Adamlar çölde yağmur yağdırıyorlar, kar yağdıran sistem kuruyorlar kimse çıkıp da bilimsel olmadığına dair tek kelam edemiyor.
Neden?
Yapılmış çünkü…
Bilim geldiği bu noktada övünülecek bir aşama olarak kayıtlara geçiriyorlar.
Çölde yağmuru ekolojik olarak tartışabilirsin…
Çünkü suni olarak bir şey yapıyorsan, tartışılacak birçok şeyi de beraberin de ortaya çıkartmış olursun.
Kanal İstanbul’un da tartışılacak ve tartışılarak düzeltilecek eksikleri, yanlışları elbette olabilir.
Bu demek değildir ki Kanal İstanbul Külliyen yanlıştır…
Yapraklara fısıldayan bilge başkan İmamoğlu, jeoloji, ekoloji, fizik, kimya, biyoloji, termodinamik, çevre, inşaat, makine ve ziraat mühendisliği de dahil mevzuyla alakalı alakasız ne kadar bilim varsa ters yüz ederek Kanal İstanbul’un bilimsel olarak mümkün olamayacağını anlatmaya çalışıyor.
Hâlbuki bilim dediğin, çölde kay yağdırmanın mümkün olmadığını değil, nasıl mümkün olabileceğini göstermesi bakımından kıymetlidir.
Öyle değil midir?
Ve fakat bunu Yapraklara fısıldayan bilge başkan İmamoğlu’na anlatabilmenin mümkün bir yolu yok.
Sorsan en bilimsel, en modern, en mantıklı ekolün adamı…
Seküler, çağdaş, laik, aydınlanmacı…
Sorsan yapraklara fısıldamanın, güneşi zapt etmenin bilimsel bir yolu var mıdır?
Yoksa bunlar şairane ifadeler midir?
Sorsan açık oturuma çıkacağın moderatörler ile otel odalarında buluşmayı bilimsel olarak nasıl izah ediyorsun?
Cevap verebilecek midir?
Her şeyi bilimsel olarak izah etmeye kalkışırsan şiiri, sanatı edebiyatı nereye koyacaksın?
Değil mi?
Kanal İstanbul’a yaptığı o kadar eleştirilerden sonrasında Kanal İstanbul Çalıştayı tertip etmek ne kadarı, neresi bilimsel?
Çalıştayın sonucundan ne çıkacağının ne önemi kalıyor?
Konuştuklarını, söylediklerini ertesi gün rahatlıkla inkâr edebiliyor.
Kanal İstanbul hakkında daha önceki konuşmalarında ısrar söylemiş olduğu “Kanal İstanbul Büyük İstanbul Depremini tetikleyecek” sözlerini bir başka canlı yayında rahatlıkla inkâr ederek “Ben depremi tetikler demedim” diyor.
Kullandığı slogan da evlere şenlik;
‘Ya kanal, ya İstanbul…’
‘Ha kanal, ha İstanbul…’ noktasına ne zaman gelecek sabırla bekliyoruz.
Ve buna da şaşırmayacağız…
İmamoğlu’nun bu ısrarının altında İmamoğlu aklından daha fazla bir şeyin olduğunu düşünmeye başladım ben.
Bir duvar yazısı görmüştüm onunla bitireyim:
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için akıl baliğ şartı getirilsin.”