Siyaset

Çavuşoğlu’ndan ‘terörle mücadele’ mesajı: Mücadelemiz sonunda kadar devam edecek

Abone Ol

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TBMM Genel Kurulunda, bakanlığının bütçesi üzerine konuşma yaptı.

Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin zor bir süreçten geçtiğini, bölgenin ateş çemberi olduğunu, böyle bir süreçte Türk dış politikasını başarıyla yürütmek için çaba sarf ettiklerini söyledi.

“TÜRKİYE KRİZ YÖNETİMİNDE SON DERECE BAŞARILI”

Çavuşoğlu, ülkelerle ikili ilişkileri stratejik düzeye çıkarırken, ticaret başta olmak üzere her alanda ilişkileri geliştirmek için gece gündüz çalıştıklarını kaydetti.

Türk bayrağını dünyanın her yerinde dalgalandırmanın, esas görevleri arasında yer aldığını vurgulayan Çavuşoğlu, Türkiye’nin içinden geçtiği krizleri yönetebilmek için de kriz yönetimini iyi yapabilmek gerektiğini dile getirdi.

Türkiye’nin kriz yönetiminde son derece başarılı olduğunun, herkesin arabuluculukta başvurduğu ülke haline geldiğinin altını çizen Çavuşoğlu, “Geçtiğimiz günlerde Kerç Boğazı ve Azak Denizi’nde yaşanan krizden sonra Ukrayna gemilerinin ve de personelinin bırakılması için herkes Cumhurbaşkanımızdan bir yardım bekliyor, Avrupalılar dahil ve bu konuda da tabii ki üzerimize düşeni yapıyoruz ama sadece bu krize yönelik kriz yönetimi yaparsak olmaz.” dedi.

“SİYASİ ÇÖZÜM FIRSATINI İYİ DEĞERLENDİRMEMİZ GEREKİYOR”

Çavuşoğlu, Türkiye’nin uzun süredir yanı başında bir yangının olduğunu, Suriye’deki iç savaşın durdurulması için önlerine çıkan siyasi çözüm süreci fırsatını iyi değerlendirmek gerektiğini belirtti.

“TERÖR ÖRGÜTLERİNİ BERTARAF ETMEK BOYNUMUZUN BORCU”

İdlib muhtırasıyla beraber felaketlerin önüne geçtiklerine dikkati çeken Çavuşoğlu, “Ama Suriye’de bir siyasi çözüm için de belki de son bir fırsat penceresini açmış olduk, bunu değerlendirmemiz lazım. Bu gece görüşmelerimiz bittikten sonra, sabaha doğru inşallah Cenevre’ye hareket edeceğiz, Rusya ve İran Dışişleri Bakanları da gelecek, yarın Suriye için Anayasa Komisyonunun kurulmasını, inşallah kurulma kararını birlikte vereceğiz, müzakerelerini sürdürüyoruz Birleşmiş Milletlerle beraber. Tarihi bir gün olacak ve Suriye’de siyasi bir çözüm için önemli bir adımı atmış olacağız. Suriye’de terörle mücadeleye de devam etmemiz gerekiyor çünkü YPG, PKK, DAEŞ ve diğer terör örgütleri halen sahada var ve bunlar bize de tehdit oluşturuyor. Dolayısıyla sınırımızın ötesindeki bu terör örgütlerini de bertaraf etmek, bizim boynumuzun borcudur.” diye konuştu.

Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Diğer taraftan, Milli Savunma Bakanlığımızla beraber yürüttüğümüz ve daha önce uyguladığımız Menbic yol haritasının başarılı bir şekilde uygulanması ve Fırat’ın doğusuna da bir an önce geçilmesi için ABD’yle görüşmelerimizi sürdürüyoruz ve Menbiç yol haritasının da önümüzdeki günlerde tamamlanacağına inanıyoruz.

