Vatandaşlar bir suç işlediklerinde, işledikleri suçun ağırlığı nispetince belli birtakım cezalarla karşı karşıya kalırlar. Suç işleyen kişinin yargılanması sonunda verilecek cezalar suç işleme zamanı, suçun işlendiği yer, suçun kime karşı işlendiği ve bunun gibi suç vasfında ve suçun ceza yaptırımında ağırlaştırıcı veya hafifletici sebepler olarak nitelendirilebilir.
Cezaların amacı suçluyu ıslah etmektir. Bir kimseye ne kadar ağır bir ceza yaptırımı uygulanırsa o kişinin bir suç işlemesi o kadar korkutucu olacağı kanaati oluşmuştur. Suç işleyen bir kimsenin cezalandırılması sonucunda cezaevine giren sanıklar, genel anlamda suç işleme iradesi olmayan ya da bir anlık öfke sonucunda ne yazık ki olayın etkisiyle suç işleyen kimselerdir.
Yasalarımızda suç sayılan eylem ve hareketlere karşı suçu işleyen kimseye uygulanan yaptırım “ceza” olarak tanımlanır. Cezaların caydırıcı olmasında esas ilke olarak verilen cezanın ağır bir caydırıcılığının olmasının yanı sıra mutlak bir şekilde uygulanabilir bir ceza olmasıdır. Bunun yanı sıra verilen cezaların kişi üzerindeki etkisinin telafi edilebilir olması da gerekir.
Verilen bir cezanın ağır olmasının mı yoksa cezanın ağırlığından ziyade cezanın caydırıcılığının mı ne gibi kıstaslar ile ortaya çıkacağı önem arz etmektedir.
Bir kişiye, bir suç işledikten sonra verilen ceza sonucunda kişinin özgürlüğünün bir ömür kısıtlanması, yine kişinin mal varlığında büyük oranda eksilme ve bunun gibi durumların ortaya çıkması, kişiye esasen alması gereken cezadan fazla ceza tayini bireyleri hem psikolojik olarak etkileyecek hem de devlete olan güvenini sarsacaktır.
Aynı zamanda adam öldüren bir kişiye verilecek cezanın, Türk Ceza Kanunu’nda yaptırım altına alınan cezadan daha az bir cezaya hükmedilmesi de bu bağlamda vatandaşların devlete ve hukuka olan güvenini sarsacaktır.
Türk Ceza Hukuku’nda ceza hukuku yaptırımları, cezalar ve güvenlik tedbirleri olarak bir ayrıma tabi tutulmuştur ve suç teşkil eden bir eylemin, verilecek bir cezanın, hangi miktarda tatbik edileceğinin açıkça belirlenmiş olması gerekir.
Bir kimseye işlediği bir suçtan dolayı ceza verilirken;
1-) Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.
2-) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.
3-) Ceza yasa tarafından gösterilmelidir. Cezalar eşit olmalıdır ve cezalar derecelendirilebilir olmalıdır.
4-) Ceza adlî hata hâlinde geri alınabilmeli, diğer bir anlatımla tamir edilebilir olmalıdır. Ceza devlete mümkün olduğu kadar az yük getirmelidir.
5-) Cezanın şahsiliği ilkesi uyarınca, yaptırım sadece suç işleyen faile uygulanmalıdır.
6-) Kişiye verilecek ceza, suçun ağırlığıyla orantılı ve etkili olmalıdır.
7-) Ceza insancıl ve ahlaki olmalıdır. Kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya tabi tutulamaz.
Sonuç olarak bir suça karşı uygulanacak müeyyidenin, vatandaşların suç işlemesini ve suç işleyen bir kimsenin tekrar suç işlemesini engelleyen caydırıcılıkta olmalıdır. Cezaların caydırıcılığı, insanî değerleri yok eden devlet anlayışından ziyade “suçu engelleyen ve işlenen suçlara karşı uygulanan yaptırımları uygulayan” bir devlet anlayışında olmalıdır.