Rivayet odur ki Yavuz Sultan Selim, pazarda gezerken bir tezgâh dikkatini çeker. Sattığı tüm keklikleri bir kafese koyan satıcı, bir kekliği ise tek başına ayrı bir kafese koymuştur.
Tezgâhın başına giden Yavuz, satıcıya kekliklerin fiyatını sorar…
Satıcı, “Padişahım toplu olarak kafeste olanların tanesi bir altın. Tek başına kafeste olan ise 100 altın” der. Buna şaşıran Yavuz, “Bunlar neden bir altın, diğeri neden 100 altın? Bunun sebebi nedir” diye sorar.
Satıcı, “Hünkârım 100 altın olan keklik, güzel ötüşüyle diğer keklikleri kendine çeker. Ve avcıların onları yakalamasını sağlar. Bundan dolayı kıymetlidir” der.
Yavuz, 100 altını çıkarıp adama verir ve kekliğin kafasını tuttuğu gibi koparır!..
Etrafındakiler sormadan Yavuz, bekledikleri cevabı verir; “Kendi ırkına ihanet edenin sonu budur!”
TEMEL, MERAL, ALİ, ALİHAN, AHMET VE MAHALLEMİZİN KEKLİKLERİ
Günümüz siyaset dünyası için çok anlamlı bir hikâye. “Irkına ihanet eden keklik” mevzusunu ben “davasına ihanet eden siyasetçi” olarak değiştirdim.
AK Parti, siyaset sahnesine adım attığında, Türkiye’nin içinde bulunduğu acziyet ve çöküşü anlatmaya kelimeler yetmez. AK Parti, her şeyiyle “batmış” ve “bitmiş” bir ülke devraldı…
Cebren ve işbirlikçiler eliyle aziz vatanın tüm köşe başları tutulmuş, tüm kaleleri, tersaneleri, askeri üsleri bilfiil işgal edilmişti. Bütün orduları düşmana hizmet ediyor, vatanımızı bölmek isteyen terör örgütlerine göz yumuluyordu…
İktidarda bulunanlar gaflet, dalalet ve hatta ihanet içindeyken AK Parti kuruluşundan altı ay sonra halkın büyük desteğiyle yönetimi devraldı. 90 yılda yapılmayanların çok daha fazlası 18 yıllık iktidara sığdırıldı.
Bu süreçte AK Parti içine yerleştirilen işbirlikçiler, altın tepside oturtuldukları önemli koltuklar başkasına verilince soluğu karşı mahallede aldılar!
İSLAM, EZAN, CAMİ, BAŞÖRTÜSÜ DÜŞMANLARI İÇİN ÖTÜYORLAR
Bizim mahallede ün yapan, AK Parti ile hayal edemeyecekleri makamlara getirilen “FETÖ prensi”, “İngiliz damat” ve “Kraliçe’nin valisi” paraşütle geldikleri koltukları altlarından alınınca CHP ve müttefiklerinin yanında soluğu aldılar. Şimdi onlar için ötüyorlar…
Dünya “saadetlerini”, kalplerindeki hastalığın “devasını” ve nefislerinin “geleceğini” milli ve manevi değerlerimize düşman, yıllarca Müslümanlara zulmetmiş müstevlilerin ittifakında aramak tam bir zillettir!
“Güzel ötüşleriyle” ve “mahallemizin diliyle” Müslümanları kandırıp, İslam düşmanlarına oy vermeye çağırmak tam bir zavallılıktır…
Irkına ihanet edip, onları avcıların tuzağına davet eden keklik gibi İslam, Kur’an, ezan, Ayasofya Camii, al bayrak düşmanı oldukları bilinenleri iktidara taşımak, CHP ve kirli ittifakına oy vermek için bizim mahallenin kuşlarını kandırmaya çalışmak aklı başında bir Müslümanın yapacağı iş değildir.
CHP ve peşinden giden partilerin Erdoğan ismiyle değil; Erdoğan’ın inancı, hayat tarzı ve düşünce dünyasıyla sorunu var.
Peki bizim mahallenin “güzel sesli keklikleri” sizin Erdoğan’la sorununuz nedir?
Hele siz onu söyleyin millete!..