Ama bölgemizdeki sorun sadece Suriye değil, Yemen’deki ateşin ve Yemen’deki savaşın bitmesi için de çaba sarf ediyoruz. İnsani yardımlarımızı ulaştırıyoruz, Birleşmiş Milletlerin çabalarını destekliyoruz ve önümüzdeki günlerde İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak da Yemen konusunda yine bir toplantı gerçekleştireceğiz. Aynı düşüncelerimiz ve çabalarımız Libya için de geçerlidir ve Libya’da da Birleşmiş Milletlerin çalışmalarını destekliyoruz. Önümüzdeki hafta sonu inşallah kalabalık bir heyetimizle Libya’ya hareket edeceğiz özel temsilcimiz Emrullah Bey’le beraber ve Libya’ya bundan sonraki süreçte de desteğimiz devam edecek.”

“BARIŞ İÇİN ARA BULUCULUK İNİSİYATİFİNDE FİNLANDİYA’YLA BERABER ÖNCÜ ÜLKE TÜRKİYE’DİR”

Balkanlarda, Kafkasya’da, diğer bölgelerde de gerginlik olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, “Özellikle Kosova ve Sırbistan arasındaki gerginliği yakından takip ediyoruz. Cumhurbaşkanımız sürekli her iki cumhurbaşkanını arıyor ve bu ülkeler arasında bir yumuşamanın sağlanması için çaba sarf ediyoruz. Bosna Hersek’in, Makedonya’nın Avrupa-Atlantik kurumlarına entegrasyonu için de gece gündüz çalışıyoruz. Bu çabalarımızı Birleşmiş Milletler çatısı altında da, uluslararası örgütler nezdinde de kendine güvenen bir ülke olarak, itibarlı bir ülke olarak da sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Ve şimdi, barış için ara buluculuk inisiyatifinde Finlandiya’yla beraber öncü ülke Türkiye’dir.” diyen Çavuşoğlu, şunları söyledi:

“Birleşmiş Milletlerden sonra AGİT çatısı altında da bu girişimin eş başkanlığını Türkiye yapmaktadır ve bu barış için ara buluculuk inisiyatifini de yine İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesine taşıdık, buna çok önem veriyoruz. Bugün her zamankinden daha fazla medeniyetler arası ittifaka ihtiyacımız var ve İspanya’yla eş başkanlığını yaptığımız bu inisiyatifin de yeniden canlanması için geçtiğimiz günlerde New York’ta forum vardı ve yeni Genel Sekreter, daha doğrusu Yüksek Komiser, İspanya eski Dışişleri Bakanı Moratinos’la beraber, İspanya’yla beraber bunu canlandırıyoruz. Çünkü artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, hoşgörüsüzlük ve İslam düşmanlığı gibi akımların önüne geçmezsek Avrupa’yı ve dünyayı felaketler bekliyor, bunu da söylemek isteriz.”

CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ

Çavuşoğlu, TBMM Genel Kurulunda, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılması için yürütülen sürecin tüm dünya tarafından takdirle izlendiğini söyledi.

Amaçlarının takdir toplamak değil olayın tüm yönleriyle aydınlatılmasını sağlamak olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, cinayetle ilgili uluslararası soruşturma dahil ne gerekiyorsa yapılacağını kaydetti.

Türkiye’nin, ABD’nin aldığı kararlara, İsrail’in pervasızca saldırılarına rağmen Filistin ve Kudüs davalarına da sahip çıktığını ve bu tutumu sürdürmeye devam edeceklerini anlatan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Haksızlığa karşı herkes sussa da susmayan bir Türkiye vardır. Bundan sonraki süreçte de kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız. Bu konuda iki defa İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi düzenledik. Her ikisinin arkasından da bundan memnun olmayanları gördük. Siz memnun olmayın, çatlayın. Biz Filistinli kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız. Bundan sonra da iki devletli çözüm oluncaya kadar bu çabamızı sürdüreceğiz, Kudüs ve Filistin davasını hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız.”

“SIFIR GARANTİ, SIFIR ASKER RÜYASI HİÇBİR ZAMAN OLMAYACAK”

Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin milli davalarından birinin de Kıbrıs olduğunu, adil ve kalıcı bir çözüm için samimi çabalara ihtiyaç duyulduğunu anlattı.

