CHP, kültürel boşluk ve boşluk korkusu

Abone Ol

28 Mayıs 2023’te gerçekleşen genel seçim hüsranı ile alevlenen “değişim” talepleri, CHP için gerçek bir değişimi getirebilmiş değildir.

Getiremediğinin çok açık göstergeleri ortadadır.

Çok temel bir hakikat vardır: Delil ortada iken lafza/söze bakılmaz.

Bu cihetle CHP’liler her ne kadar “değiştik” dese de açık icraatlar bunun böyle olmadığının delilidir.

Zira CHP hâlâ kendisine kaybettiren ‘masa’nın bütün unsurlarına ve diline sahip çıkmaktadır.

Değişen sadece ağzın sahibidir ama sözler bakidir.

Hatta ‘masa’nın en önemli kaybettireni, gizli bileşen HDP; şimdi açık bir ittifak ortağı konumuna taşınmak isteniyor.    

Mecelle Mukaddime 39. madde şöyle bir genel hüküm vazeder: “Ezmanın tegayyürü ile ahkâmın tegayyürü inkâr olunamaz” yani “Zaman değiştikçe insanların ihtiyaçları da değişir.”

Fakat öyle anlaşılıyor ki, CHP onca seçim yenilgisine ve lider değişikliğine rağmen, bu genel hükmün dışında bir seyir izliyor.

Geçmişe takılıp kalmanın getirdiği söz konusu tablo, sosyologların çalışma alanları dışında değildir elbette. 

William F. Ogburn’ün, “kültürel boşluk ya da kültürel gecikme” diye tarif ettiği durumu, bugün CHP çok açık bir örnek olarak yaşamaktadır.

Türkiye son 20 yılda âdeta 100 yıla sığacak icraatlar gerçekleştirdi ve teknolojisini ileriye taşıdı.

Pek çok alanda dünyanın ilk beş ya da 10’u içinde.

Lakin CHP, ideolojik bir miyopi ile malul kaldığı için ve elbette bir “Erdoğan nefreti” ile enerjisini tükettiği için alınan bu mesafeyi göremedi.

Zira bir CHP’li, “Marmaray’ı Ecevit yaptı” diyecek kadar yapılanlara kördü.

Hakeza CHP’nin eski genel başkanı Kılıçdaroğlu, artık harcıâlem bir “zoom” yayınını bile “milleti teknoloji ile tanıştırmak” şeklinde yorumlayabildi.

CHP’nin içinde bulunduğu bu boşluk, “kültürel boşluk”tur.

Bu boşluk aslında içinde bulunulan çağın hızına çok muhaliftir.

Zira Byung-Chul Han, içinden geçtiğimiz bu dönemdeki iletişim hızını; “anestezik bir hız” diye tarif eder.

Dolayısıyla bugünün gençlerinin en büyük korkularından biri de “boşluk korkusu”dur.

Bu hızlı bilgi akışında kısa bir “boşluk” için bile sabır gösteremeyen gençliğe, boşlukta durarak cevap vermek mümkün olabilir mi?

CHP’nin içinde bulunduğu şey kurumsal bir krizdir aynı zamanda.

Geçmişte kalmanın getirdiği yavaşlıkla bugünün ve geleceğin ihtiyaçlarını okuyamıyorlar.

Onun için de boşluğu sanal gerçeklikle, metaverse bir ara kesitle telafi etmek istiyorlar.

İmajlar ve algılarla, illüzyonist el çabukluğu marifetiyle sahte gerçeklikler üretiyorlar.

Aksi hâlde İstanbul’a hiçbir hizmeti dokunmamış bir belediye başkanı -milletin aklıyla alay edercesine- sokakları; “İsrafı bitirdik, hizmeti getirdik. İstanbul başardı.” sözleriyle donatabilir miydi?

“Peki o zaman, başarılan nedir?” sorusu ise cevapsızdır.

İBB, Ak Parti kaynaklarına göre 120 milyarlık bütçesi harcandığı hâlde; hizmeti ortada olmayan devasa israfları -belki vurgunu- nasıl izah ediyor?

İBB Başkanı İmamoğlu’nun elinde patlayan araç şovuna karşılık bugün; onun katbekat üzerinde araç istihdamını örtme gayreti de kültürel gecikmeyi illüzyonlarla telafi etme çabasıdır.

Unutmadan, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’nun gündeme getirdiği; “İBB'ye ait bin 258 araç ortada yok” sorusu da çok açık ve net bir cevap bekliyor…  

Seçmen ilerlemiş ama CHP geride kalmıştır.

Olan bitenin en önemli sebebi, işte bu her şeye geç kalma hâlidir.

CHP eğer millete yetişemez ise; çok defa daha o düşen nalların analiziyle uğraşacaktır…