Zihinden ziyade insanların bedene yatırım yaptığı bir zaman dilimindeyiz. Özellikle de gençlerin zihinsel gelişimden daha çok önemsedikleri, fit bir vücut, varlıklı bir yaşam ve daha nice çok şey TV’den sosyal medyaya kadar her mecrada şu an gündemde.
Batı ülkelerinden ziyade Ortadoğu ve Asya ülkelerinde gençlerde intihar oranlarının arttığını gösteren haber ve araştırmalar tazeliğini koruyor, bu tür haberlerin doğruluğunu tartışmanın yanında Epiktotes’i anlatan kitabında ‘Mutluluk bir şeylere sahip olmakla mı gelir yoksa bir şeylere sahip olmamayı istemekle mi?’ diye soran Aslı Peker’i hatırlamadan edemiyor insan.[1]Binlerce yıl önce yaşamış bir filozofun günümüze ışık tutan söylemlerinin yanında zamanında insanlara dünyada var olup da mutlu olabilmenin önemli yolunu göstermiş ve çok net bir soru soru sormuş;Bir şeylere sahip olmak isteğinden arınabilir misin?
Buradaki sahiplik duygusu insanın temel ihtiyaçlarından ziyade üst düzey arzularından oluşan sınırsız bir durumu ifade ediyor. Tabi gençlerden isteklerini bir kenara bırakmasını istemek değil amaç ama ulaşılması güç olan veya hayal olan şeylerin arkasında da ömrü tüketmemeyi de izah edebilmek gerek, hoş bunu yapabilmek de büyük mesele şu dönemde.
Hafta içinde bir ilimizde babası ile yaptığı kavga yüzünden eve gelmeyen bir gencin dört gün sonra polisler tarafından eve getirildiğinde söylediği bir söz vardı; ‘babamla kavga ettik, bir şey almasını istemiştim ama …!
Önceden ‘Türk Filmi gibi yaa.. Türk Dizileri işte, başına bakınca sonu belli olur!’ gibi bazı söylemleri duyunca sinirlenirdim, bizim insanımız neden böyle diye de söylenirdim, biz yapınca beğenilmiyor da yabancılar yapınca neden beğeniliyor diye yerli duygularımı kabartırdım. Şimdi anlıyorum; bizim gençliğimize en çok zararı zannedersem bizim diziler ve filmler veriyor. Neyse, herkesin bildiği, dile getirdiği bir şey yazdım sadece, çözüm ise hiç olmadı, olmayacak!
[1] Peker, Aslı. (2019). Epiktotes. Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir. Destek Yayınları, 6. Baskı. İstanbul. S, 7-9.