Türkiye’nin samimi çabalarına Rum tarafının yanaşmadığını dile getiren Çavuşoğlu, “Artık laf olsun diye bir müzakereye başlamamız söz konusu değildir. Neyi, ne için müzakere edeceğiz, parametreleri ne, çerçevesi ne, bunları belirleyeceğiz. Sıfır garanti, sıfır asker rüyasında olanlara tekrar hatırlatıyorum; o rüyadan, hayalden uyansınlar, vazgeçsinler, öyle bir şey hiçbir zaman olmayacaktır.” ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, Kıbrıs etrafındaki hidrokarbon araştırmaları konusunda da Türkiye’nin tavrının net olduğunu vurguladı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) davet ettiği alanlarda ve daha önce Birleşmiş Milletler’de (BM) kayda geçirilen münhasır ekonomik bölgelerde kazılara başlanacağını dile getiren Çavuşoğlu, “Artık bizim de sondaj gemilerimiz var. Sadece sismik araştırma değil, gemilerimizle ve kahraman askerlerimizle oralarda gerekli tedbirleri alıyoruz, almaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

“VİZE SERBESTİSİ VATANDAŞLARIMIZIN HAKKIDIR”

Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin yıllardır Avrupa Birliği (AB) üyeliğini konuştuğunu, AB’nin hala Türkiye için stratejik bir hedef olduğunu anımsattı.

AB’ye katılımla ilgili reformların yeniden Türkiye’nin gündemine getirildiğini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

“Ülkeyi 17 yıldır dönüştüren, reforma tabi tutan, tüm dünyanın ‘sessiz devrimler’ diye nitelendirdiği reformları yapan, Recep Tayyip Erdoğan ve onun kadrolarıdır. Reform Eylem Grubu ile reform eylem stratejisini belirliyoruz. Bunlar devam ederken, bu zorluklar varken Avrupa Birliği ile birlikte atacağımız adımlar var. Vize serbestisini elde etmemiz lazım. Bu, bizim milletimizin, vatandaşımızın hakkıdır. Göç konusunda AB’den kaynaklanan aksamaları gündeme getiriyoruz. Zorluklar var ama bu iş birliğinin önümüzdeki süreçte de devam edeceğini söylemek isterim.

Gümrük Birliğinin bir an önce güncellenmesi gerektiği söylendi, buna biz de katılıyoruz. AB ile beraber çaba sarf ediyoruz çünkü bu, her iki tarafın da yararınadır. Hatta AB üyesi ülkelerin çoğu Türkiye’den daha fazla bu güncellemeden yararlanacaktık, faydalanacaktır. Siyasi duygularla bu süreci engellemenin Avrupa Birliğine de bir faydası yok.”

Çavuşoğlu, AB’nin IPA fonlarından kesinti yaptığını, bunun esasen Türkiye’nin ekonomisini zayıflatmayacağını ancak AB’nin itibarını küçülteceğini kendilerine aktardıklarını söyledi.

Böyle küçük düşüncelerden vazgeçilmesini istediklerini de belirten Çavuşoğlu, güvenlik dahil birçok alanda iş birliğinin sürdürülmesinin her iki taraf yararına olacağını dile getirdi.

Yurt dışında yaşayan 6 milyondan fazla Türk vatandaşının bulunduğuna işaret eden Çavuşoğlu, bu vatandaşlara sahip çıkmanın Türk dış politikasının önceliklerinden olduğuna dikkati çekti. Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Vatandaşlarımıza daha iyi, daha hızlı, daha kaliteli ve yerinde hizmet vermek için gece gündüz çalışıyoruz. Sadece çağrı merkezlerimizle değil tüm misyonlarımızla bunu yapıyoruz. Aile müşavirliklerimizle beraber artık yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın da yanında oluyoruz, onlara hizmetin en iyisini vermek için gece gündüz çalışacağız.

