Cezayir İslami Selamet Cephesi (FIS) lideri Abbasi Medeni, uzun yıllar tedavi gördüğü Katar’ın başkenti Doha’da 88 yaşında Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Abbas Medeni ve Ali Belhac ikilisini Türkiye kamuoyu Cezayir’de 1990 ve 1991 yıllarında yapılan yerel seçimlerde ve genel seçimlerin ilk turunda liderliğini yaptıkları siyasi hareketin büyük bir başarı elde etmesiyle tanımıştı.
Genel seçimlerin ikinci turuna kısa bir süre kala ordu yönetime el koyarak Medeni ve arkadaşlarını hapsetti.
1997’de serbest bırakılan Medeni, 2000 yılında ev hapsiyle cezalandırıldı.
2003 yazında tedavi için ülkeden ayrılmasına izin verilen Cezayirli lider, önce Malezya’ya ve oradan da Katar’a gitti.
28 Şubat 1931’de dünyaya gelen Medeni, ellili yıllarda bağımsızlık savaşına katılan ve Fransız işgaline karşı mücadele eden milli kahramanlardandı.
Doktorasını İngiltere’de tamamlamış ve Cezayir’de eğitim psikolojisi alanında profesör olarak görev yapmıştı.
Önceki gün Doha’da düzenlenen cenaze törenine başta Katar Emiri Şeyh Temim Bin Hamed El Sâni olmak üzere çok sayıda kişi katıldı.
Abbasi Medeni’nin vefatının ardından Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri medyasının Cezayirli lideri hedef alan yalan ve iftira dolu haberlerine şaşmamalı.
Demokrasi karşıtı cephenin başta İslami kimliği olmak üzere Medeni’ye düşmanlığının birçok sebebi var.
Doksanlı yılların başında Cezayir’de kazanılan seçim zaferleri diktatör rejimlerin korkulu rüyası olan Arap Baharı’nın müjdecisiydi.
O günlerde de Suudi Arabistan sandıktan çıkan halk iradesinin kanlı bir şekilde bastırılmasında rol oynadı.
Cezayir’deki darbenin baş aktörü General Halid Nezzar, hatıralarında dönemin Suudi Arabistan Kralı Fahd Bin Abdülaziz’in “İslamcılar Müslüman değiller” dediğini aktarır.
Nezzar’ın anlattığına göre, Riyad ziyareti sırasında kendisini kabul eden Kral Fahd, Cezayirli generale İslamcılara karşı başvurulması gereken tek yolun “sopa” olduğunu söyler.
Suudi Arabistan Kralı, “el-asâ, el-asâ, el-asâ” diyerek “sopa” kelimesini üç kez tekrarlar ve Cezayir’de halk iradesinin kanlı bir şekilde bastırılmasını teşvik eder.
Riyad’ın baharı kışa dönüştürme operasyonuna desteği sözde kalmaz.
Suudi Arabistan, darbe sonrası Cezayir ordusuna para ve araç desteğinde bulunur.
El-Arabiya kanalı ve benzerleri Abbasi Medeni’yi darbe sonrası yaşanan karanlık olaylarla bağlantılı göstermeye çalışsa da o kara yılların başlıca sorumlusunun Fransa ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin desteklediği generaller olduğu biliniyor.
Cezayir cuntası o yıllarda halk iradesinin tecellisini engellemek için oldukça kirli ve bir o kadar da kanlı yollara başvurdu.
Sakallarını uzatıp Afgan elbisesi giyerek dağa çıkan istihbaratçılar, köylere baskın düzenleyerek birçok katliam gerçekleştirdi.
İşin ilginç yanı, kurban olarak seçilen köyler genelde seçimlerde Medeni’nin liderliğindeki siyasi harekete en çok oy çıkan yerlerdi.
Hem o köylüler cezalandırıldı hem de yaşanan şiddet ve karmaşa içinde halk demokrasiyi düşünemez hale getirildi.
Arap coğrafyasındaki diğer ülkelerin haklarına örnek olacak bir yönetim kurulması engellendi.
Yaklaşık 30 yıl önceki demokrasi mücadelesinin lideri Abbasi Medeni bu dünyadan göçerken Cezayir halkı yine sokaklarda.
Demokrasi karşıtı cephe yine baharı kışa çevirme peşinde.
Fakat bu kez karşısında 200 bin kurban vermiş, acı tecrübeler yaşamış, tehlikenin kimden ve nerden geleceğinin farkında olan bilinçli bir halk var.