CHP kendi sesini hatırlayabilecek mi?

Abone Ol

Öne çıkarmaya çalıştıkları, “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganının en büyük mağduru hiç kuşkusuz CHP, dolayısıyla da Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

Masa’ya, tolere edilmesi zor bileşenler eklendiği için.

Bir tarafında ultra bir Türk milliyetçisi diğer tarafında ultra bir Kürt milliyetçisi vardı ve bunların arasında da marjinal sol guruplardan muhafazakâr yapılara kadar pek çok parti.

Çeperlerine sinmiş ama açık desteğini sakınmayan FETÖ’yü, PKK ve daha nice yapıyı ve ek olarak Batı’yı da unutmayalım.

Bu durum, Masa’nın adayında çok büyük bir şaşılık oluşturdu.

Kime kulak vereceğini ya da kime sesleneceğini belirlemesi de -denemelere rağmen- imkansızdı.

Ve öyle de oldu.

Birine seslenirken diğeri rahatsız oldu ve bu durum seçmenin güvenini sarstı.

Bu haliyle Masa’nın adayı bana hep Lir Kuşunu hatırlatır.      

Adını, yukarı kaldırdığında “lir” çalgısına benzeyen iki kuyruk telinden alan o muhteşem ses taklitçisi kuşu.

Lir Kuşunun onlarca sesi taklit edebilmesinin bende yaptığı ilk çağrışım, artık neredeyse kendi sesini hatırlamayacak noktaya varan CHP oldu.

Evet, Lir kuşu, eşini etkilemek için çıkardığı onlarca ses ile muhteşem bir taklitçi olabilir ve bununla da amacına ulaşabilir.

Fakat, sosyal hayatta aklı ve iradesi olan seçmeni etkilemek için, birbiriyle çelişen hatta birbirine neredeyse “düşman” sesleri çıkarmak, büyük bir hüsranı çağırmak için yeterliydi.

Bir gün HDP, diğer gün Zafer Partisi, öbür gün Saadet seçmenine seslenme çabasının getirdiği bu çok sesli taklit çabası, CHP’ye pahalıya patlamış görünüyor.

Lir Kuşundan mülhem, CHP de artık kendi sesini kaybetmiş bir taklitçidir bana göre.

Bugün, “aslında CHP şudur, eski CHP şöyleydi” gibi ifadelerin işaret ettiği gerçek de, işte bu kendi dilini, jargonu kaybetmiş CHP’dir.

Çünkü bir gün ABD’nin, başka bir gün HDP’nin, örtülü ya da sessiz kalarak PKK ve FETÖ’nün seslerini, tıpkı onlar gibi seslendirirken de görebildik CHP’yi; özerklik ve bütün KHK’lıların geri alınması talebiyle vs.

Evet, başka bir taraftan CHP’nin taklitçiliği çok da mahir değilmiş demek ki.

Çünkü bu taklitçiliğin tesiri, Lir Kuşundaki gibi “huzura ve amaca erdiren” bir melodik terapiye hiç benzemiyor.

Sırf “oy” kaygısıyla girilen bu çabanın neticesinde -üstelik kendi sesini de unutma pahasına- girişilen bu taklidin, CHP’ye ne kaybettirdiği ise çok malumdur.

Lir Kuşu tabiatın bir kanunu gereği içgüdüsel davranır ve eşini de bu taklitçiliği ile etkileyebilir.

Hatta muhteşem seslerle bizi kendisine hayran da bırakabilir.

Başka bir gerçek ise şudur: İnsanlara ait dünya; akıl, mukayese ve muhakeme ile işler.

Yani insan aklı, taklit kabiliyetinin farkındadır ve onu sadece bir taklit olarak algılar.

Asla taklidi gerçeğin yerine ikâme etmez.

Her ne kadar CHP’nin genel başkanı AK Parti’ye oy veren seçmeni aşağılayarak kabiliyetlerini küçümsese de, yürüyen bir akıl vardır ve bu akıl da CHP’nin artık kendi sesini yitirdiğinin çok farkındadır.

Nihayetinde, yaptığı bir sürü taklidin ortasında, kendi sesini ve kendi yorumunu kaybeden bir parti için sorulacak tek bir soru kalır geriye:

Gerçekten de CHP artık kimdir ve kimin sesidir?