Çarşı pazar

Abone Ol

Gün geçmiyor ki bir saat önce aldığımız ürünün etiket fiyatı katlanmış bir şekilde bize selam vermesin. Komik ama gerçek, yıllarca her mevsimin kendine özgü bir ürün rafı vardı. Bu ürünler, o zaman diliminde yenir, saklanırdı. İlerleyen modern çağla birlikte, her mevsim, tüm ürünleri bulabileceğimiz bir hâle geldi.

Bu da mevsimi dışında alabilme lüksü, ama fiyatıyla da alımı zorlayan koşulları gündeme getirdi. Son bir yıl içinde ise mevsim ürünlerini bile alamaz olduk. Küresel ısınmanın getirdiği hava koşulları, pandemi ile baş gösteren ekonomik kriz ve ne yazık ki fırsatçı tedarikçi-satıcılar buna mahal vermekte.

Yaz mevsimi demek; bolluğun, çeşitliliğin, alternatif ürünlerin çok olduğu ve buna istinaden uygun olduğu mevsim demekti eskiden. "Eskiden" diyorum çünkü bu yaz, farklı bir yaz olarak seyrediyor çarşı pazarda. Kışlık domatesin 25-30 TL'den olduğu, yaz günlerini karpuz peynirle geçiştirdiğimiz akşam yemeklerinin bile kilosu 15-20 TL'den sattıkları karpuzla lüks halini alması, zeytinyağlı fasulyeyi 50-80 TL ille hayal eder duruma getiren bir zam furyası almış başını gidiyor...

Peki bu gidişata alım gücü en alt sınıra inmiş vatandaş ne kadar daha sabredebilecek; meyveleri, sebzeleri yemek için yaz mevsimini bekleyen bizler, bazı fırsatçıların da yaşanan sıkıntılı durumu kendileri için haksız kazanca, bizim için de sancılı bir sürece çevirmeleri ne zaman dur noktası ile sonuçlanacak?

İnanın çok merak ediyorum.

Çıktığımız pazar alışverişlerinden eli boş dönmek, mevsimin ürünlerinin mevsiminde bile alınamayacak durumda olması tam bir hayal kırıklığı...

Geçim derdine düşmüş insanlar, mevsiminde alamadıkları ürünleri aynı kış aylarında baktığı gibi uzaktan seyretmekte.

Yapılacak ekonomik bazı iyileştirmeler, umuyorum ki bu durumun daha vahim duruma gitmesine engel olur. Yazdan yapılacak konserveler, buzluk için saklanan ürünler, kış için turşular her ev için hayal olmaz.

Biz Türk milleti olarak en zor zamanlarda bile tenceresini kaynatmış, komşusuyla paylaşmış bir milletiz. Lakin yaşanan krizler tek yönlü olmayınca baş etmesi herkes için daha da zorlaşmakta.

O zaman bu dönem, bize aslında olması gereken israftan kaçınma sünnetini de daha ciddi bir şekilde uygulamamızın gerekliliğini koşulluyor...

Atalarımızın "Sakla samanı gelir zamanı" atasözünde olduğu gibi bir dönemden geçiyoruz. Alımı kolay ürünleri saklayarak şimdiden gelen kışın daha zor krizle geçmesini engellemeliyiz.

Her şeyin ucuzladığı, alım gücümüzün ferahladığı güzel günlere…