Cezayir halkı kimi korkuttu?

Abone Ol

Abdülaziz Buteflika’nın ilerleyen yaşına, sağlık durumunun elvermemesine ve tekerlekli sandalyeye mahkûm olmasına aldırış etmeden beşinci kez cumhurbaşkanlığına aday olması Cezayir halkını sokaklara döktü.

Adaylığını geri çektiğini ilan eden Buteflika, gösterilerin devam etmesi üzerine dördüncü cumhurbaşkanlığı dönemini bir yıl daha uzatma girişiminden de geri adım atarak istifa etmek zorunda kaldı.

Fakat Cezayir halkı sokaklardan çekilmiş değil.

Arap Baharı’nın güzel görüntülerini ve Arap gençliğinin geleceğe yönelik umutlarını yansıtan barışçıl gösteriler tüm ihtişamıyla devam ediyor.

Buteflika’nın istifasıyla Arap ülkeleri liderlerini bir arada gösteren ünlü fotoğraf karelerindeki isimlerden birinin daha üzerine çarpı işareti kondu.

Şimdi Arap sokağında “Sıradaki kim?” sorusuna cevap aranıyor.

En yakın ihtimal olarak da Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El-Beşir görülüyor.

Cezayir halkının Arap Baharı’nı ihyası ve diktatör rejimleri sarsan devrim rüzgârlarının yeniden esmeye başlaması birçok ülkeyi ve kişiyi korkuttu.

Söz konusu ülkelerin başında Fransa’nın geldiğini söylemeye gerek yok.

Cezayir’de demokrasinin güçlenmesi Paris’in bu ülke üzerindeki nüfuzunun gerilemesi demek.

Göstericilerin sloganlarında ve açtıkları pankartlarda Fransa’yla birlikte bir ülkeye daha öfke duydukları görülüyor.

O ülke, Arap Baharı’na kurulan komploların ve karşı devrimin operasyon merkezi Birleşik Arap Emirlikleri’nden başkası değil.

“Bir milyon şehidin ülkesi” olarak adlandırılan Cezayir’de göstericilerin taşıdığı “Şehitler diyarında BAE’ye yer yok” ve benzeri ifadeler içeren pankartlar Abu Dhabi’ye duyulan tepkinin göstergesi.

Cezayir halkının BAE’ye tepkisi gayet normal.

Arap ülkelerindeki tüm özgürlük ve demokrasi sevdalıları gibi Cezayirliler de Muhammed Bin Zayed yönetimindeki Abu Dhabi’nin Arap Baharı sürecinde oynadığı yıkıcı rolün farkında.

Bu arada bazı yorumcular BAE’nin başını çektiği karşı devrim cephesinin Cezayir’deki halk hareketinden duyduğu korkuyla Libya’da Halife Hafter’e bağlı güçlerin başkent Trablus’a saldırı başlatması arasında bağ kuruyor.

Onlardan biri de Tunus eski cumhurbaşkanı El-Munsıf El-Merzuki.

El-Merzuki’ye göre Hafter’in saldırısının bir amacı da Arap coğrafyasında köşeye sıkışan karşı devrimcilere nefes aldırmak ve Libya’da savaş havası oluşturarak Cezayir’deki halk hareketinin dikkatini dağıtmak.

Bazı yorumcular ise Cezayir’de devrimin başarılı olması ihtimaline karşı Hafter’in Trablus’u ele geçirerek Libya’yı Cezayir ve Mısır arasında tampon bölge haline getirmesinin hedeflendiğini söylüyor.

Cezayirlilerin sokağa çıkarak Buteflika’yı istifaya zorlamaları Tunus Cumhurbaşkanı El-Baci Kaid Es-Sibsi’yi de korkuttu.

Es-Sibsi, partisi Nida Tunus’un geçenlerde düzenlediği bir konferansta, “Anayasa bana hak tanıyor olmasına rağmen aday olmak istemiyorum” dedi.

92 yaşındaki Tunuslu politikacının 17 Kasım’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde yeniden aday olma fikrini tamamen aklından çıkarmasında Cezayir halkının Buteflika’yı istifaya mecbur bırakan gösterilerinin etkisi olduğu söylenebilir.

Anlaşılan Es-Sibsi, Cezayir halkı gibi Tunus halkının da yaşlı ve hasta bir cumhurbaşkanı istemeyeceğini ve yeniden aday olmasını şiddetle reddedeceğini fark etti.