7 Nisan önemli bir gündü. Herkes gözünü kulağını açmış açıklanacak listeleri bekliyordu. Akşam saatlerine doğru milletvekili aday listelerinin Yüksek Seçim Kurulu’na teslim edilmesiyle herkes rahat bir nefes aldı.
Seçime girme hakkı olan 31 siyasi partiden 20’si listelerini teslim etti. 10’u liste vermezken, BBP de Saadet Partisi çatısı altında seçime gireceğini açıkladı.
Tüm siyasi partiler elbette listelerini en ince ayrıntılarına kadar çalışarak, çok büyük bir titizlik içinde hazırladı. Bu listelerden aday gösterilenlerin hepsi ülkemiz adına değerlidir. Ancak, gözler AK Parti, CHP, MHP ve HDP’nin listelerinde. Kimi çok olumlu buldu, kimi eleştirdi, kimi beğendi, kimi beğenmedi.
AK Parti’de “Listelere kim karar verdi?”, “Cumhurbaşkanı mı daha çok etkili, yoksa Başbakan’ın sözü mü geçti?” tartışmalarını bir kenara bırakırsak, listelerin gerçekten kırı kırk yararak, titizlikle, hassasiyetle hazırlanmış olduğu göze çarpıyor. Geleceğe dönük hükümet politikalarının ipuçlarını bulabileceğimiz bir liste bu aynı zamanda.
Bu ipuçlarının başında AK Parti’nin çözüm sürecindeki kararlılığını açık bir şekilde listeye yansıtması geliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hükümet üyeleri arasında ufak fikir ayrılıklarının ya da tartışmaların olduğu son dönemlerden sonra bu konudaki hassasiyetlerin listeye yansıması önemli bir adım.
Daha açık bir ifadeyle listelerde Kürt meselesinin çözümü için hayatını adamış bir isim Orhan Miroğlu’nu görmek beni mutlu etti. Miroğlu, yıllar önce bir röportaj için bir araya geldiğimizde Diyarbakır Cezaevi yıllarını anlatırken, bu davanın ezasını da cefasını da nasıl çektiğini, nasıl içine sindiğini lisanı hal ile dile getirmişti. Gözlerinden akan yaşlar da bunun kanıtıydı.
Mazlum Der eski Genel Başkanı ve SETA Hukuk ve İnsan Hakları Direktörü Yılmaz Ensaroğlu’nun listeye konulması da bu tercihin bir göstergesi. Bilen bilir, bu toplumun barış içinde yaşaması için çabası hiç eksik olmamıştır. İnsan hakları savunucusu olarak her platformda, her zeminde doğru bildiklerini seslendirmiştir her zaman. Son dönemde çeşitli gazeteci, yazar ve akademisyenin de katılımıyla ‘çatışma çözümleri’ konusunda çalıştılar. Dünya örneklerini incelemeye dönük bu çalışmalar da önümüzdeki dönemde oldukça yol gösterici olacak.
Mersin’den listelere giren gazeteci-yazar Muhsin Kızılkaya da çözüm için emeği olan isimlerden biri. İsmi daha önce ‘izleme heyeti’ için de geçen Kızılkaya, Akil İnsanlar Heyeti’nde Akdeniz Bölgesi üyesi olarak görev yaptı. Tüm kesimlerin hassasiyetlerini iyi biliyor. Belli ki, bu hassasiyetlerin gözetilerek çözüm yolunda ilerlenmesinde katkıda bulunacak.
Avukat Mehmet Uçum ve Reşat Petek de çözüm sürecine katkıda bulunabilecek isimler arasında yer alıyor. Asıl önemlisi, bu iki ismin yeni Anayasa çalışmalarında da aktif bir şekilde rol alacaklarını öngörmek zor değil. Mehmet Uçum yıllardır Anayasa çalışmaları içinde yer alan, yasaların daha da demokratikleşmesi için çalışan bir isim. Reşat Petek’i ise herkes 28 Şubat sürecinin antidemokratik uygulamaları karşısındaki direnciyle hatırlıyor.
Bunlar birkaç örnek sadece. AK Parti daha birçok isimle çözüm yönündeki kararlılığını ortaya koydu. Diğer partilerin de HDP başta olmak üzere bu alanda mücadele veren pek çok değerli adayı var. Artık 7 Haziran sonrasında güçlü bir mutabakata kalıyor iş.