OHAL ilan edilmiş halde Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giden Fransa’da 1 Mayıs’ı bahane eden Le Pen karşıtları kanlı olaylara sebep oldu. Molotof ve taşla polise saldıran göstericiler polisleri yaraladılar, cam çerçeve kırdılar. (Yazının tam burasında içimden “Beter olsunlar” dedim ama buraya yazıp yazmamaya karar veremedim.) BBC, Fransa’yı yakanları görmedi ama Taksim’e çıkacağız provokasyonuna çalışan profesyonel militanları manşetinden indirmedi.
Türkiye’deki 1 Mayıs kutlamalarında da olaylar çıksın istediler, devrimci şiddetle sokaklara -ateşler salmak- için çok uğraştılar ama beceremediler. Dünkü beceriksiz şiddet denemelerinden ilk çıkan sonuç; FETÖ’nün eskisi kadar güçlü olmadığıdır. Sadece geçen sene kadar güçlü olsalardı olaylar 10 katı daha büyük olabilirdi.
Yabancı servislere angaje olmuş ajan provokatörler de becermediler. Ankara’dan bir kaynağımın bildirdiğine göre MİT, bazı olay denemesi yapılan bölgelerde onlarca ajanı tespit emiş ancak derdest edilmelerini istememişler. Tam olarak kiminle konuşuyorlar, ne yapıyorlar diye hem dijital hem de fiziksel ayak izlerini teknik takibe alarak kontrol altında tutmuşlar. Eskiden yargı, emniyet, medya ve iş dünyasında ciddi gücü olan FETÖ’cülerin açtığı alanlarda at koşturan ajanlar şimdilerde sudan çıkmış balık gibi ne yapacaklarını bilmeden hata üstüne hata yapıyorlarmış.
Sendika denilen ağalık sisteminin yılda bir kere güç gösterisi için kullandığı işçilerin haklarını müdafaa etmeliyiz. Biz işçileri, küresel sermayenin barbarlığımdan koruduğumuz kadar sendika ağalarının vahşiliğinden de korumamız lazım.
Ne sermayeye ne sendikalara ne örgütlere ne de gizli servislere eğilen, onurlu işçilerin alın terleriyle Büyük Türkiye olacağız. Bu sefer de yakamadılar memleketi ama yarın yine deneyecekler. Kin ve nefret dolu sloganlarıyla gelip geleceğimizi kundaklayacaklar. Yenilen, rezil olan gidecek; yerine yeni kötüler gelecek. Organize olmuş “devrimci şiddet kötülüğüne” karşı; iyi olmayı ve birlik olmayı savunmaya devam edeceğiz…