Bugün Diyarbakır’dayız

Abone Ol

1984’te ilk terör eylemini gerçekleştiren PKK, değişen sosyoloji karşısında şaşkın.

Bu noktaya gelene dek çok şey yaşandı.

Cumhuriyet’in ret, inkâr ve asimilasyon politikaları doğuda bir tohum ekti.

Bu tohum devletin ayrımcı uygulamalarıyla filizlendi.

Batı desteğiyle faaliyet gösteren PKK ise bu ortamdan nemalandı.

Türkiye’de siyaset kurumu önce bu gerçekliği görmezden geldi. Zannetti ki meselenin üstünü örtünce her şey bitecek. Öyle olmadı. Sorun daha da büyüdü.

Oysa doğudan gelen sese, kulak vermek gerekirdi.

AK Parti işte bunu yaptı.

Önce meselenin adını koydu. Ardından insan hakları bağlamında ciddi adımlar attı. Ve Kürtler’e “kardeşim” diyerek bir mesaj verdi: “Artık sen ‘öteki’ değilsin.”

Bu mesaj açılımlarla desteklendi ve Çözüm Süreci’nde devam ettirildi.

Vatandaş, samimiyeti içselleştirdi.

Devletin yetkili ve etkili, birey ve birimlerinin vatandaşa bakışı değişince, vatandaşın da ‘devlet tahayyülü’ değişti.

Gelinen aşamada silahı toprağa gömmeyen ve sınır dışına çekilme sözünü tutmayan bir PKK var. Devlet ise gerekeni en iyi biçimde hayata geçiriyor. Terörle mücadele başarıyla sürdürülüyor.

VATANDAŞ ARTIK SESSİZ VE SUSKUN DEĞİL

Kimi zaman sessizliği ile mesaj veren halk, şimdi haykırıyor.

Vatandaşın eylem için seçtiği mekân dikkat çekici.

PKK’nın insan toplama merkezi işlevini gören HDP il binası, eylemin tarzını belirleyen ana unsur.

Anneler haykırıyor, anneler nefret kusuyor.

Sosyolojinin ne denli değiştiğini, annelerin mesajları özetlemekte.

Anneler ne diyor? Dinleyin: “Diyarbakır’da genç bırakmadınız” , “Elin çocuğunu Amerika’nın uşaklığına gönderen sen!..” , “Çocuğumu getirmezsen burayı yakarım” , “Senin çocuğun hangi özel okulda okuyor, eşin nerede tatil yapıyor.”

DİYARBAKIR ANNELERİ TOPLUMU TEST ETTİ

Anneler çok net konuşuyor. Annelerin feryatlarında griliğe yer yok. Anne yüreği yangın yeri. Peki bu kadınların eylemi, toplumda nasıl yansıma buldu?

Toplum çok duyarlı. Fakat siyaset kurumu, sanat camiası, akademi, sivil toplum ve sosyal medya ikiye bölünmüş durumda.

Bu çevrelerde ağırlıklı olarak annelerle birlikte acıya tepki veren ve PKK’yı lanetleyenleri görüyoruz.

Bir de sessizliğe bürünenleri, başını kuma gömenleri… Kendilerini suni gündemlerle meşgul etmeye çalışan sanatçı, medya mensubu, “kadın hakları savunucusu”, akademisyen her kim varsa, bu halk sizi affetmeyecek! Bilin ki süreçte kim susmuş kim haykırmış not ediliyor.

ANNELERİN DAVASINA OMUZ VERMEK İÇİN BURADAYIZ

Bir gazeteci olarak, bir anne olarak ve bayrağını seven bir vatandaş olarak bugün Diyarbakır’dayım. Maksadım; annelerle kucaklaşmak, onlarla birlikte hasbihal etmek ve mesajlarını topluma ulaştırmak.

Unutulmasın! Annelerimiz yalnız değil. Anadolu kadını çözümsüz değil.

İnşallah istifadeli bir ziyaret olacak. Gözlemlerimi ayrıca yazacağım.