Süper Lig’in ikinci yarısı başladı ve başlar başlamaz da ortalık çok fena karıştı. Fenerbahçe Kadıköy’de kendi taraftarları önünde ligin en zayıf halkalarından Adanaspor ile karşı karşıya geldi. Öncelikle Adanaspor’u başta kalecileri Itandje olmak üzere göstermiş oldukları mücadeleden dolayı kutlamak lazım. Evet bu oyunda makul bir şekilde her zaman zamana karşı oynamak var, yani avantaj yakalamış her takım bu taktiği yapar. Lakin Adanasporlu oyuncularda durum biraz daha farklı oldu, kendilerini yere bırakma yarışına girdiler, biri yerden kalkmadan diğeri yatıyor. Ha belki çoğunuz ne var bunda diyebilirsiniz ama futbolda bir tek dakikanın bile önemi vardır, yani bir dakikada skoru değişebilir bir oyundan söz ediyoruz. Sonra bu kadar abartılı zaman çalma taktiği profesyonellikle de bağdaşmıyor. Düşünün bir kere, bu yancı zihniyet maçın henüz başında, 16. dakikasında Fenerbahçe’nin hakkını gasp etmemiş olsa, Josef de Souza’ya yapılan harekette penaltıyı çalsa bu oyunun seyri değişmiş olur muydu? Olurdu, her fırsatta kendilerini yere bırakıp bir türlü kalkmayı bilmeyen o oyuncular kendilerini bu kadar yerlere bırakırlar mıydı? Tabii ki de hayır.
Birçok şehrimizde tamamı devletimizin desteği ile statlar yapılmakta. Bu kadar yatırımın karşılığı bu şekilde olmamalı. Futbolumuz adeta hanedanlık idaresiyle yönetiliyor. MHK ayrı bir dert. Deyim yerindeyse ligimiz ve futbolumuz dibe doğru gidiyor. Fenerbahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım maçtan hemen sonra birçok konuda basına açıklamalarda bulundu. Bunların içinde en dikkat çekenleri, “Bu ülkenin başbakanını, cumhurbaşkanını tenkit edebiliyorsun ancak federasyon ile ilgili konuşunca ceza alıyorsun. Ligimizde hakem terörü var. İşte göründüğü üzere futbol oyunu kendi içinde farklı farklı oyunlar barındırıyor. Bu işin sonu hayra alamet değil. Artık görünen köy de kılavuz istemiyor. Ne bu Federasyon ne de MHK güven veriyor. Ligimizde haftada dokuz maç oynanıyor, maçların yarısından fazlasına hakemler direkt skora etki eden karalar veriyorlar. Bu durumlar artık hakem hatasından çıkıp başka bir şekil alıyor. Bunlar sadece Süper Lig’de olan şeyler değil, alt liglerimizde de durumlar aynı” şeklindeydi.
Yukarıdan aşağıya, dikkat ettiyseniz futbolun esaslarını, olması gerekenleri yazmadım, yazamadım, çünkü yok, yazacak hiçbir şey yok. Ara transfer dönemi dahil herkes bir şekilde birilerinin üzerinden oynayıp duruyor. Bu takımın önündeki tek engel sistematik bir şekilde uygulanan hakem kararları falan değil sadece. En büyük gücünü taraftarlarından alan Fenerbahçe şu ya da bu sebeple tribüne gelmeyen taraftarlarınca da yalnız bırakılmıştır. Sizler o tribünlere gelmedikçe bu takımın hakkı daha çok yenecektir, birçok rakip cesaret bulacaktır. Çoğunuzun izlemiş olduğunu tahmin ettiğim bir filmi hatırladım şu an, “Çakallarla Dans”. İçinde futbol konusunu da barındıran bir film ve yanılmıyorsam bu filmin birden dörde kadar serisi de çekildi. Demem o ki, filmin ismi gibi Fenerbahçe, 3 Temmuz 2011’den beri FETÖ’den çekiyordu, buna ek olarak da son iki sezondur hakemlerden çekiyor. Oyunlar, oyuncular farklı farklı olsalar da bu pişkin, arsız zihniyet karşısında yine de yarışın içinde bulunmaya çalışılıyor. Bu arada haberiniz olsun beyler, sizde pişen Fenerbahçe’de taşmış durumda.
Allah’a emanet olun.