Avusturya’da çifte vatandaşlığa engel bir kanun var ve bazı vatandaşlarımızı vatandaşlıktan çıkardılar ama bugün Avusturya Anayasa Mahkemesi bu kararı iptal etti ve Avusturya hükümetinin haksız uygulaması da hukuktan dönmüş oldu. Bundan büyük bir mutluluk duyuyoruz.”

“DÜNYADA MARKA OLDUK”

Çavuşoğlu, yurt dışına giden iş adamlarını, yatırımcılarının işlerini takip etmenin, görevleri olduğunu, devleti, bayrağının dalgalandığı her yerde, herkese hissettirmek için yoğun bir şekilde çalıştıklarını anlattı.

Soydaşları, akraba topluluklarını yalnız bırakamayacaklarını belirten Çavuşoğlu, “Çünkü onlar 100 yıl, güçlü bir Türkiye tekrar gelecek diye beklediler, tekrar onları sukutuhayale uğratamayız. Ve ecdadımızın emaneti miraslara sahip çıkmak da bizim en önemli görevlerimizden bir tanesidir. Ama sadece bu yardımlarımızı soydaşlarımıza, akraba topluluklarımıza ulaştırırsak olmaz. Dünyadaki mazlumların umudu olan bir Türkiye’yiz. Dünyanın her yerinde Rohingya Müslümanları, Somaliler, Karayipler olsun, nerede olursa olsun tüm mazlumlara, Gazze’deki mazlumlara sahip çıkmaya devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, Türkiye’nin bugün sadece Dışişleri Bakanlığı ile değil, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yunus Emre Türk Kültür Merkezi, Türk Kızılayı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Maarif Vakfı, Türk Hava Yolları (THY) ile dünyada marka olduğunu ifade etti.

“O HAİNLERİ ÜLKEMİZE GETİRMEK İÇİN ÇABA SARF EDECEĞİZ”

Sert gücün önemli ancak yumuşak gücün kalıcı olduğunu, ülkenin itibarını artırdığını kaydeden Çavuşoğlu, tüm kurumlarıyla dünyanın her yerinde Türkiye’nin imajını yükseltmek için çaba harcadıklarını vurguladı.

Öte yandan yeri geldiğinde diplomasiyi, yeri geldiğinde sert gücü kullanmaları gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, “Neye karşı? Terörle mücadelede teröristlere karşı. İçeride nasıl mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyorsak dışarıda da FETÖ, PKK, YPG ve diğer terör örgütlerinin yapılanmaları dahil, onların Türkiye’ye getirilmesi dahil, her türlü mücadeleyi arkadaşlarımızla sürdürüyoruz. Göreve yeni başlayacak arkadaşlarımıza da şunu söylüyoruz: Sakın ha ‘FETÖ’yle mücadele bitti’ dersek aldanırız, milletimize de sözümüz var, onlarla sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz ve önümüzdeki süreçte de onların faaliyetlerinin sonlandırılması için, o hainleri ülkemize getirmek için çaba sarf edeceğiz.” diye konuştu.

Çavuşoğlu, Suriyelilerin ne zaman geri döneceğine yönelik soru geldiğini, bunun haklı bir soru olabileceğini belirterek, “Bu insanlar nereden geldiğini unutmadan, özellikle Fırat Kalkanı, Afrin bölgesine 300 binden fazla Suriyeli, gönüllü şekilde döndü. Bunlara biraz daha uluslararası toplumla beraber yardım edersek, daha fazla dönecek. Demek ki dönme arzusu var. İdlib Muhtırasından sonra bile orası çok kalabalık olmasına rağmen orada çok sayıda terörist, yabancı terörist savaşçı olmasına rağmen oraya bile dönmeye başladılar. Çünkü orada Türkiye var. Türkiye’nin olduğu yerde huzur buluyorlar.” ifadelerine yer verdi.

Türk dış politikasının Kürt düşmanlığı üzerine kurulu olduğu eleştirilerine yanıt veren Çavuşoğlu, bunun kesinlikle doğru olmadığını söyledi. Çavuşoğlu, içeride ve dışarıdaki, Suriye ve Irak’taki Kürt kardeşleriyle sorun yaşamadıklarına değinerek, hiçbir zaman içeride de dışarıda da Kürt düşmanlığı yapmadıklarını ancak YPG ve PKK ile sonuna kadar mücadelelerini devam ettireceklerini anlattı.

