyordum ki; bunların tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı da ihanet diyordum. Şimdi tabanı ibadet demekten de biraz çekinmeye başladım. Çünkü bazı gerçekler olduğu halde hala aynı istikamette gidenler var. Temenni ederim ki Rabbim onlara da hidayet verir.” şeklinde konuştu.
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler olarak, bu terör örgütlerinin tamamıyla da kararlı bir şekilde mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Türkiye olarak batı ülkelerine her fırsatta tekrarladığımız bir ikaz var; diyoruz ki ‘terör örgütleri arasında ayrım yapılmasın.’ ‘Benim teröristim iyidir, senin teröristin kötüdür’ gibi bir anlayış, tüm insanlığı felakete sürükler. Çünkü terör örgütleri kandan ve vahşetten beslendikleri için karakterleri gereği her an kendilerine destek veren ülkeleri de vurabilirler.”