Referandumun son dönemecine evrilirken yapılan siyasi propaganda ve konuşmaları dikkatle izliyorum.
Aslında AK Parti ve çevresi boşu boşuna ana muhalefet partisi ve liderine kızmaktadır.
Ana muhalefet partisi ve lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu anlamak için empati yapmak, psikolojik tahliller yapmak gereksizdir…
Kemal Kılıçdaroğlu ile duygudaşlık kurmak mümkün değildir.
Çünkü o duyguları ve sinirleri alınmış yalnızca firigoferik bir taşıyıcıdır.
CHP, FETÖ ve arkasındaki güçler tarafından pazarlık amaçlı yaratılan bir hayalin Kanonik partisine dönüşünce, bunu taşıyabilecek bir taşıyıcı, kasetle üretildi.
Hayal üretimi kesilince, mevcudu korumak için yalan zorunlu bir gerekliliktir…
Hayal derken tahayulattan bahsetmiyorum.
Kendisinde güç vehmeden bir kurbağanın öküz gibi davranma gayreti ancak çifte koşulunca kendisinin acı bir tecrübe ile anlayabileceği sıra dışı bir durumdur. Ona öküz olmadığını anlatmanın ne yazıktır ki başkaca bir yolu da yoktur.
Sanki ana muhalefetin ve liderinin bu ülke için bir ideali, bir projesi varmış gibi karşıtları vehmederek muhatap olmaktadır.
Bu vehim, belki de siyasi partilerin mevcudiyet amacına uygun düşünüldüğü için mazur görülebilir. Ve fakat anlaşılma ve anlatma gibi bir iletişim çabasını boşa çıkaracaktır.
CHP’nin varlık amacını yitireli çok uzun bir zaman olmuştur.
Artık CHP’nin bir ideolojisi, bir inancı, bir tarafı yoktur.
O her taraftır ve dolayısıyla bertaraftır.
Ziya Paşa’nın veciz sözü olarak rivayet edilen, “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” sözü ana muhalefet ve onun liderinin bu hazin durumu gibi hususlarda söylenmiş olmalıdır…
Bunca seçimi ‘tekdir’ gibi geçirdi. Referandum ile sanırım Millet iyi bir ‘kötek’ atacaktır…
Aslında bu referandumla gerçekleşecek sistem değişikliği, ‘Türk Solu’nun milli kökler üzerinden dirilişinin de bir imkânıdır vesselam…