Brad Pitt ölmedi, Netflix kıtalar dolaşıyor

Abone Ol

Brad Pitt 54 yaşında. Bundan bize ne? 

Doğum yılı 1963. Neden ilgilenelim?

Muhteremin rol aldığı bir film görünce alakanız cezbolmuyor mu? Çekinmenize gerek yok, gayet insani bir durum. Sonuçta  Fight Club’ın üzerinden bile 18 sene geçmiş. Reşit olmuş yerle yeksan olan kulelerin sahnesi…

Hollywood dediğin birkaç stüdyo, birkaç star; bize neyi gerek, neyi?

Sinema dediğimiz şey Hollywood’un kanatlarında yükseliyor olabilir. Vakıa, evet. Bu yükselişte “star sistemi” hayati bir yer tutuyor. Özellikle 1930’lardan itibaren yerleşen bu uygulamaya göre; sevilen ve bilinen, başarılı (ya da daha doğru ifadesiyle medya ekiyle ikonlaştırılabişmiş) oyuncular salonları doldurtmaya başladı. İzleyici, sevdiği ve bildiği yıldızların filmlerini tercih eder hale geldi.

Theda Bara, Clark Gable, Greta Garbo, Cüneyt Arkın, Ayhan Işık, Belgin Doruk, Kenan İmirzalioğlu, Kıvanç Tatlıtuğ, Hülya Avşar, Burak Özçivit ve daha niceleri…

Yakın zamandaki yıldızların büyük oranda televizyon kaynaklı olması ayrı bi’ bahis tabi…

Hollywood ve dünyadaki akranlarının (ülkemizde Yeşilçam) temsil ettiği merkez sinemayı ayakta tutan unsurların başında geliyor yıldız sistemi.

İşte bu sistemin son 30 yılına damga vuran isimlerden biri Brad Pitt. Son olarak Savaş Makinesi “War Machine) filmiyle arz-ı endam etti. Filmin en önemli özelliği Netflix ürünü olması.

Sözkonusu platformun son ürünü de Savaş Makinesi…

Brad Pitt’in olgunluk dönemi için müstesna bir yere konacak oyunculuğuyla film, hayli dikkat çekti. Ve elbette sinema perdesine çıkmadan izleyiciye ulaşma imkanıyla da ayrı bir yerde duruyor.

Bizim ihtiyar delikanlı, filmde bir ihtiyarı canlandırıyor. Afganistan’da görev yapan tecrübeli general Glen McMahon’un gerçek hikayesinden sinemaya uyarlanan film dingin ve oyunculuğa dayanan tavrıyla dikkat çekiyor.

Neredeyse tamamen Brad Pitt üzerine kurulu bir filmden bahsediyoruz. Oyunculuk performanslarının merkezinde de bizim oğlan var. Haliyle, filmi Pitt üzerinden ele alıyoruz.

ABD’nin demokrasi ihracı için gittiği Afganistan’daki barışçıl (!) çalışmalarının sonuç almamasının filmi olarak Savaş Makinesi, Brad Pitt’in olgunluk dönemine kapı aralıyor. Fazlasıyla kinayeli hikaye kurgusu sebebiyle zaman zaman karikatürize bir hale kayan oyunculuğuyla Pitt, meselenin üstesinden geliyor. Brad Pitt’in mimikleri ve bunun doğurduğu atmosfer üzerine kurulu onlarca sahne, filmi sakin kılmakla beraber riskli bir alana da taşıyor. Tek kişi (star sistemi) filmlerinden çok daha az diğer karakterlerin desteği var. Zirvede tek başına bir oyunculuk söz konusu.

Neyse ki Brad oğlan işin hakkını veriyor. Yoksa, vasatın altına düşmemesine rağmen olağanüstü bir filmden bahsedemeyecektik.

Meselenin esas boyutu beyaz perdeye çıkmadan, dağıtım sistemine mahkum kalmadan bir filmin izleyiciye sunulması…

Sinema salonuna girmeyen eserin sinema eseri olup olmayacağı tartışmasını başka zamana bırakalım. Dağıtım tekelinin kırılması ve zamanın ruhuna münasip yeni araçların ve alanların kullanılması mühim. Türkiye’de de şu günlerde çevrimiçi video içerikleri sunan yeni platformlar oluşturuldu ve diziler çekilmeye başlandı. Bunun devam etmesi arzumuz. Zaten zamanın getireceğimde bu…

Allah, zamandan haberdar, mekandan bîdar eylesin…