Hepimiz şahidiz ki, ümmet coğrafyasının en ücra köşesine kadar gittiniz, nüfuz ettiniz, veren el oldunuz.
Dua edenleriniz kadar bu imparatorluk bakiyesi ülkenin yeniden ayağa kalkmasına gönülleri razı olmayan, beddua eden, çelme takanlar da oldu.
Ama değil mi ki siz, itikadınızın emrettiği çizgide yürüdünüz ve bugün, haritada yerini göstermekte zorlanacağımız İslam beldelerinden size gönülden yükselen onca dua var.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Size bu satırları bombalar altında yok edilen kardeş ve komşu ülke Suriye’den yazıyorum.
İftar vaktinin başlangıcından ta sahura kadar uçakların hiç durmadan bombaladığı yerden yani.
En ağır füzelerle dövülen mazlum, derbeder Halep’ten…
Öz be öz kardeşlerimizin olduğu topraklardan…
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki insan hayatından daha önemli bir şey yoktur.
Buralarda havadan ölüm yağıyor, yerden ölüm kusuyor, sağdan soldan her yandan bela hücum ediyor.
Zulüm kol geziyor.
Çocukların çığlıkları arşı inletiyor.
Kadınların feryadı, yaşlı ve çaresiz insanların yakarışları yürekleri paramparça ediyor.
Sayın Cumhurbaşkanım, bu satırları demagoji ya da duygusallık yaparak yazmıyorum.
Şu anda İslam medeniyetini temsil eden şehirlerden biri olan Halep tam anlamıyla yok ediliyor.
Sadece insanlık değil, bu coğrafyanın geçmişi, hafızası, mirası da yok ediliyor.
Bu gidişata dur demenizi istiyorum.
Batılılar tıpkı daha önce Irak’ı yıktıkları gibi şimdi de Halep’i Esed’in eliyle yıkıyorlar.
Ve ben ellerinden gelse bundan sonraki hedeflerinin İstanbul olduğunu çok iyi biliyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım, burada kaç gündür bu bombalar altında konuştuğumuz herkes neyi soruyor biliyor musunuz?
Mazlumların tek sığınağı Türkiye’yi ve sizi soruyor.
Bu çağrımı ister bir insan olarak, ister bir Müslüman, bir gazeteci, aktivist ya da bir yardım gönüllüsü olarak kabul edin.
Yaklaşık dört yıldır bu savaşa yakinen şahitlik eden biri olarak sizden ricadan bulunuyorum.
Tıpkı Türkiye’de 30 yıldır Doğu ve Güneydoğu’da akan kanı tüm şer güçlere rağmen durdurduğunuz gibi bu kanı da durdurun.
Suriye topraklarını büyük bir mezarlığa çeviren bu cani ve katil Esed’i durduracak bir yöntem bulun.
Bu elbette çok kolay değil ama bunu yapacak gücünüz, kalbiniz ve kabiliyetiniz var.
Medeniyet ve insan haklarından bahseden bir dünyada, bu kadar mazlumun kanı bir diktatörün koltuk sevdası uğruna dökülemez diye düşünüyorum.
Ve hala yeryüzünde Türk, Kürt, Arap, Acem, Laz, Çerkez olmak üzere vicdanlı insanların bulunduğuna, bunların bu halkların ölümüne bu kadar sessiz kalamayacaklarına…
Tüm bu milletlere bir çağrıda bulunmanızı istirham ediyorum.
Suriye’de yaşanan bu durumdan bu coğrafyada yaşayan herkes kaybediyor ve herkes ölüyor.
Bu kanı durduracak ne ABD ne AB, bu kanı durduracak olan sizsiniz.
Ve hepimiz çok iyi anladık ki Batı ölümlerimize hep seyirci kalıyor.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Gerek dünyaya bakış açınız gerekse taşıdığınız insani ve İslami vicdanınız bu savaşı durdurabilecek güçtedir.
Tıpkı ülkemizde barış sürecinde bir araya getirdiğiniz akil adamlar grubu gibi bir heyet kurabilirsiniz.
Hatta İran’ın ilim ve vicdan sahibi insanlarını da devreye koyabilirsiniz.
Bunun için sadece Türkiye’den değil birçok İslam ülkelerinden alim, aydın ve düşünürleri de bir araya getirebilirsiniz.
Yeter ki mazlum Suriye halkının akan kanı artık dursun.
“Nasıl ve ne şekilde çıkacağız bu badireden?” diye sual ederseniz size verecek doyurucu bir yanıtım, diplomatik bir programım yok.
Ben sadece bir çığlığı ulaştırıyorum merhamet dolu kalbinize.
Elimden bu kadarı geliyor.
Hem biliyorsunuz ki önümüz bayramdır.