Ceberut devletten hizmetkar devlete

Abone Ol

Türkiye’de devletin değişim ve dönüşümü son 15 yıldır ciddi manada hızlandı. Eskiden devlet denince kolluk kuvveti akla gelirdi, o da silahın gücüne dayanan ve ezme yöntemi üzerine işleyen ciddi bir mekanizmaydı.

Bundan 10 yıl önce çok sevdiğim dayımın evinde bir bayram sabahı ailecek kahvaltı yaparken dayım sofrada bir köşede oturan amcam  oğlu Mehmet Sıddık Evsen hocaya ,ki o zaman Üniversitede Jinekoloji doçenti idi, şöyle demişti:

-Hoca, hoca bu kadar yıl okudun; iki yıl daha okuyup Astsubay olsaydın ya! Hepimiz çok gülmüştük aslında ağlanması gereken halimize. Ama ceberrut devletin kendini kolluk olarak hissettirdiği bir zamanda aslında bu söz son derece manidardı. Yıllar geçti, amcam oğlu askerlik yaparken çektiği fotoğrafı dayıma gönderince nice sevinmişti dayım. Hala o teğmen fotoğrafı odasının baş köşesinide asılı durur. Biz de gördükçe o günü ve “ceberrut devleti” hatırlarız.

Geçtiğimiz gün Diyarbakır’ın en sevilen kaymakamlarından birine misafir olduk. Hem Kaymakam hem de Kayyum olarak görev yapıyor. İnsanların yüreğine dokunan, kapısı daima açık, kendisine gelmeyene koşa koşa giden, ideal devlet adamı desem yeridir. Kendisiyle ilgili duyduğum bir hatırayı sordum, sırf kendi dilinden dinlemek için. Kaymakam bey anlattı sağolsun.

“Göreve yeni başladığında ziyarete ve tanışmaya gelmeyen bir muhtarı bir taziye vesilesiyle köyde ziyaret edelim dedik. Bir cuma günü köye gittik, taziye ve tanışmadan sonra namaza geçelim deyince köyünü İmam kadrosu olmadığı için Cuma için ya şahre gidildiğini ya da Cuma yerine öğle namazı kıldıklarının söyleyince hadi camiye geçelim illa kılacak biri bulunur, dedim. Abdest aldıktan sonra geçtim Hutbeyi irad ettim, namazı kıldırdım. Zaten idarecinin görevi gerektiğinde bu değil mi, dedim. Köylü geldi teşekkür etti. Bir sonraki hafta imam kadrosu istedik, İmam gelmeden de hem camiyi hem de lojmanı onardık. Hala köylüler bizi dualarında anarlar. Bundan güzel hizmet mi olur. Devlet eski devlet değil olmamalı, Dedi.

İki konuyu hatırlayınca güzel ülkemin nereden nereye geldiğini bir kere daha düşündüm. Oysa yüreğe dokunanın her zaman güzelliklerle hatırlanacağını herkesin bilmesi gerekir. Kim ki bir yüreğe dokunur, o daim dualarda anılır. Tarihimiz bunun örnekleriyle dolu değil midir? Devlet değişti, devletin yüzü değişti, yüreği güzelleşti. Allah böylesi güzel yürekli idarecilerin sayısını arttırsın.

Vesselam…