Başbakan Binali Yıldırım ve MHP lideri Devlet Bahçeli, yarım asırdır süren başkanlık tartışmalarına nokta koymak için anlaştı, son söz artık millette. Referandumun kaçınılmaz olduğunu gören CHP’de Türkiye’yi baltalamak için sürdürdüğü 1 asırlık saltanatının yıkılma tehlikesini görerek, can havliyle “Türkiye’yi böldürmeyeceğiz” sloganıyla mitingler düzenleme kararı aldı. Başkanlığa karşı çıkmak demokratik bir haktır, ama bunu korku psikolojiyle yapmak sadece kara mizahtır.
Bölücülüğün kalesi CHP
Hangi CHP Türkiye’yi böldürmeyecek? İlk sorumuz bu. PKK ve FETÖ’nün merkez üssüne dönüşen, Avrupa Birliği’nin emir eri, para babalarının görünen yüzü olan Soros’un teknesi, sokakları yangın yerine çevirmek için gece gündüz çalışan, şehitlerin kanını hiçe sayıp terör eş başkanlarını korumaya kalkışan CHP mi? Bu yapılan Türkiye’nin bütünlüğünü korumaya yönelik bir eylem değil, bizzat 1916’da yapılan Sykes Picot anlaşması ve 1920’deki Sevr projesine hizmet etmektir. Nasıl mı? Türkiye’de PKK’yı doğuran CHP ve zihniyetidir, mezhep ayrımcılığının kalesi CHP’dir, toplumsal eşitsizliği uygulayan, din düşmanlığını yapan dikta komutasıdır CHP. CHP, üst aklın Türkiye’deki en büyük projesidir.
Erdoğan Türkiye’yi kurtardı
CHP’nin bölünme tezine karşı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin 14 yıllık Türkiye’yi korumaya yönelik icraatlarına bakalım. 27 Nisan E-Muhtıra’sı, MİT krizi, Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi, Kobani iç savaş eylemi, son olarak 15 Temmuz işgal girişimini püskürten, vatan hainlerini millet ile birlikle bozguna uğratan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. 14 yıllık süreçte gerçekleşen her eylem, Türkiye’yi eskisi gibi karanlığa, iç savaşa sürüklemek, krizlerle boğuşturmak üzere yapıldı ama başarılı olamadılar. Erdoğan, 780 bin kilometre karenin içerisinde 2. Kurtuluş Savaşı’nı verirken, Filistin davasına da sahip çıktı, Suriyeli muhacirleri de korudu, ABD ve İsrail’in 100 yıllık PKK devleti hayaline de son verdi, İran’ın yeni Sasani hedefini de baltaladı, anlayacağınız dini, etnisite ayrımı yapmadan her mazlumun umu olarak gördüğü lider oldu. CHP ve kasetçi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’yi bölecek diye nutuk attığı Erdoğan, bırakın Türkiye’yi, Suriye ve Irak bölünmesin diye Fırat Kalkanı’nı başlattı, şimdi Dicle Kalkanı’na hazırlanıyor.
İşgale direnmeliyiz
Başkanlık referandumu, millet ile üst akıl arasındaki tarihi bir mücadele olacak. Başkanlık gelmezse yeni 7 Haziranlar kaçınılmaz. Eğer 7 Haziran’da Reis-i Cumhur Erdoğan olmasaydı, PKK’yı Güneydoğu’dan temizlemeseydi en iyi ihtimal Türk- Kürt savaşı çıkmış, NATO üyeleri de Türkiye’yi işgal etmişti. Biz ayağımıza vurulacak pranga istemiyoruz, ABD’nin, AB’nin hakimiyet kurduğu bir Türkiye’de istemiyoruz. Derdimizi geçmişimize layık şekilde Cihan-ı Şümul bir devlet kurmak, bunun yolu da başkanlık sisteminden geçiyor. Üst aklın Türkiye’yi fikren, siyaseten, son adım olarak da fiilen işgal etmesine direnmek istiyorsak, üst aklın piyonları CHP-HDP-FETÖ-PKK blokuna karşı “Türkiye’yi böldürmeyeceğiz” diyebilmeliyiz. Karar milletin… Ama bu şanlı millet elbet Fatih gibi cesur olacak, Abdülhamit gibi direnecek, Erdoğan gibi tüm şer odaklarına meydan okuyacak.