Bağdat’ta Kürtlerin, Kürt kardeşlerinin anayasal hakları için var olduklarını söylediklerini hatırlatan Çavuşoğlu, “Ama Erbil’e gittik, ‘Sayın Barzani, bu referandumu yaparsan defaktoda kullandığın haklar gidecek, masaya oturamayacaksın, Kürtleri böleceksin, Kürtler acı çekecek.’ Şimdi bunları söyleyen mi haksız, buna rağmen başkalarının dolduruşuna gelip de referandumu yapıp da tüm hakları elden giden mi hata yaptı? Buradaki ayrımı çok iyi bir şekilde yapmamız lazım.” ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, Süryanilerin Türkiye’de zulme uğradığı eleştirilerine de yanıt vererek, Süryanilere tüm haklarını verdiklerini, tüm dünyadaki Süryanilerle çok iyi temas halinde olduklarını belirtti. Bakan Çavuşoğlu, Dünya Süryaniler Kongresi, Aramiler Kongresi Başkanı’nın kendisini ziyaret ettiğini, “Fırat’ın doğusunda Süryanileri PKK, YPG sürgüne gönderiyor, okullarını kapatıyor, zorla bizim çocuklarımızı bünyesine katıyor.” dediğini aktararak, “Bunu niye söylemiyorsunuz? Çünkü söyleyemezsiniz; PKK, YPG size müsaade etmez.” değerlendirmesini yaptı.

Ayrıca Çavuşoğlu, iki gün önce Ezidi aktivist Nadia Murad ile görüştüğünü ifade ederek, Murad’ın, “Lütfen askerlerinize söyleyin, burayı bombalamasınlar. Çünkü DEAŞ gitti, YPG, PKK geldi. Bölgemize kurtarıcı gibi geldiler ama şimdi bizim çocuklarımızı zorla alıyorlar. Siz bombaladığınız zaman onlar saklanıyor, ön tarafa Ezidileri sürüyorlar, onlar ölüyor.” dediğini aktardı. Kendisinin, neden seslerini çıkarmadığını sorduğunu belirten Çavuşoğlu, Nadia Murad’ın, “Bir kızımızı zorla bünyesine kattılar, kız kaçtı; geldiler, tekrar zorla götürecekti, halkımız isyan edince götüremedi.” dediğini belirtti. Çavuşoğlu, “PKK yapıyor bunu. Bunu duyunca Türkiye’deki Kürt kardeşlerimize PKK’nın yaptıkları aklıma geldi. Şimdi, bu gerçekleri söyleyince rahatsız oluyorsunuz ama bunlar gerçek. Siz söyleyemediğiniz için ben söylüyorum sizin adınıza.” dedi.

Suriye’de bir leş kargası varsa onun da YPG/PKK olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çünkü muhalefet dahil hiç kimse Suriye’yi bölmek için çalışmıyor ama PKK/YPG, Türkiye’yi bölmek için orada. Siz diyorsunuz ki ‘Kürtleri boşaltıyorlar, başkasını yerleştiriyorlar.’ Tam tersi, yüzde 90 Arap olan yerleri şimdi PKK kontrol ediyor ve onların mallarını bile elinden almıştır, malları bile alınmıştır. Afrin’de yine Süryani çocuklarını Türk askerinin karşısına sürmüştür. Bunları bizim söylememiz gerekiyor.”

AİHM’YE TEPKİ: TÜRKİYE’YE DERS VERME HAKKI YOKTUR

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), önce “Selahattin Demirtaş’ın tutuklanması doğrudur, makul şüpheyle tutuklanmıştır.” sonra ise “Siyasi gerekçeyle tutuklanmıştır.” dediğini belirten Çavuşoğlu, mahkemenin, kendi kararlarıyla böyle çelişmemesi gerektiğine dikkati çekti. Çavuşoğlu, kararın henüz kesin olmadığına işaret ederek, Türkiye’nin 3 ay içinde bu kararı büyük mahkemeye götürme hakkının bulunduğunu anımsattı.

