Dünyada düşünce kuruluşu ve siyasal anlamda çıkar grupları olarak adlandırılan oluşumlar en çok ABD’de bulunmaktadır. Amaç devletin ve iktidarın kaynaklarından yararlanmak olduğu kadar devletin ilerlemesi için gereken çalışmalara da imza atmaktır.
ABD’nin yanında dünyanın diğer gelişmiş ülkelerinde bilim adamları aldıkları eğitimin zekâtı veya karşılığı anlamında devletine hizmet etmek için yarış halindedirler desek yanlış olmaz. Hiç bir bilim adamı devlet başkanının davetine olumlu cevap verdiği için kolay kolay muhalefet tarafından eleştirilmediği gibi devletin görev olarak kendine verilen sorumluluktan da özel bir sebebi olmadığı takdirde kaçtığı da görülmez.
Gelişmiş ülkelerin yanında ideolojik olarak kutuplaşmış ülkelerde ise bilim adamlarının durumu biraz daha zordur. Hangi parti iktidarda olursa olsun, iktidarın verdiği bir sorumluluğu devlete yapılan hizmet olarak görmektense iktidara yaranma ve menfaat elde etme gibi basit ve sığ bir yaklaşımla değerlendirildiği için genellikle bu ülkelerde bilim adamlarının yeri kendi ülkesi değil gelişmiş başka ülkelerdir. Çünkü devlete hizmet etmek her açıdan bu insanlar için linç edilme sebebidir.
Alev Alatlı’nın bilim kurulunda yer alması, İlber Ortaylı’nın da bakanlık danışmanı olmasından sonra aldıkları tepkiye baktığımızda; Saray uşakları vb. ithamların yanında sözde alacakları dolgun ücretli maaşların konuşulması hala tazeliğini koruyor. Entelektüellikte, bilimde belli bir birikimi elde etmiş ve belli bir yaşa gelmiş bu insanların eleştirilmesinin ne kadar işgüzar bir durum olduğunu görememek zor olmasa gerek! Nihayetinde bu insanların maddiyata ihtiyacı olmadığını bilmelerine rağmen muhalefetlik adına yapılan çirkin yorumların gerçekte ülkeye ne kadar zarar verdiğinin farkında bile değiller. Yani bu zihniyete göre hiç bir Türk bilim adamı devletine karşı bir hizmette bulunmamalı!
İşin en çelişkili yanı ise olaya bu gözle bakanların kendilerini entelektüel veya aydın olarak tanıtması! Ne acı!