Çocukça hareketler

Abone Ol

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı İbrahim el-Assaf, geçenlerde Güney Kıbrıs’a resmi ziyarette bulunarak Türkiye’nin Akdeniz’deki faaliyetlerinin “yasa dışı” olduğunu öne sürdü ve söz konusu faaliyetlere karşı Güney Kıbrıs’ı desteklediklerini açıkladı.

El-Assaf ayrıca “baş müttefiklerinden biri” olarak tanımladığı Güney Kıbrıs’la askeri işbirliğini artıracaklarını söyledi.

Bu arada, Suudi Arabistan’ın Türkiye’ye alternatif oluşturmak için Güney Kıbrıs’a ek uçak seferleri başlatacağı ifade edildi.

Bütün bu adımlar, bilinçli bir politikanın ürünü olmaktan öte Türkiye düşmanlığını yansıtan çocukça hareketler.

Geçenlerde Aramco’ya ait iki büyük tesise saldırı düzenlendi ve Suudi Arabistan’ın günlük petrol üretiminin 5 milyon varil azaldığı açıklandı.

Saldırıyı Husiler üstlense de SİHA’ların gerçekte nereden geldiği bile belli değil.

Suudi Arabistan hava sahası yolgeçen hanına dönmüş, petrol tesislerine ve havaalanlarına arka arkaya saldırılar düzenleniyor; fakat adamların neredeyse tek derdi Türkiye’yle uğraşmak.

Ülke bir süredir “maceracı ergen” aklıyla yönetildiği için çok da şaşırmamak gerek.

Türkiye, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerini dört gemiyle ve büyük bir kararlılıkla sürdürüyor.

Suudi Arabistan’ın Güney Kıbrıs’a desteğinin denkleme etkisi yok denecek kadar az olur.

Turizmde Türkiye’ye alternatif oluşturma çabasının başarılı olacağını ve muhafazakâr Arapların aileleriyle İstanbul’un tarihi ve kültürel zenginliğini, Karadeniz yaylalarını bırakıp Güney Kıbrıs sahillerine koşacağını zannetmek akıl tutulmasından başka bir şey değil.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı’nın Güney Kıbrıs’taki açıklamalarının bir başka boyutu da adadaki Müslüman halkla ilgili.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın gözlemci üyesi. Adada yaşayan Müslüman Türklerin sorunları, Keşmir ve Doğu Türkistan gibi İslam dünyasının önemli davalarından biri.

İİT zirvelerinde üye ülkelerin Müslüman Türk Kıbrıs halkının meşru davasına desteği dile getirilir.

Mayıs ayı sonunda, yani üç buçuk ay önce Mekke’de gerçekleştirilen İİT 14’üncü Olağan Zirvesi’nin sonuç bildirisinde tüm üye ülkeler, Kıbrıs Türk Devleti’yle dayanışmalarını artırmaya, yakın ilişki kurmaya, gayri-insani izolasyonun üstesinden gelebilmesi için gerekli maddi ve siyasi desteği vermeye, her alanda ilişkileri artırmaya ve genişletmeye davet edildi.

Türkiye, Doğu Akdeniz’deki faaliyetleriyle sadece kendi milli çıkarlarını değil Kıbrıs’taki Müslüman Türk halkın haklarını da korumaya çalışıyor.

Dolayısıyla, el-Assaf’ın Türkiye’ye karşı Güney Kıbrıs’a desteğini açıklaması İİT kararlarına aykırı.

Üstelik Suudi Arabistan İİT’nin dönem başkanı.

Öte yandan, Riyad’ın Türkiye’ye ve Kıbrıs’taki Müslüman Türklere karşı Rumların yanında yer alması son dönemde Veliaht Prens Muhammed bin Selman yönetiminde izlediği politikalarla uyuşuyor.

Filistin davasının tasfiye edilmesi, Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın İsrail’e altın tabakta sunulması için Yüzyılın Anlaşması’na destek verenlerin Kıbrıs’taki Müslüman Türk varlığına karşı Rumların yanında yer almaları gayet normal.