CHP ana muhalefet partisi olarak, hükümeti yönetmek üzere göstereceği Cumhurbaşkanı adayı için oldukça bocaladı. Nihayetinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Muharrem İnce gel bakalım buraya’ diyerek sanki zoraki Cumhurbaşkanı adayını açıkladığı izlenimi de verdi. İnsanın ağzından dökülen sözler, aslında bilinç altındaki düşüncenin de yansımasıdır. Bana göre bu açıklama emin olun ki zoraki bir açıklamadır.
Kılıçdaroğlu, her seçimi kaybettiğinde ilk tepkiyi Muharrem İnce’nin koyduğunu herkes bilir. Şimdi ince bir taktikle de Kılıçdaroğlu’nun hamle yaptığı yönünde görüşler var. Evet, Kılıçdaroğlu parti içindeki daimi rakibini sahaya sürerek bu hamleyi yapmış diyebiliriz.
Ancak, Kılıçdaroğlu bu hamlesi ile sadece koltuğuna her daim talip olan rakibini yenilsin diye sahaya sürmüş olmadı. Aynı zamanda risk alarak koltuğunu ona kaptırmanın da yolunu açtı. Dahası olmayacak bir dua olmasına rağmen; Birincisi, Muharrem İnce velev ki kazandı. Kılıçdaroğlu’nun parti başkanlığında kalma şansı yoktur. İkincisi, Muharrem İnce kazanamadı ama CHP’den yüksek oy aldı diyelim. Yine Kemal Kılıçdaroğlu koltuğunda oturamaz. Üçüncüsü, velev ki İnce kazandı. Hükümeti mi kurup yoluna devam edecek? Yoksa eski sisteme dönüyorum, ‘Kemal Kılıçdaroğlu gel bakalım buraya kur hükümeti’ demek için formül mü arayacak? Emin olun, seçilirse ne CHP’yi dinler, ne Kemal Kılıçdaroğlu’nu…
CHP’nin niyeti yeni sisteme geçmemek üzere kurulu. Yani İnce seçilirse Türkiye eski sisteme dönmek ve dönmemek arasında kalacak veTürkiye büyük bir krize doğru yol almış olacak.
Zaten Muharrem İnce adaylığı açıklandığında yaptığı konuşmadaki ilk sözleri Recep Tayyip Erdoğan’a karşı kendini rakip görme yeterliliğinin var olduğunu kanıtlama telaşesi ile oldu. Bu ezikliği üstünden atmak için kendisinin Erdoğan’dan 5 ay önce milletvekili seçildiğini ve daha kıdemli olduğu vurgusu yaptı. Onbaşı-Çavuş söylemi ile de köy kahvesi muhabbetine sardı. Konuştukça battı…
2003’ten bu yana Türkiye’ye adeta bir dönüşüm yaşatan, dosta güven düşmana korku salan girişimlerle liderliği tartışılmaz olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı kendini rakip görebilmek için milletvekilliğinde daha kıdemli olmasını yeterli görmüş İnce… Ömründe ne yönetti merak ettim?
Herkesin kafasında olan, kendi bilinçaltına da yerleşen Erdoğan’ın rakibi dahi olamayacağı algısını yenmeye çalışıyor İnce, İnce… Cumhurbaşkanı adayı olarak yaptığı ilk konuşmasını dinledikçe, kriz yaratmaya talip olduğu söyleminden başka bir şey görmedim. Varsa yoksa Erdoğan’ın gitmesi. Varsa yoksa kendi söylemleri ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı bertaraf etmek. Büyük bir devlet yönetimine yakışır Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne takacak kadar yani…
Nereye gidecekmiş seçilirse? Çan ve Kaya’ya… Çankaya Köşkü’ne yani… Tüm hedefi budur. Ülkenin içinde mücadele ettiği sorunlarla alakalı tek cümlesi yok. Ülke insanına karşı ne yapacağı konusunda tek cümlesi yok. Hükümeti hangi ekiple kuracağına dair tek cümlesi yok. Çünkü onların hedefi seçilirse eski sisteme dönmek. 130 kilometre hızla giden aracı anında durdurmak niyetindeler. O hızla giden araç anında durdurulamaz. Durdurulmaya çalışılırsa da ya takla atar, ya da yoldan çıkar ve bir yere toslar.
İşte CHP hep bunu yapıyor. Sorun çözme yerine sorun üretmek üzere siyasetini dizayn etmiş bir parti. Kılıçdaroğlu nasılsa kazanamayacağını bildiği için de Muharrem İnce’yi ‘gel bakalım’ diyerek öne sürdü. Eğer kazanacağına zerre kadar inansa, emin olun ki kendisi aday olurdu.
Çünkü siyaset iktidar olmak için yapılır. Yoksa ana muhalefetin bir genel başkanı iktidara baş olsun diye bir milletvekilini öne sürmez. Siyasetteki en büyük tecrübesi sadece milletvekilliği olan İnce’nin adaylık sürecindeki bugüne dek söylemlerine bakıyorum da kahvehanedeki Hasan emminin söylemi kadar değeri yok.
Ey milletim, size CHP’den fayda gelmez. Söylemleri boş bir partinin eylemi olmaz. Çünkü düşünce ufukları zayıf. Düşünemeyen zaten üretemez, yönetemez.
Selam ve dua ile…