“48 yaşındayım, hep çevresinde ilgi çeken, öne çıkarılan, birlikte olmaktan memnun olunan bir hanımefendi idim. Çok şık ve bakımlı idim. Makyaj yapmadan bakkala bile gitmezdim. Modanın sıkı takipçisi idim. Çevremdekiler hangi giysi ve hangi tarz trend ise, onu ilk önce bende görürlerdi. Bu çok hoş ve sürükleyici bir duyguydu. Bunun devamı için ben bir servet harcadım. Eşim ‘Yeter’ dedikçe ben ‘Asla’ diyordum. Çünkü dostlarım hep beni bu halimle sevmişti. Ben onlarla var oluyordum. Dolayısı ile, duygularımın beslenme kaynağını terk edemezdim. Yüzüme botoks, gerdirme, burun ameliyatı dahil birkaç operasyon yaptırdım. Her seferinde daha güzel olmak hayali ile yanıyordum. Aslında her seferinde biraz daha değiştiğimi ve kendim olmaktan çıktığımı fark eder gibi oluyordum ama, göreceğim ilgiyi ve bana hayran olan bakışları düşününce, bu hisleri hep öteledim. Bu ilginin devamı için, belli mekânlarda boy göstermem, belli insanlarla birlikte olmam ve objektiflere görünmem gerekiyordu. Bu da her seferinde ciddi bir maliyet demekti. Fakat ben bunun için hiçbir fedakârlıktan kaçmıyordum.”
“Zamanla bu çılgınca güzelleşme tutkusuna para yetiştiremez oldum. Eşimle aram zaten hep açıktı çünkü onu hiç dinlemiyordum. Hayatımda varsa yoksa çevremdekiler ve onların ilgisiydi. Başka bir şey gündemime giremiyordu. Benimle pahalı restoranlarda ve klâs yerlerde buluşmak isteyenler vardı ve ben hayır demiyordum. Çoğunlukla onların hesabını ben ödüyordum ve bunlar peşimi hiç bırakmıyor, beni öve öve göklere çıkarıyorlardı. Onlarla buluştukça cebim boş fakat gönlüm hoş olarak eve dönüyordum. Hep övgü ve takdir duymak istiyordum. Bu olmadığında adeta krize giriyordum.”
“Giderek, bu kadar operasyondan sonra cildim isyan etmeye başladı. Sivilceler, lekelenmeler, kızarıklıklar oluştu. Çılgına dönmüştüm. Nasıl olabilir, ben bu halde insan içine nasıl çıkabilirim diye kıvranmaya başladım. Yurt dışından pahalı kozmetikler alması için eşime yalvarmaya başladım. O zaman öğrendim ki, eşimin işleri de ters gitmeye başlamış. Ciddi bir borç yükü altında bir süredir hayata tutunma mücadelesi veriyormuş. Ben gerçek hayattan ve eşimden o kadar kopuktum ki, sormak aklımın ucundan bile geçmiyordu. Öğrendim ki, artık bana para veremeyecek ve kredi kartımı iptal ettirecekmiş. Aman Allah’ım dedim, bu bir kâbus olmalı. Hemen uyansam da bu kâbus son bulsa. Fakat ne yazık ki bu gerçek tokat gibi yüzüme indi. Benim yaptığım kredi kartı borçları astronomik seviyeye çıkmış. İşte şimdi sıfırı tüketmiştim. Bana en yakın olduğunu düşündüğüm ve yanımdan ayrılmayanlardan bir ikisine durumumu çıtlattım. Fakat yapmacık ve yüzeysel bir ah vahtan başka bir şey çıkmadı. Şimdi ben ne yapacağım diye kara kara düşünmeye başladım.”
“Kolay para kazanmanın yollarını düşünmeye başladım. Kumar aklıma geldi. Bir iki kişiden borç alarak biraz oynadım, kaybettim. O borçları ödeyecek gücüm de yoktu fakat kazanırsam ödeyecektim. Bir anda çevrem boşaldı. O mekânlara gidemeyince kimse beni arayıp sormamaya başladı. Yalnızlıktan patlıyordum. Beni göklere çıkaran insanlar, param bitince buharlaşıverdi. Arada hatır sormak için arıyor ve bir an önce kapatalım hissini veriyorlardı. Bir tek bile gerçek dostum yokmuş. O yıllarca hesabını ödediklerim, benim peşimden ayrılmayanlar nereye gittiler?”
“Yüzümü artık ben bile tanıyamıyordum. İyice başkalaşmıştım. Yüzüme sürdüğüm makyaj malzemelerini cildim artık emmiyor, yüzümde olduğu gibi duruyordu. Sonunda cildim delik deşik oldu. Rengi gitti, envai çeşit krem kullanıyorum belki birisi iyi gelir diye, ne yazık ki şu anda hiç biri işe yaramıyor. Yalnız, kimsesiz, çirkin, beş parasız ve perişan vaziyetteyim. Ölmeyi bile düşündüm, fakat cesaret edemedim.”
“Eski fotoğraflarıma bakıyorum, ne kadar masum, pırıl pırıl bir cildim varmış. Ben o cildimi mahvettim. Çevremdekilerin ilgisi hep var olacak, ben hep ilgi çekecek ve hep havalı olacağım zannettim. Bütün yatırımı güzelleşmeye ve çevremdekilere yaptım. Eşim hayatımda var yok gibiydi. Şimdi ona bakacak yüzüm de yok. Ne kadar yanılmışım, ne kadar hatalı davranmışım.”
“Benden ibret alın, gerçek arkadaşlıklar ve dostluklar kurun. Ele yaranmaya çalışmayın, boş yere elden övgü alacağım diye güzelim cildinizi mahvetmeyin. Hele de eşinizi asla ihmal etmeyin. Ben bunu, tükenince anladım, siz benim gibi geç kalmayın.”