Ve film bitti. Tanıdığım en havalı Müslüman fani aleme veda etti. En son kim için bu kadar üzüldüğümü hatırlamıyorum açıkçası. Sabah uyanıp Muhammed Ali hayata gözlerini yumdu diye okuduğumda geçtiğimiz yüzyılın son devrimcisi de gitti aramızdan dedim. Malcolm X, Aliya İzzetbegoviç, Necmettin Erbakan diye sıraladığım kahramanlarım listesinin en havalı ismiydi Muhammed Ali. Saatlerce boks maçlarının videolarını izlediğimiz sonucu belli olan maçlarda her knock out ile tekrar tekbirler getirerek ayağa kalktığımız bir isimdi. Kelebek gibi uçup arı gibi sokan adam.
Malcolm X’le fotoğrafını gördüğümüz, Aliya’yla ve Erbakan’la yan yana fotoğraflarını gördüğümüz bu adamın tüm zamanların en iyi boksörü olmak dışında Müslüman bir adam olmak üzerine çok önemli vurguları var. Vietnam Savaşı’na katılmaması ya da ekranlarda “Koruman var mı?” sorusuna verilen muhteşem cevabının ötesinde göçüp gittiği bu fani alemde belki de yüzyıllar boyunca İslam’ın adını yüceltecek bir duruşu var.
Şöhretler kaldırımını duymuşsunuzdur. Hollywood’da Kodak Theatre’ın olduğu caddede yaklaşık 2 bin 500 ünlü ismin kaldırımlarda ismi yazılıdır. Michael Jackson’ın iki yıldızı vardır mesela. Çoğu kez insanlar sevdiği bir ünlünün yıldızını bulmak için dolanıp durur bu kaldırımlarda. Kaldırımlara döşenmiş bir isminizin olması çok önemli bir şeydir. Bu yıldızlardan birinin ismi çok farklı bir yerde durur. Hepsi ayaklar altında olan isimlere inat aynı havalı tarzıyla Müslüman duruşuyla ben Peygamber’in (s.a.v.) ismini taşıyorum ve onu ayaklar altına aldırmam diyerek çektiği restten sonra ismi Kodak Theatre’ın duvarına asılan tek isim Muhammed Ali’dir. Bizim Ali’miz. Müslümanların Ali’si! Bu kaldırımda ismi olsun diye kırk takla atan şöhretler varken bir boksör, “zenci” ve Müslüman bir adam tüm organizatörlere postasını koyup kendi seçimiyle, tabi olduğu İslam’a ve Peygamber’ine (s.a.v.) halel getirmemek için en kral yumruğunu atıyor.
Hakkında yazılan kitaplar, çekilen filmler olan nadir Müslümanlardan biridir Muhammed Ali. Yaşamı elbette filmlerle anlatılmalıdır ama henüz onun kadar havalı bir film de yapılmadı. Öyle bir adam düşünün ki tüm ezilenlerin, attığı her yumrukla intikamını aldığını hissetmesini sağlamıştır. Ve milyonlar onu yumruk attığı için değil attığı her yumruğu hedefini tam bulduğu için sevmiştir. Vietnam Savaşı’na gitmediği için, siyahilere uygulanan ayrımcılıktan dolayı madalyasını nehre atabildiği için, pes etmediği için, Ernie Terrell’a yumruğu indirip maçın ortasında “What’s my name?” diye sorduğu için sevmiştir milyonlar onu.
Geçen haftalarda yeni yüzyılın pagan “tanrılarıyla” ilgili yazımda bahsetmiştim ama tekrar edeyim. Kapitalizmin çocuklarımıza dayattığı kahramanlara karşı koyun. Onlara Aliya’yı, Malcolm X’i, Muhammed Ali’yi anlatın. Hatta bakın ne büyük imkan ki Muhammed Ali’nin tüm videoları internette mevcut. Yolunuz düşerse şöhretler kaldırımında geri kalan tüm şöhretleri nakavt etmeyi başaran tek adamın yıldızıyla bir poz da verin. Bunları bilsin çocuklarımız. Kartondan kahramanlar yerine yasaklarla boğuşan ringde alamadıkları şampiyonluğu ayak oyunlarıyla elinden alınmasına rağmen pes etmeden tekrar şampiyon olan ve boksu şampiyon olarak bırakan tüm zamanların en iyisi olan bir kahramanla tanıştırın çocuklarınızı. Yüzyılın son devrimcisiyle!