CHP’ye ve CHP’nin içinde bulunduğu duruma ve ona umut bağlamış CHP’lilere ne kadar üzülüyorum anlatamam!.. Hele ki seçim zamanı geldiğinde… Seçim, muhalefetteki bir parti için iktidar umudu olur; gel gör ki CHP için durum hiç de öyle olmuyor. Ne zaman seçim olsa CHP, biraz daha geriliyor. Bu seçimi nasıl olur da daha az hasarla atlatırız, nasıl olur da daha az fark yiyerek seçimi atlatırız telaşı başlıyor CHP’de…
Seçim sonuçlanınca da beklenen tartışma başlıyor: Kurultay!.. Tüm seçimleri kaybeden genel başkan, büyük bir atak geliştirerek kurultayı yine kazanıyor ve muzaffer bir komutan edasıyla bir sonraki seçime kadar CHP’yi yönetiyor. Seçim dönemi gelince başlıyor başkan için yine sancı ve karın ağrısı!.. Hafife almayın bu karın ağrısı çekilir gibi değil, bu sancıya benim diyen insan katlanamaz!..
Bu kısır döngüden CHP’nin bu şartlarda kurtulması da yakın zamanda pek mümkün görünmüyor. Millet, CHP’yi ve CHP’lileri kendinden görmüyor ki!.. Milletin derdiyle, sıkıntılarıyla, gündemiyle CHP’ninki hiçbir zaman bir olmuyor ki!.. Milletin hayata bakışıyla, yaşam tarzıyla, dünya görüşüyle CHP’ninki hiç örtüşmüyor ki!..
CHP’nin derdi, daha çok, daha büyük M. Kemal heykeli dikmek; milletin derdi ekmek…
CHP’nin derdi, Kemalizm’i, laikliği her ne pahasına olursa olsun korumak; milletin derdi, kemali edebiyle inancıyla yaşamak…
CHP’nin derdi, kendi ideolojisindeki insanların bugüne kadar sahip olduğu ayrıcalıkları kaybetmemek; milletin derdi, kendine, değerlerine, inancına, yaşam tarzına saygı gösterip kendine ayrımcılık uygulamayacakları devlet kademelerinde görmek…
CHP’nin derdi, her ne pahasına, hangi yolla olursa olsun Recep Tayyip Erdoğan’ı devirip iktidarı almak; milletin derdi, açık ya da gizli iktidarda olduğu her zaman millete kan kusturmuş olan CHP’yi iktidardan uzak tutmak…
CHP’nin derdi, içki içip üryan gezebilme, ayrıcalıklı yaşayabilme özgürlüğü, gerisi hep angarya; milletin derdi, tesettürüyle, ibadetiyle, inandığı gibi yaşama hürriyeti ve vatan, millet, Sakarya…
Bu şartlarda CHP’nin milletle ortak bir noktada buluşup iktidara ulaşabilme şansı var mı? Bence yok!.. AK Parti ve CHP’ye bakınca da biri yaptıkları ve yapmadıklarıyla millete yaklaşırken diğeri yaptıkları ve yapmadıklarıyla milletten uzaklaşıyor.
CHP, başörtü yasağını savunup başörtülülere hayatı zehir ederken AK Parti, başörtülülerin ve İslami hassasiyet sahibi insanların önündeki engelleri kaldırıyor ve onları CHP’lilerle eşit vatandaş seviyesine çıkarıyor. (Bakın ayrıcalık tanımıyor, eşitliyor.)
CHP, kendini elit gören belli kesimlerin sözcülüğünü yapıyor, sadece onları memnun edecek icraatlar yapıyor; AK Parti, toplumun her kesimini kucaklıyor ve her kesimine hitap ediyor.
CHP, iktidar olmak ve milletin güvenini kazanmak istiyorsa birkaç basit adım atmalı… AK Parti’nin henüz yapamadığı ama yakın zamanda gerçekleşmesi kaçınılmaz olan birkaç alanda AK Parti’den önce davranıp AK Parti’nin kazanacağı puanları kendi hanesine yazdırmalı!.. Neler mi bu adımlar?
*28 Şubat sürecinde zarar görmüş tüm mağdurların maddi ve manevi zararlarının tazmin edilip haklarının iadesi ve mahkûmlarının salıverilmesi için,
*Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması için,
*Ülkedeki genelevlerinin kapatılması için,
*Laikliğin din ve vicdan özgürlüğü şeklinde tanımlanması için,
*Tüm işyerlerinde ibadet özgürlüğünün -özellikle cuma namazları- hiçbir mazeret olmadan sağlanması için,
*Ülkenin faiz ve sömürü sisteminden kurtulması, faizsiz bir ekonomik sistemin kurulması için yasa teklifi vermeli, samimi bir şekilde bu tekliflerin arkasında durmalı ve gerçekleşene kadar takipçisi olup mücadele etmeli…
Bu öneriler CHP için imkânsız mı dediniz? O hâlde iktidar da CHP için hayal bile değildir ve imkânsızdır!..