Bakan Çavuşoğlu, “Bize Avrupalıların, Batılıların, AİHM kararlarının uygulanmasıyla ilgili ders vermeye hakkı yoktur. 15 yıldır Yunanistan, Batı Trakya Türkleriyle ilgili İnsan Hakları Mahkemesinin 3 kararını uygulamamıştır. Almanya dahil birçok Avrupa ülkesi henüz AİHM’in kararını uygulamamışken Türkiye’ye ders verme hakları yoktur, böyle bir ikiyüzlülüğe, böyle bir çifte standarda da biz izin vermeyiz. Zaten Adalet Bakanlığımız itirazla ilgili gerekli çalışmaları şu anda sürdürüyor.” diye konuştu.

“GERÇEKTEN BU ELEŞTİRİLERİ HAYRETLE İZLEDİM”

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, konuşmaların ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Bakan Varank, “Bu bütçede bilim, teknoloji, sanayi, Ar-Ge ve girişimcilik yok.” şeklinde bir eleştiride bulunulduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

“Böyle bir cümleyi kurabilmek için bu kavramlara dair zerre fikir sahibi olmamak gerekiyor diye düşünüyorum. Gerçekten bu eleştirileri hayretle izledim. Fabrikalar açılmıyor denildi. Son dönemde açılan veya faaliyete geçen büyük yatırımlara kısa örnekler vermek istiyorum. SOCAR üretime başladı. Eti Bakır Maden, Mazı Dağı’nda üretime başladı, Dalgakıran firmasının dünya çapında bir turbo kompresör fabrikasını Gebze’de açtık. Aksaray Mercedes Kamyon fabrikası kapasitesini artırmak üzere yan sanayi fabrikalarını devreye alıyor. Asgari 500 milyon lira yatırım yapacak olan Renault MAİS, Sütaş, TAİ, Bosch, Alvimedica, BMC, SASA, Pirelli gibi markalar yatırımlarına başladılar. 2018 yılının ilk 11 ayında 143 milyar lira tutarında 5 bin 559 yatırım teşvik belgesi düzenledik. Dolayısıyla bunları görmezden gelmek için ya gerçekten kötü niyetli olmak ya da olup bitenlerden bihaber haber olmak gerekiyor.”

“Yerlileşme” konusunda bir soru üzerine Varank, ara ve yatırım mallarını Türkiye’de üretmenin temel amaçları olduğunu belirterek, 4 binden fazla ürünü incelediklerini, “cari açığa etkileri, dünya ticaretindeki eğilimler, teknoloji seviyeleri ve yerli üretim yetkinliklerini” dikkate alarak bu ürünleri önceliklendirdiklerini vurguladı.

Varank, “Öncelikli ürünleri, üretici ve alıcının bir arada desteklendiği Ar-Ge’den seri üretime yakın takip ettiğimiz, uçtan uca yerlileştirme dediğimiz bir programla yerli olarak üreteceğiz.” ifadesini kullandı.

“Organize sanayi bölgelerinin (OSB) yüzde 50’si boş” şeklinde bir eleştiri geldiğini aktaran Varank, şöyle konuştu:

“Bu rakam da doğru değil. Bugün itibarıyla 311 OSB’de yer alan sanayi parsellerinin doluluk oranı ve inşaatlarla birlikte yüzde 74 seviyesinde. 2002 yılına göre OSB’lerde üretimdeki parsel sayısı 5 kat artarak 52 bin 717 parsele ulaştı. Sadece 2018’de, 2 bin 179 parselde üretime geçildi, 3 bin 430 parselde inşaat ve 4 bin 548 parselde proje çalışmalarına başlandı. Üretime geçen işletmelerde yaklaşık 109 bin yeni istihdam imkanı sağlandı.”

İSRAİL-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise, “İsrail ile ilişkiler kötü ancak ticaret arttı” şeklinde bir eleştiri geldiğini anımsatarak, ticaretin özel şirketler arasında olduğunu ve özel şirketlerin ticaretini engellemenin Uluslararası Ticaret Örgütü kurallarına aykırı olduğuna dikkati çekti.

