İyi Parti’de Ümit Özdağ‘ın Akşener ile kavgası büyüdükçe “Millet İttifakı”nın nasıl şekillendiği, uluslararası bağlantıları ve üzerinde ittifak yaptıkları “belge” de ortaya döküldü. Özdağ, partide istenmeyen adam ilan edilmeseydi kamuoyu bu durumdan haberdar olabilecek miydi, bilmiyoruz. Bu yüzden ırkçı görüşleriyle temayüz etmiş birisinin, koltuğu tehlikeye girdikten sonra yapmış olduğu itirafların kendisini temize çıkarma konusunda bir katkısının olması pek mümkün değil.
Özdağ, CHP, İyi Parti, Saadet ve HDP yöneticileri tarafından 2018’de hazırlanan Bölünme Anayasası‘ndan kendisinin 1 yıl önce haberdar olduğunu söylerken, neden bu zaman süresince sustuğuna da açıklık getirmelidir.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması halinde kamuoyuna ilan edileceği ifade edilen bu anayasa taslağının varlığını her ne kadar Akşener inkar etse de, Kılıçdaroğlu 2018 Haziran’ında Sözcü Gazetesi‘ne verdiği demeçte “İbrahim Kaboğlu’nun başkanlığında yürütülen çalışmanın tamamlandığını ve Millet İttifakı olarak mutabakata vardıklarını” duyurmuştu. Yani bugün inkar etmenin artık bir anlamı yok.
BÖLÜNME ANAYASASI
Ak Parti ve MHP’ye karşı dört parti tarafından oluşturulan ittifakın üzerinde uzlaştıkları anayasa metni, “Türk milleti” ve “vatan” kavramlarının anlam ve etkilerinin kaldırılması şeklinde kurgulanmış.
Türkiye’nin federatif bir ruhla 25 parçaya bölünmesi, eğitimin Türkçe yerine çift dilli yapılması, din derslerinin kaldırılarak yerine kültür dersinin konulması, Türkiye’ye vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür ifadesinin kaldırılması, Türk Devleti yerine Türkiye ifadesinin konulması, Atatürk milliyetçiliği ifadesinin kaldırılması, eşcinselliğin anayasal güvence altına alınması, ateistlik ve agnostiklik gibi akımlara anayasada atıf yapılması gibi pek çok detaya yer verilen mutabakat metni 7 Mayıs 2018’de tamamlanmış.
Aslına bakılırsa bu mutabakat metni, Çözüm Süreci‘nde Türkiye’yi getirmeye çalıştıkları noktayı işaret ediyor. Bir kez daha anlıyoruz ki, eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan bu tehlikeyi görüp süreci bitirmemiş olsaydı, Millet İttifakı gibi bir oluşum ortaya çıkmayacaktı. Cumhur İttifakı Türkiye’ye dayatılan bu reçeteyi yırtıp attığı için, uluslararası güçler ülkenin muhalefetini ortak bir paydada buluşturmakla kendilerini vazifelendirdiler. ABD’nin yeni Başkanı Joe Biden bunu açıkça söylemekten çekinmedi üstelik.
NASIL BİR ORTAK PAYDA?
Türkiye’yi bölüp, etkisizleştirmek isteyen güçler muhalefeti şekillendirirken “Kemalist, Türkçü, İslamcı ve Kürtçü” kimlikleriyle öne çıkan dört unsurun iktidara karşı ortak paydada birleştiği görüntüsünü özellikle verdiler. Böylece kurgulanan ittifak toplumun ekseriyetini yansıtacaktı. Oysaki mutabakat metni üç partinin kendi iddialarından HDP ve patronları lehine vazgeçtiğini gösterdi.
Bu metni hazırlayan komisyonun başındaki İbrahim Kaboğlu, 2004’te hazırladığı Azınlık Raporu ile tepki çekmiş bir isim. Sevr’in korkulacak bir şey olmadığını söyleyerek, Türkiye’de gayrimüslimlere baskı yapıldığını iddia eden Kaboğlu, PKK’ya destek bildirisini imzaladığı için üniversiteden KHK ile 2017’de atılmış ve terör propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılanmıştı. Sonra ne mi oldu? 2018 seçimlerinde CHP’den milletvekili..
Bugün Ümit Özdağ, “Türk Milliyetçisi olarak HDP ile ortak bir zeminde buluşmaktan utanç duyduğunu” söylüyor. Utanılması gereken, bunca ifşaata rağmen Vaşington’da Brüksel’de pişirilip, gizli kapaklı görüşmelerle kurulan ittifakın hala içinde yer alıyor olmak.