Devamlı bir şeylerden şikâyet eden insanlar oluverdik. Hep bir beğenmeme hali var üzerimizde. Ne olsa memnun olmuyoruz ne olsa beğenmiyoruz ve ne olsa yetmiyor bize. Kötü, rahatsız edici ve bence sıkıntılı bir durum bu.
Ne kadar çoğalırsa bazı şeyler diğer bazıları da o kadar azalıyor bence. Ne mi demek istiyorum? İmkânlar, fırsatlar, nimetler ve daha pek çoğu ne denli artıyorsa insanlardaki memnuniyet, şükür, kanaat de o kadar azalıyor sanki. Ya da bana öyle geliyor bilmiyorum.
Mesela önünde kocaman bir yıldız olan arabasından inen abiler de parasızlıktan şikayetçi oluyor ya da ne bileyim bilmem kaç yerde ve kaç tane evleri olanlar da kiraların yüksekliğinden şikâyet ediyor. En azından bu gibi olanların bu şekilde şikayetleri çok anlamlı gelmiyor bana. Ha elbette sıkıntıları vardır insanların ve bazı durumlarda da şikayetçi olmakta haklıdırlar.
Ama bir şey daha var ki onu anlayamıyorum; “iş yok” diye feryat edenleri gördükçe şaşırıyorum. Var abi. Ama sen beğenmiyorsun. Daha açık söyleyeyim zora gelmeyip kolay yoldan kazanmak istiyorsun. Aslında sen de değil milletin çoğunda bu var. Yoksa bilmem kaç milyar lira dolandırabilir mi insanları kıt akıllı bir tosuncuk? Herkes kolayından para kazanmak için düşüyor bir kuyuya bu da onun gibi.
Vallahi ben yekten söyleyeyim içimdekini; bence kolay kazanılan kolay kaybedilir. Emek verilmeyen çilesi çekilmeyen her ne varsa kıymeti de olmaz bereketi de olmaz. Tabi “hırsızın da elbette suçu var” hem de herkesten çok.
Bu mevzuyla ilgili söyleyeceğim bir şey daha var. Geçenlerde bir arkadaşımın kardeşi geldi. Selam kelamdan sonra biraz muhabbet ederken nasıl olduğunu çok da fark edemediğim bir şekilde söz cep telefonlarına geldi. Niyeyse?
Bu arkadaş yirmi bin lira gibi bir para verip de bir telefon almış. Onu söyledi. Şaşırdım. Bildiğim kadarıyla asgari ücretten biraz fazla maaşla çalışıyor. Yani aldığı telefon neredeyse bir senelik maaşı. “Kartla aldım abi” diye açıklamasını yaptı. Alsın elbette, herkes en iyisini alsın da be kardeşim sen bunu aldın aldın da bu yokuşun bir de çıkışı var. O ne olacak? Ben söyleyeyim ne olacağını; şimdi cebindeki o telefonla her muhabbette konuyu telefona getirip biraz caka satacak sonra kartın ödemesi gelince boğazına basılmış gibi sıkışıp kalacak, e elde yok. Ödemeyecek, ödeyemeyecek. Sonra şikâyet etmeye, söylenmeye başlayacak; “yetmiyor, yetişmiyor, ödenmiyor” falan işte.
Ama olur böyle. Ayak yorgan meselesi yani.
Oysa kanaat diye bir şeyler vardı eskiden, en azından böyle bir kelime vardı kullanılan. Ne çok oldu duymayalı ve görmeyeli ne kadar fazla.