Çavuşoğlu, “Bir ülke ile ilişkiler kötü diye, iş adamlarımızı ‘ticaret yapmayın’ diyerek cezalandırmak doğru bir yaklaşım değildir.” dedi.

Türkiye’ye sığınan Suriyelilere ilişkin Çavuşoğlu, Doğu Guta, Humus, Hama gibi şehirlere, hatta İdlib Muhtırasına kadar rejimin İdlib’e de saldırmasıyla bu bölgelerden de Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin olduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, Afrin ve Fırat Kalkanı Operasyonu bölgesine dönen Suriyeli sayısına ilişkin verilen rakamların doğru olduğunu, hatta o bölgeye Suriye içerisinde yerinden edilen insanların da döndüğünü vurguladı.

“TÜRKİYE KADAR HİÇ KİMSE BU KADAR MÜCADELE VERMEDİ”

HDP’den, “DEAŞ’a destek verip vermediklerinin” sorulduğunu anımsatan Çavuşoğlu, “Bugüne kadar Türkiye’den başka hiçbir ülke, 4 bin IŞİD’liyi öldürmemiştir. Göğüs göğüse IŞİD ile hiç kimse savaşmamıştır. Biz nasıl Afrin’de PKK’lıları gömdüysek, Türkiye içinde olduğu gibi, yine Fırat Kalkanı bölgesinde ve Irak’ta 4 binden fazla IŞİD’liyi de yok ettik. Türkiye kadar hiç kimse bu mücadeleyi vermedi.” açıklamasını yaptı.

“ESED’LE ÇALIŞABİLİRİZ’ DEMEDİM”

“Esed’le çalışabiliriz” demediğini belirten Çavuşoğlu, “Birleşmiş Milletler gözetiminde demokratik, adil ve herkesin katıldığı bir seçim olduktan sonra onunla ilişkiler, herkes değerlendirilir.” ifadesini kullandığını söyledi. Çavuşoğlu, konuşmasının son derece açık ve net olduğunu, İngilizcesine bakılabileceğini kaydetti.

IPA FONLARI

IPA fonlarına ilişkin bir soru üzerine Çavuşoğlu, bu fonların Türkiye ekonomisine zarar vermeyeceğini ancak Avrupa Birliğinin (AB) Türkiye’yi cezalandırmak için küçük kesintiler yapmasının AB’ye yakışmayacağını ifade etti.

Türkiye’nin, insani yardımlar ve izlenilen politikalarda tüm dünyanın takdirini kazandığına dikkati çeken Çavuşoğlu, “Biz takdir için değil, 8 milyar dolar insani yardım yaparken, yoksulların, mağdurların, mazlumların umudu olduğumuz için yapıyoruz. Dış politikada attığınız adımlar, ekonomik ilişkiler önemli. Ama izlediğimiz politikalar sayesinde Türkiye’nin itibarı arttıkça, ekonomimiz büyüyecek, ticaretimiz artacak, ülkemize gelen turist sayısı da artacak.” şeklinde konuştu.

AB Sayıştayı’nın, kendi iç çalışanlarını denetleyebileceğini, Türkiye’yi denetleme hakkının olmadığını ifade eden Çavuşoğlu, “Tabi ki soracak, bu rakamlar nereye harcandı diye. AB ile bizim kurumlarımız arasında da bir şeffaflık var. Bu bilgileri AB ile de bizler zaten paylaşıyoruz. AB Sayıştayı’nın hiçbir şekilde bizi denetleme hakkı yoktur.” dedi.

İdlib’deki gelişmelere ilişkin de Çavuşoğlu, “İdlib ile ilgili hiçbir sorun yoktur. Rusya’nın da bir şikayeti yoktur. Biz burada İdlib Mutabakatını başarılı bir şekilde, istihbaratımızla uyguluyoruz. Yıl sonuna kadar yolları da açacağız.” ifadelerini kullandı.