“Cizre’de yeniden sokağa çıkma yasağı”, “Teröristlerin 80 kiloluk tuzağı yok edildi”, “Uludere’de polise bombalı saldırı: 2 şehit”, “Yıldırım operasyonu: 6 ölü”, “Hakkâri’de 2 terörist teslim oldu”, “TOMA’ya ateşe, polisten ateşle karşılık verildi”, “Ağrı Dağı’nda PKK temizliği”, “Hendekleri kapatan polise roket: 1 şehit”, “Terör örgütünün dağ kadrosu imha edildi…”
Yukarıdaki haber başlıklarını farklı gün ve zamanlarda, farklı gazetelerde yer alan haberlerden değil, sadece Diriliş Postası’nın dünkü sayısında 4. sayfasında yer alan haberlerden aldım. 90’lardan kalma bu haber başlıkları, son günlerde sıkça duyduğumuz “sıradan” haberler olmaya başladı. Çözüm Süreci’ni kendisi için bir fırsat olarak gören ve yeniden yapılanma için kullanan terör örgütü, dağlardaki savaşı ilçe merkezlerine taşımış durumda. Halkın gözünü korkutup sindirmesiyle ya da gönüllü olarak kendi yanına çekmesiyle ilçe merkezlerinde rahat hareket eden terör örgütü, Suriye benzeri bir yapılanmanın içerisine girmiş durumda. Cizre’de müşahede ettiğimiz üzere böyle bir girişimin ne terör örgütüne ne de bölge halkına en ufak bir katkısı olmamakta. Aksine terör örgütünün şehir merkezlerini mesken tutması, sokağa çıkma yasağı gibi tedbirlerden dolayı halkın hayatını daha da çekilmez bir hale sokmakta. Devlet, dağdan elinde silahıyla şehre inen teröristleri tek tek etkisiz hale getirmekten, yollara döşenen mayınları temizlemekten, sokaklara kazılan hendekleri kapatmaktan, evlere depolanan mühimmatları imha etmekten beri durmayacağına göre,televizyon programlarına telefonla bağlanıp “bitiyoruz” diye ağlayan terör örgütü üyelerinin sayıları daha da artacak, bu psikoloji terör örgütü üyelerine sirayet ettikçe de terör örgütünde başgösteren çözülme daha da hızlanacak…
Bunlar olması gerekenler ya da olmasını can-ı gönülden istediğimiz temenniler. Ancak bunların olması için dua edip beklerken, ülkemiz çok şey kaybedecek. Teröristlerin öldürülerek bitirilemeyeceğini son 35 yıllık tecrübeden öğrenmiş olmalıyız. Tunceli’de karakol basmaya gelen iki teröristin öldürüldüğü saldırının videosunda çevreden duyulan sesler de, terörün bitirilmesi için bölge halkının öncelikle ve ivedilikle buna ikna edilmesi gerektiğini tüm çıplaklığıyla bize göstermiş olmalı. Demek ki sadece güvenlik tedbirleri ve güvenliği önceleyen hamlelerle bu iş düzlüğe çıkmayacak. Devlet, tüm askeri gücünü sahaya sürse de terörün bitme olasılığı yok denecek kadar az. Peki, ne yapılmalı?
Bence terörü bitirecek olan tek güç; bölge halkıdır yani Kürtlerdir… Bu zamana kadar PKK’ya destek verenler de PKK’ya hiç destek vermemiş olanlar da seslerini daha gür çıkarmalı ve “Edibese”, “Artık yeter” demeli. Bunu, kapalı kapılar ardında, klimalı otel salonlarında, dar katılımlı toplantılarda değil, sokaklarda, alanlarda, herkesin gözü önünde, teröristlerin, terör örgütünün ağababalarının gözünün içine baka baka, bıkmadan usanmadan söylemeliler. Korkmanın, çekinmenin, üşenmenin zamanı değil, bu kirli savaşa en gür sedayla dur demenin zamanıdır şimdi…