CHP, çok iyi muhalefet yapıyor, halk da bunu onlarca yıldır çok iyi gözlemliyor olmalı. Bunun sonucunda da sistemin bozulmaması, herkesin yaptığı en iyi şeyi yapması adına da CHP’ye hep muhalefet görevi veriyor olmalı. Durum böyle ki verdiği ve vermediği oylarla CHP’yi ne güldürüyor ne de öldürüyor.
İktidar olan partiler hep değişiyor ama CHP ve onun temsil ettiği zihniyete biçilen muhalefet görevi hiç değişmiyor. İktidara kimler gelmedi ki? ANAP, DYP, REFAH, AK PARTİ… Halk, iktidarı hep değiştirdi ama onlarca yıldır CHP tabelasını iktidar olarak hiç yazdırmadı. Bu tercih, halkın ne kadar bilinçli olduğunu gösteriyor aslında.
Halk, onlarca yıldır şunu fark etti: CHP, aslında muhalefeti iktidardaki partilere yapmıyor; bizzat kendisine yani halka yapıyor. Eee bu halk da -CHP zihniyetinin çok sevdiği ve değer verdiği Aziz Nesin’in dediği gibi- aptal olmadığı için de kendine ve kutsal bildiği tüm değerlere muhalif hatta düşman bir zihniyeti temsil eden CHP’ye neden oy versin ki? Neden oy verip de kendi oyuyla çile çekip rezil olsun ki?
CHP, cumhuriyetin ilanından 1950’ye kadar kendi halkını oluşturmaya çalıştı. Bunun için halka yapmadığı zulüm kalmadı. Halkı özünden, değerlerinden koparmak için olağanüstü çabalar gösterdi. O zaman tek parti iktidarı olduğu için muhalif olanlar ya idam edildiği ya da çok ağır şekilde cezalandırıldığı için de itiraz edebilecek bir kitle de yoktu. CHP’de zaten böyle bir kitlenin oluşmaması için elinden geleni ardına koymuyor, arada çıkan ufak tefek muhalifleri de halkın ibret alıp bir daha böyle bir şeye niyetlenemeyeceği şekilde ortadan kaldırıyordu. Ne zaman ki halk, tercihlerinde serbest bırakıldı; halk da kurtuluşu CHP’yi sırtından atmakta ve CHP’nin içinden çıkmış olmasına rağmen Demokrat Parti’ye akın akın koşmakta buldu. Sonra yaşananlar malum…
Ama halk, artık uyandı bir defa… Kendi değerlerine sahip çıkacağına inandığı, kendine yakın çizgide olduğunu düşündüğü siyasilere destek verdi hep. Eh ara sıra halkı yanıltan, halktan görünüp de aslında halka düşman olan kişiler de çıkmadı değil tabii… Ama halk, önünde sonunda onların da gerçek yüzünü görüp onları da tarihin çöplüğüne siyasi mevta olarak yolladı.
CHP’de ise bütün bu kaybetmelerine rağmen değişen bir şey olmadı. Onlarca yıldır hep kaybediyor, hiç yorulmadan bıkmadan halkı suçlamaya devam ediyor. CHP, hep agresif… Sürekli saldırıyor halka… Aslında CHP haklı kendi çapında… Onlarca yıl siz, kendi halkınızı oluşturmaya -onların diliyle kendi halkınızı yaratmaya- çalışın; bu nankör(!) halk, bulduğu ilk fırsatta size sırtını dönsün ve bir daha yüzünüze hiç bakmasın. Eee siz, kendinizi CHP’lilerin yerine koyun, siz olsanız bu halka kıl olmaz mısınız?
Ama ne yaparsınız? Adına ‘’demokrasi’’ denen bu yönetim de halksız olmuyor. CHP’lilerin diliyle söylersek kendi halkınızı yaratamadığınıza, halkı kendinize yaklaştıramadığınıza göre siz halka yaklaşın. Biliyoruz halkın arasına karışmak, onunla aynı seviyede olmak sizin için zulümdür ama bu ülkede bir iddianız olacaksa bu milletin dilini konuşacaksınız. Bu milletin örf, âdet ve geleneklerine; manevi değerlerine, dinine, imanına saygı göstermediğiniz sürece halkın teveccühüne mazhar olamayacaksınız.
Ey CHP ve CHP’yi dizayn eden zihniyet!.. Millete muhalif olarak, milletin kutsal bildiği her şeye muhalefet ederek halkın iktidarı olamazsınız. Bu milletin artık özünüzde olmayan ama dilinizde olan o inanca saygı, halkın değerlerini zenginlik olarak görme martavallarına da karnı tok… Bir gün dilinizde olan o söylemler; kalbinize de nüfuz ederse, yarın iktidar olduğunuzda eski hastalıklarınızın nüksetmeyeceğine bu millet de inanırsa belki bir şans daha verir size. Onun için siz siz olun, iyice marjinalleşmeden bu millete ve değerlerine muhalif olmayı bırakın. Muhalefeti millete değil, sizin dışınızdaki partilere ve siyasilere yapın. Ayrıca şu yıkıcı muhalefet tarzını da bırakıp yapıcı muhalefet yapmayı öğrenin. Rakiplerinizin hatalarından, eksiklerinden kendinize pay çıkarmaktansa sizin artılarınızı anlatın bu millete… Tabii inandırıcı olabilmenin de yollarını arayıverin bir zahmet…
Ben anahtar sözcüğü söyleyivereyim size: SAMİMİYET…