Çakar meselesini çaktınız mı?

Abone Ol

Milletvekillerinin araçlarına çakar lamba takarak geçiş üstünlüğü almasını eleştirenlere karşı, savunanları da görünce bu meselenin izah edilmesi gerektiğine inandım.

Bu meseleye niye tepki verildiğini, neyin ipucu olduğunu, aşama aşama bu işin nereye gittiğini anlamayanlara; yani çakar meselesini çakmayanlara izah edelim.

Konu milletvekilleri üzerinden dönüyor ve hiç kimsenin dili savcılara, hâkimlere varmıyor ama bu meselede milletvekillerinin yalnız olmadığını da belirterek başlayalım. Savcılar, hâkimler ve milletvekilleri ben trafiğin ortasında sıkışmış 89C’nin (Başakşehir Metrokent-Taksim) içinde beklerken yanımdan lambalarını yakarak geçeceklermiş. Niye?.. Çünkü onlar ayrıcalıklı, çünkü onların önceliği var, çünkü onlar üstün öyle mi?.. Bakın işte tam olarak bu nokta insanları isyan ettiren nokta…

Kendini öncelikli, ayrıcalıklı, özel zanneden kim varsa hepsine otobüslerin içinde neler konuşulduğunu söyleyeyim. Biz otobüsün içinde beklerken çakarlı biri geçtiğinde ilk laf her zaman şöyle oluyor: “Hani bunlar yasaktı!” Bu laftan sonra mutlaka birisi, (çoğunlukla birden fazla kişi) “Ya ne yasağı” diye başlıyor ve sonu gelmez beddualar ve küfürler sıralanıyor. Ama o sövmeler öyle böyle değil. Çok ağır sövüyor insanlar. Çok büyük beddualar ediliyor. Ben her çakarlı lamba gördüğümde, otobüsün içinde hep duyuyorum bunları. Haberiniz olsun giderek de artıyor. Bu meselenin bir türlü anlaşılmayan birinci tarafı bu…

Zannediliyor ki bu, nikâhı üç gün, kan davası altı gün süren sosyal medya krizi… Zannediliyor ki üç gün sonra geçer; öyle değil efendim… Bu toplumsal anksiyete birikimine sebep oluyor. Toplumlar da insanlar gibi anksiyete biriktirirler. Birikir, birikir bir gece aniden kalp çarpıntısıyla uyanıp, ölüyorum zanneden panikatak hastası gibi toplum da kendini ölüyor zannedip olmadık şeyler yapar. Dalga dalga yayılan umutsuzluk hali işte bu anksiyetelerin üzerinden sıçrayarak yayılıyor. Dışarıdan bakan da bunu sudan sebeplere isyan edilen şımarıklık zanneder. Panikatak olduktan sonra el çırpmasından bile korkup ölüyorum zanneder insan. Bu hep böyle olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır. İnsanları aşağılamayın, trafikte bekleyenlere, “Siz bekleyin, biz öncelikliyiz, yakarız çakarları geçeriz” diye muamele etmeyin…

Hâkimler, savcılar, genel müdürler, milletvekilleri yani aslında kanun koyucu ve uygulayıcıların kendini kanunlardan muaf tutması konusunda halkın tecrübeleri vardır efendim. Ne yapacaklarını bilirler… Bu durum şimdi değil ama birkaç adım sonra giderek korkunçlaşan muaf tutulmalar getirecektir ve insanlık bu konuda çok tecrübeli olduğu için ileride olacaklardan dolayı şimdiden korkmaya başlar.

Milletvekilleri gece çalışmışlar, sabaha karşı saat üç civarında herkes uyurken onlar milletin iyiliği için kanun çıkarmışlar… Bu durum ertesi gün hepimizin teşekkür edip iltifat edeceğimiz bir şeyken bir damlayla zehirlenen bütün sürahi gibi, çakar lamba kararı her şeyi zehirledi. Olacak iş mi bu; ama oldu işte…

Dünya değişti, Türkiye değişti, insanlar değişti… Bu değişimleri yok sayamazsınız. Ben trafikte beklerken çakar lambayla yanımdan geçip gidenden rahatsız oluyorum, kendimi aptal yerine konulmuş hissediyorum, aşağılandığımı, aldatıldığımı düşünüyorum. Ne bileyim içinde kim var?.. Polis arabası değil, itfaiye değil, ambulans değil, sivil bir araba… Böyle şeyler halkın artık sabredebileceği, görmezden geleceği şeyler değil… İnsanların değiştiğini görüp ona göre güncellenmesi lazım devletin. Çakarlı arabalar geçip gitmez artık hayatımızdan, izleri kalır, etkileri kalır, dertleri kalır ve sonra bunların hepsinin alakalı alakasız bedelleri olur!..