CHP’nin Platonik Aşkı ya da CHP’nin Halkla İmtihanı

Abone Ol

Az çok edebiyatın tozunu yuttuk, mürekkep yaladık… Edebiyatçı sayılmasak da iyi edebiyat hocalarından iyi dersler aldık. Edebiyat Fakültesinde Ahmet Atilla Şentürk, Muhammed Nur Doğan, Yekta Saraç Hocalarımızdan divan edebiyatı dersleri; Fatih Andı, Necat Birinci gibi Hocalarımızdan yeni Türk edebiyatı dersleri aldık. Aşksız edebiyat ol/a/mayacağını öğrendik.

Edebiyatın dibacesi AŞK, neticesi AŞK… Ama kimisi LEYLA, LEYLA derken MEVLA, MEVLA demeye başlamış; MEVLA dediği anda LEYLA bitmiş. Kimisi LEYLA, LEYLA diye başlamış, bir adım ilerleyememiş; LEYLA diye diye kendini bitirmiş.

CHP’ye de bakıyorum sürekli HALK, HALK diyor; bir türlü HAK diyemiyor. Böyle olunca da halkın gönlüne giremiyor, siyaseten HELAK olup gidiyor. Halk, halk derken dili sürçüp bir kez Hak dese halk da ona ‘’Yeter artık, ayağa kalk!’’ diyecek, ama olmuyor bir türlü; o dil sürçmüyor, sürçmüyor, sürçmüyor.

CHP’nin halka duyduğu aşkın yanında efsane olmuş aşklar hava civa… CHP’nin halka beslediği aşkın yanında Mecnun’un Leyla’ya olan aşkı solda sıfır… Mecnun çöllerde LEYLA, LEYLA diye gezerken LEYLA’dan geçip MEVLA, MEVLA demeye başlamış; karşısına çıkan LEYLA’yı da tanımamış. O da bir şey mi? CHP ise kurulduğu günden beri HALK, HALK diyor; ama ne HALKI ne HAKKI tanıyor. Leyla’yı tanımayan ama Mevla’yı tanıyan Mecnun’un aşkı; halkı da Hakk’ı da tanımayan CHP’nin aşkının yanında nedir ki?

Ferhat, Şirin’e olan aşkından dağları devirmiş. Külünkle vurunca kocaman dağları küle, önüne engel diye konan tüm dikenleri güle çevirmiş. Ama bu aşkın bile lafı olmaz. CHP sayesinde Kocaman bir cihan imparatorluğunun mirası olan mor sümbüllü bağlarımız dağ; tatlı sularla dolu göllerimiz, suyu hiç görmemiş çöl oldu. Milletimiz dünyaya verirken NİZAM, oldu tek dişi kalmış canavar Batı’ya RAM. Söyleyin o zaman Ferhat’ın Şirin’e olan aşkı mı, CHP’nin halka olan aşkı mı daha üstün?

Züleyha’nın Yusuf’a, Tahir’in Zöhre’ye, Kamber’in Arzu’ya, Mem’in Zin’e olan aşkı da yaya kalır CHP’nin halka olan aşkının yanında. CHP’nin aşkı birazcık farklı sadece: Tüm âşıklar, sevdiğinde yok olurken CHP ise sevdiğini (halkı) yok etmeye ayarlı…Hâl böyle oluncaCHP’deki halk aşkıyla hangi aşk boy ölçüşebilir ki? Tek eksiği, bu aşkı destanlaştıracak bir Fuzuli…

Ama asıl acı olan taraf şu: Bütün aşklar mutlu sonla bitmese de sevilen, sevenin sevgisine inanmış hep; âşığının sevgisinden hiç şüphe etmemiş. Gel gör ki bizim cahil(!) ve nankör(!) halk, onlarca yıldır CHP’nin aşkına hiç karşılık vermediği gibi samimiyetine de hiç inanmadı. CHP, her seçimde büyük bir umutla ‘’Bu defa olacak…’’ dedi. Ama her seferinde bu sevdasını yellere, hevesini ellere vermek; koltuk umudunu darbecilere bağlamak zorunda kaldı.

Yine önümüzde bir seçim var. CHP’nin halka olan aşkı yine depreşti, yanıp tutuşuyor halkı için. Görünen o ki halk, yine CHP’nin aşkına karşılık vermeye pek gönüllü değil. Şimdi bir Fuzuli çıksa CHP’ye ‘’MEVLA’dan uzak olup LEYLA’ya, HAKK’a mesafeli olup HALKA yaklaşmaya çalışmak FUZULİ…’’ dese. Kim bilir belki o zaman…