Onca kargaşa, karamsarlık ve umutsuzluk ortamında lafı lafla dolaştırmadan söyleyeyim: “Türkiye’nin önü hiç tahmin bile edemeyeceğiniz ölçüde açık!”
Çok bariz hatalar yapılmadığı müddetçe 5-10 yıla kadar şu anki konumunu ikiye katlayacak ve dünyada çok farklı bir konuma sahip olacak bir Türkiye’den bahsediyorum.
Neden böyle düşündüğümü ve neye benzettiğimi de şöyle izah etmeye çalışayım: İlk olarak 1948’de tasarlanan Wile E. Coyote (Çakal) ile Road Runner (yol kuşu)’nun çizgi hikâyelerini izlemeyenimiz hemen hemen yok gibidir.
Her bölümde, Coyote, avının peşine düşmek için ayrıntılı planlar ve absürt mekanizmalar kullanır. Ama sonuçta Road Runner, kendini süper zeka ve dahi olduğunu düşünen Çakal’ın kurtulmanın neredeyse imkansız oluğu görünüşte kusursuz olan tuzaklarından kurtulmayı başarır ve “Beep, Beep” sesiyle ve de kasırga hızıyla kendi yoluna devam eder.
1990’lı yıllarda rahmetli Necmettin Erbakan’ı Road Runner’a (yol kuşu) benzetirdim. Her seferinde görünen ve görünmeyen çakalların kurduğu tuzaklardan kurtulmayı başarırdı.
Günümüzde ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye tam bir yol kuşu (Road Runner); kendilerine kurulan ve kurtulmanın neredeyse imkânsız olduğu tuzaklardan birer birer kurtulup kendi yoluna son sürat devam ediyor.
Coyoye (Çakal)’lar (Başta FETÖ olmak üzere 100’den fazla terör örgütü, emperyalizm ve farklı çıkar odaklarının Türkiye’deki yerli işbirlikçileri, ABD, AB başta olmak üzere emperyalist emelleri olan pek çok güç) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve dolayısıyla Türkiye’ye yıllardan bu yana akla hayale gelmeyen tuzaklar kuruyor. Allah’ın inayeti başta olmak üzere türlü vesilelerle bu plan ve tuzaklar her seferinde yerle bir oluyor.
Bugüne kadar kurulan tuzakların en alçağı ve en kapsamlısı olan 15 Temmuz geçmişten bugüne dek olanların “Nirvana”sıydı ve başarısız oldu.
Aslında epey zamandır söylediğim (8 Ağustos 2015/Diriliş Postası) Türkiye Birleşik Devletleri veya Büyük Türkiye Devleti’nin (ya da adını her ne koyarsanız koyun) güçlü ayak seslerini herkesi ürküttü.
Yine geçtiğimiz yıl Diriliş Postası sütunlarından “Türkiye diz çökecek mi?” diye sormuştum. Fransa’da yaşanan olaylar, İngiltere’nin AB’den çıkışı vb. olayların aynı paraleldeki şeyler olduğunu ifade etmeye çalışmış, Batı’nın yükselişinin durması ve hatta çöküşünün hızla devam etmesine de dikkat çekmeye çalışmıştım. “Işık doğudan tekrar yükseliyor” ifadelerimle bugünleri ve gelecekte yaşanacaklara değinmeye çalışmıştım.
“Öldürmeyen darbe beni güçlendirir” misali Türkiye her engeli aşmayı başardı. 15 Temmuz’da ve 7 Ağustos’ta “Millet” tüm dünyaya kendisinin hesaba katılmadığı her planın yerle bir olacağını ilan etti.
Bu saatten sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye’nin önünde engel olabilecek bir şey kalmadı. Türkiye’yi hakir gören yok sayan herkes teker teker Türkiye’nin ayağına gelecek (Başta ABD ve AB) “Biz ettik, siz etmeyin” demek zorunda kalacak: Çünkü artık ipler Türkiye’nin elinde.
Yeter ki biz bariz hatalar yapmayalım. Güzellikler sizinle olsun…