CHP ve krizleri

Abone Ol

Krizlerin CHP’sini daha ne kadar konuşuruz ya da kendisini konuşturmaya devam eder elbette bilmek çok kolay değil.

Zira biteceğine dair açık göstergelerin ortada olmadığı bir gerçekle karşı karşıyayız.

Bu hakikatin temel sebebi, CHP’nin kendi dinamikleriyle ilgili de olabilir.

CHP’nin daha önceki krizleri, millete rağmen yaptıklarının sonucuydu ve bu zeminde değer ve inançlara dönük yasaklamaları, darbe ve muhtıralara verilen açık ya da gizli destekleri konuştuk hep; tabii konuşabildiğimiz kadar.

-Hatta bu yazımı yazarken bir TV kanalının analizinde, “Türkülerimiz ve sanat müziğimiz bile yasaktı!” repliği kulağıma çalınıyordu; beni tasdik eder gibi...-    

Şimdi bunlara bir de CHP’nin içindeki krizler eklendi.

Tıpkı bugünlerde AB’nin ve ABD’nin yaşadığı gibi bir lidersizlik krizi ile karşı karşıyalar.

Güçlü liderin, devletler ya da toplumlar için -hatta partiler için- ne denli önemli onduğunu anlatan bu tablo, Türkiye’nin sahip olduğu güçlü lider ve onun sağladığı siyasi istikrara laf söyleyenlere çok şey anlatıyor aslında.

Bir Helen Kralı olan Kandaules; “Zira insanların kulakları, gözlerinden daha az meyillidir inanmaya.” diyordu, komutanı Kyges’e.

Evet, lidersizliğin ne demek olduğu ya da güçlü ve zeki bir liderin önemi, tarih boyunca olduğu gibi bugün de çalındı hep kulaklara.

Kulağın bu zor inanma eğilimi, temel bir hakikat olarak bugün de var olmaya devam ediyor.

Lakin CHP’nin kurumsal dinamiklerinin engellediği hakikat, gözlerin daha kolay inandığıdır.

Bütün açık krizlerine ve defalarca yaşanan seçim yenilgilerine şahit olan CHP’li gözler, hâlâ lidersiz olduklarına inanmakta sorun yaşıyorlar.

Bu siyasi miyopluğun en garibi ise CHP Genel Başkanına ait; “Biz asla başarısız olmadık.” sözleriyle.

O hâlde “Helen Kralı”, ön yargıların esir almadığı gözleri kastediyor olmalıydı.

Değişimi konuşan CHP, o değişimin ruhuna dair hiçbir şey söyleyemediği gibi, değişime öncülük iddiasında olan Özgür Özel’in de “tavşan aday” olarak yaftalandığı yeni bir fotoğrafla karşımızda.

Özgür Özel’in İBB Başkanının “tavşan adayı” olduğu söylenirken, Kemal Kılıçdaroğlu ile olabilecek danışıklığın da üzeri örtülmemeli.

Çünkü Özel, Kılıçdaroğlu’nun da -arkasından ağlayacağı kadar hem de- en sadık siyasi fedaisi konumunda bulunuyordu.

Özel’i bu zeminde “kontrollü” bir muhalif olarak görmek mümkündür ve CHP tarih; kontrollü parti, kontrollü bağımsız vekil, kontrollü vekil transferi konularında oldukça zengindir.  

Özel’in bu çıkışı -bana göre kazanamayacağını bile bile- aynı zamanda Kılıçdaroğlu’na kurultay sonrasında “Değişime açık bir kurultayda parti yine beni seçti.” deme fırsatı verecektir.

Zira Özel, Kılıçdaroğlu için de görece sorunsuz bir adaydır.

Ve “Bu fırsat, CHP’deki tartışmayı bitirir mi?” derseniz, hiç zannetmiyorum derim.

Diyelim ki yanıldık ve Özel kazandı.

O zaman da CHP’nin durulma ihtimali çok zayıf bana göre.

Zira Özel’in de aranan karizmatik lider olmadığı ve siyasi mazisiyle CHP’yi iktidara taşıma kapasitesi barındırmadığını çok net olarak ifade edebilirim.

Bu da şimdilik sadece kulaklara hitap eden bir değerlendirme olduğu için ikna ediciliği zor olabilir.

Gözler bir gün buna şahit olursa ikna ediciliği çok daha güçlü olacaktır.

Bakalım CHP, krizlerinin gerçek mahiyetinin bir “lider” sorunu olduğunu ve bunun da temel kodlarında saklı olduğunu ne zaman fark edecek…