Boğazlanmayı mı beklesinler?

Abone Ol

İşgal güçlerinin geçenlerde Cenin Kampı’nda gerçekleştirdiği katliama Filistinlilerin misillemesi gecikmedi ve Kudüs’ün et-Tur beldesi sakinlerinden Hayri Alkam, Neve Yakov adlı yasadışı Yahudi yerleşkesinde işgalcilerden 7 kişiyi öldürdü ve 12 kişiyi de yaraladı.

Eylem aynı caddede bulunan bir sinagogun yakınlarında gerçekleştiği için olayla ilgili haber işgalciler tarafından sanki “sinagoga baskın yapılmış” ve “ibadethane hedef alınmış” gibi dünyaya servis edildi.

Neve Yakov Yerleşkesi’nin Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla işgal altında kabul edilen Doğu Kudüs’te bulunduğunu, uluslararası hukukun işgale karşı silahlı direnişi meşru hak kabul ettiğini ve çoğu silahlı Yahudi yerleşimcilerin sivil sayılıp sayılmayacaklarının tartışmalı olduğunu da hatırlatalım.

İşgal güçlerinin olay yerinde şehit ettiği gencin adını aldığı dedesi Hayri Alkam, 1998’de fanatik bir Yahudi yerleşimci tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü.

Filistinli genç bir anlamda hem dedesinin hem de Cenin’deki katliamın intikamını almış oldu.

Kudüs eylemi Batı Şeria’da, Gazze Şeridi’nde, Filistinliler ve Filistin davasına gönül verenler arasında sevinçle karşılandı.

Cenin katliamıyla yanan yüreklere adeta su serpildi.

Öte yandan, Amerika başta olmak üzere birçok ülke eylemi kınadı.

Filistinliler ve Filistin davası, Kudüs ve Mescid-i Aksa ne yazık ki sahipsiz.

Netanyahu başkanlığındaki koalisyona Filistinlilerin hepsini öldürmek ya da topraklarından sürmek, Mescid-i Aksa’yı yıkıp enkazı üzerinde Süleyman Tapınağı’nı inşa etmek isteyen aşırı sağcılar hâkim.

İslam ülkeleri İsrail’in ihlalleri ve işgal güçlerinin cinayetleri karşısında -Cenin katliamından sonra yaptıkları gibi- kınama bildirileri yayınlamaktan başka bir şey yapmıyor/yapamıyor.

Allah korusun, İsrail bugün bir bahaneyle Mescid-i Aksa’yı yıksa İslam ülkelerinin şiddetle kınamaktan ve ABD vetosu sebebiyle İsrail hakkında adım atmaktan aciz uluslararası topluma çağrıda bulunmaktan başka bir şey yapacaklarına inanıyor musunuz?

Ne yazık ki her ülkenin Filistin’den, Kudüs’ten ve Mescid-i Aksa’dan önce kendi hesapları ve milli çıkarları var.

Tabii bir de Filistin Yönetimi’nin ihaneti söz konusu.

Dolayısıyla işgal karşıtı Filistinliler sahip oldukları kıt imkânlarla canlarını ortaya koyarak kendilerini ve topraklarını savunmaya çalışıyorlar.

Ne yapsalardı yani, fanatik Yahudi çeteleri tarafından birer ikişer boğazlanmayı mı bekleselerdi?

Mescid-i Aksa’yı savunmak ve Yahudi yerleşimcilere daha çok silah dağıtılması çağrısında bulunan Itamar Ben-Gvir’in teröründen korunmak için ne yapmalılar?

Devabişe ailesini, evini ateşe vererek yok eden ve Muhammed Ebu Hudayr adlı Kudüslü çocuğu kaçırıp işkence ettikten sonra diri diri yakarak şehit eden Yahudi yerleşimci sürülerine nasıl karşı koymalılar?

İşgalcilere mi yalvarıp yakarsınlar?

Filistin dışına mı kaçsınlar?

Ölümüne direnişten başka bir öneriniz var mı?

Filistinli kardeşlerimize madem elimizle yardım edemiyoruz, dilimizle dua edip haklı davalarını savunabiliriz.

Onu da yapamıyorsak hiç olmazsa en zayıf imanın gereğini yerine getirmeli ve acizliğimizden utanarak susmalı, işgalcilerin cinayetlerine kalbimizle buğz etmeliyiz.

Bu kadarını da yapamıyorsak vay halimize!