Aynı ülkede yaşıyor olmamıza rağmen birileri ile maalesef aynı dili konuşmuyoruz. Burada kastettiğim alfabe meselesi değil.
Aynı alfabeyi kullanmamıza rağmen beslendiğimiz kültür, dünya görüşü vs. sebepleriyle aynı alfabe harfleriyle farklı konuşmayı kastediyorum.
Bu yazımda son günlerde hemen herkesi gündemini işgal eden “Suriyeliler’e vatandaşlık” meselesini ele alacaktım. Bu mesele ile alakalı o kadar farklı görüş ve kafa karıştıran yön vardı ki kendi açımdan kaklımızda oluşan bir kısım önyargıları da ele alacaktım.
Ama Fransa’da bu kez çok farklı bir yöntem ile terör saldırısı gerçekleşti. İlk kez denenen bu terör konsepti hemen herkesi şaşkına çevirdi.
Fransa’nın Antalya’sı sayılan Nice kentindeki kamyonlu terör saldırısını ilk duyar duymaz içim yine daraldı. İhalenin Müslümanlar’a çıkarılacak olması, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Müslümanların hedef tahtasına oturtulacak olması canımı sıktı.
Fransa’nın Milli Günü olan 14 Temmuz kutlamalarında gerçekleşen saldırının ilk bilançosu 20 ölü olarak açıklanmış ve bu sayı her geçen dakika artıyordu.
En son olarak aralarında çocukların da bulunduğu farklı milletlerden 84 kişinin öldüğü, 100’ü aşkın kişinin de yaralandığı açıklandı. Bilanço ne kadar değişir bilemem ama son 1,5 yılda 3 terör saldırısının Fransa’da gerçekleşmesi bende farklı çağrışımlar oluşturdu.
Suriye ve Irak’ta IŞİD ile bilfiil aktif mücadele eden ülke varken IŞİD eylemlerini Türkiye ve Fransa’ya karşı yapıyor sadece.
Rusya, İran, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’ne yönelik herhangi bir IŞİD eylemi hatırlamıyorum. Siz hatırlıyor musunuz? Ayrıca İsrail’e karşı da IŞİD’in en ufak bir tepkisi ve eylemi de bugüne dek olmadı.
İşin kafa karıştıran ve ilginç olan bir diğer yanı IŞİD Türkiye’de gerçekleştirilen hiçbir saldırıyı resmi olarak üstlenmedi.
Türkiye ve Fransa’nın ortak sayılabilecek diğer iki yanı İsrail’e karşı Filistin’in resmen tanınması politikası ve Esed’siz bir Suriye politikası.
Her zaman söylemeye çalıştığım gibi IŞİD emperyalizmin büyük katkıları ile doğup serpilmiş, PKK ile birlikte dünyanın en vahşi ve en kullanışlı terör örgütü. Üstelik dünyada tek bir IŞİD yok. Pek çok farklı istihbarat örgütünün etkin olduğu farklı IŞİD’ler var.
Türkiye’ye ve Fransa’ya karşı girişilen bu terör eylemlerin altından hangi İŞID’in çıkacağını bekleyip göreceğiz. (Suruç’taki Alman IŞİD’in marifetiydi mesela)
Yani sizin anlayacağınız kukla aynı olabilir ama kuklacılar farklı.
Terör ve İslam’ın yan yana anılmayacağını artık söylemeye bile gerek yok. Bu terör eylemlerinin altında samimi ve gerçek Müslümanlar’ın olmadığını Batılı emperyalist ülkeler de biliyor. Kendi aralarında rol yapan ve birileri marifetiyle bir diğerine had bildirmeye çalışılan bir dünya.
Tek söyleyebileceğim bu devranın böyle devam etmeyeceği, er veya geç kuklacıların da belasını bulacağıdır.
Rabbim İslam düşmanlarının tuzaklarını ve oyunlarını tersine döndürsün ve başlarına geçirsin…