CHP ve İttihatçı damarı…

Abone Ol

CHP’yi kuran kadroların, İttihat ve Terakki mensubu olduklarını her tarihçi iyi bilir. Bu, partinin ana zihniyet damarına dair de bize anlamlı şeyler sunar.

Bu geleneğin en önemli özelliklerinden biri “icat” kabiliyetidir… “İcat” deyince hemen akla teknolojik olanları geliyor; ama öyle değil… Zihniyet, tarih, dil, siyaset icadından bahsediyorum… 

Koskoca bir medeniyeti, bu “icat”larla mahvettiler neticede… Uyduruk bir “dil” icat ederek dilimizi, “tarih” icat ederek tarihimizi darmadağın ettiler mesela…

Sahaya yeni semboller sürme noktasında çok mahir olan CHP, bu geleneğini tamamen İttihatçı damarına borçludur. Bu damar daha sonra da faşist Almanya ve İtalya tecrübelerinden beslenerek kabiliyetine adeta zirve yaptırmıştır…

Koskoca bir Osmanlı’yı ve onun zihniyetini icatlarla yenen ve II. Meşrutiyet sonrasında da 31 Mart ve Bab-ı Âli hadiseleriyle devleti ele geçiren bir İttihat ve Terakki anlayışı, bugün hâlâ tesirlerini göstermeye devam ediyor…

Sahte, inandığı başka yaşadığı başka, şişirilmiş karakterlerle her seçimde sahneye çıkmayı adet haline getiren CHP, bu defa da geleneği bozmadı… Hatırlayın lütfen! İsmail CEM, Mustafa SARIGÜL, Muharrem İNCE hep aynı yöntemle saha sürüldüler… Hatta Kılıçdaroğlu’nun sahaya sürülme serüvenini hatırlayın; “sakin güç” balonuyla…

Fakat öyle inanıyorum ki Allah bu milletin ferasetini her örnekle daha da genişletti ve bu sayede en ustalıklı “icat”lar bile deşifre edildi, arkasındaki mucit de ifşa edildi…

Başka bir “ihsan” da şu oldu/oluyor… Yanlış karakterler üzerinden yapılmaya çalışılan icatların, mucitlerince patlatılması… Onları biraz hatırlayalım…

Kılıçdaroğlu balonu, “Kağıttepe” ve daha birçok yalan vesilesiyle kendisi tarafından patlatıldı…

İnce, bu milletin gönlünde taht kurmuş, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarının komutanına, “Seçilirsem apoletlerini söktüreceğim” tehdidiyle patladı… Zira sonrasında kendisi de bu vahim yanlışını kabul etti…

Şimdi de CHP’nin yeni İstanbul adayı kendi balonunu patlattı bana göre… Terörle mücadelede milletin gönlünde yer etmiş bir valiye “it” denilerek çok vahim bir hata yapıldı…

Envai çeşit kurguyla parlatılan bir adayın kendi kendisini “siyaseten bitirme” noktasına getirmesi tek başına izah edilemez… Bir milleti, hatta İslâm coğrafyasını ilgilendirecek sonuçların konuşulduğu, üzerinden tehditlerin savrulduğu bir seçimde, söz sadece “söyleyen” ile değerlendirilemez…

Kurgulanmış bir dil ya da karakter ile bir “oldu bitti”, İstanbul gibi bir şehirde netice elde edemeyecektir… Bu şehri sadece maddi unsurlarıyla değerlendirmeye çalışan seküler kafaların idrak etmekte zorlandıkları nokta da burasıdır sanıyorum…

CHP’ye başka bir hatırlatmam da şu olsun: Her şeyi “tek”e indirerek ve o “tek”i de millete dayatarak yine her şeyi kontrol ettiğiniz dönemlerde ürettiğiniz “icat”lar, her şeyin çoğalarak zenginleştiği bu çağda hükümsüzdür…

O halde en iyisi kendiniz olmaktır; aksi halde yalancının mumu yatsıyı bile göremeyebiliyor…