“Bir yıl sonrasını düşünüyorsanız pirinç ekin. On yıl sonrasını düşünüyorsanız ağaç dikin. Yüzyıl sonrasını düşünüyorsanız İNSAN yetiştirin.” (ÇİN ATASÖZÜ)
Yarıyıl tatilindeyiz… Tam iki hafta. Yaklaşık 18 Milyon öğrencimiz ve 1 milyon öğretmenimiz yarıyıl tatilindeler. Bu süre içerisinde Çocuklarımız ders mi çalışmalı, oyun mu oynamalı, televizyon mu izlemelidir? Sizce tatil nedir? Yani tatile yüklediğimiz anlam nedir? Siz hiç tatile sevinmeyen bir çocuğa rastladınız mı? Tatil denilince: “-Yaşasın! Oleyyyyy” demeyen çocuk neredeyse yok gibidir. Çocuklarımız neden bir günlük kar tatilini bile coşkuyla karşılıyorlar? Peki neden? Neden çocuklarımız okullara gitmekte isteksizler hiç düşündünüz mü?
Okullar, tarih boyunca tüm medeni toplumlarda yaşamın merkezinde olmuştur. Okulları, çocuklarımızın ve gençlerimizin sevmesi, koşa koşa okula gitmesi için; daha çekici hale getirebilir miyiz? Daha güler yüzlü okullar oluşturabilir miyiz? Okullarımızı daha çekici hale getirebilmek için neler yapabiliriz?
Okullarda dersleri nasıl daha çekici hale getirebiliriz?
Derslerde, tüm etkinliklerde, görsel malzemelerin, hareketli görüntülerin kullanımının artırılması gerekmektedir. Dış dünya (okul dışı) öyle renklendi ki okul buna ayak uydurmalıdır. Sosyal aktivitelerin artırılması gerekmektedir. Okul Aile Birliği, kulüp, egzersiz, sosyal etkinlik ve gezi yönetmeliği buna fırsat verecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Geriye yapılan uygulamaların artırılması, yaygınlaştırılması kalmaktadır. Okullarımızda bilim, tiyatro, müzik, sportif aktiviteler vb. çalışmaları yapabilecek şekilde düzenlemeler yapılarak gerekli şartlar oluşturulmalıdır. Okul aile birlikleri, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, özel sektör işletmeleri ile koordinasyona imkân verecek düzenlemeler yapılmalıdır.
Okullarımızda çocuklarımızın yeteneklerini keşfedecek ortamlar oluşturmalıyız. Okullarımızı çocuklarımızın yeteneklerini ortaya koyabilecekleri, kendilerini kanıtlayabilmelerine imkân verecek şekilde düzenlemeliyiz. Öğretmenlerimizi öğrencilerin yeteneklerini keşfederek yönlendirecekleri yetenek avcılarına dönüştürmeyi başarabilirsek ülkemizin kalkınmasında çok büyük mesafeler kat etmiş oluruz. Okullarımız ile içinde yaşadığımız toplum arasında uyum olmalı, okullar hayatın içinde olmalıdır. Okullarımız, çocuklarımız için içinde mutlu olabildikleri yerler olmalıdır. Okullar bilginin eğlenceli bir şekilde verildiği BİLGİ PANAYIRLARINA dönüştürülmelidir.
Okullar; bir insanın bütün kişilik özelliklerini kazandığı çocukluk döneminde nitelikli, kendisiyle barışık bireyler olmaları için özgüvenlerinin gelişimine destek vermelidir. Eğitim-Öğretim faaliyetleri çocuklarımızın kişilik özelliklerinin ve toplumun kaliteli bir ferdi olmasına katkı sağlamak üzere düzenlenmelidir. Çocuklarımızın, içinde yaşadıkları toplumun sağlıklı bireyleri olarak yetişmeleri için eğitim sistemimizin felsefesini ve mevcut okul yapılanmamızı bilgi çağının ve bilgi toplumunun; düşünen, sorgulayan ve üreten bireyini yetiştirmeye imkân verecek şekilde yeniden düzenlemeliyiz.
İşte o zaman çocuklarımız okullara koşa koşa gitmek isteyecektir. Okul ortamında mutlu olan çocuklarımız tatil olsun istemeyeceklerdir. Çocuklarımızın çıkmak istemeyecekleri okul ortamları oluşturmak hiç te zor değil. Önce eğitim sistemimizin mantığını yeniden kurgulamalı sonra adanmış yönetici ve öğretmenlerle ülkemizin ve insanlığın ihtiyacı olan gençliği yetiştirmek için çalışmalıyız…