Ortada bir oyun, bir kolpa, bir dümen olduğuna şüphe yok. Küresel sömürü çetesi, kaldığı yerden devam ediyor.
Türkiye, küresel sömürü çetesi ve kuklası Irak merkezi hükümetine rağmen IKBY’yi destekledi, tecrit olmasının önüne geçti. Kriz yaşadığı dönemde Türkiye el uzatıp yardım etti. Bütün bölgesel ve küresel aktörleri karşısına alıp IKBY petrolünü Türkiye üzerinden dünya piyasasına sundu.
IKBY’nin, Türkiye ile olan samimi ve yakın münasebetlerinin kendileri açısından hayırlı bir neticeye doğru gitmediğini gören küresel sömürü çetesinin, Barzani’yi yönlendirerek bu yola sevk etmiş olma olasılığı yüksektir. Bu plan neticesinde Barzani’nin arkasında durmadıkları, yalnız bıraktıkları görüldü. Böylece hem Barzani’ye “bize biat et, emrimizin dışına çıkma” amaçlı bir “sopa atma” işini gerçekleştirmiş, hem Türkiye’ye ile Barzani’yi ayrı cephelere sürüklemek hem de Şii – Sünni çatışması için sağlam zemin hazırladıkları ayan beyan ortada.
Bölgemizdeki son denklemi, idari ve demografik sirkülasyonu vs. “Türkiye, İran, Irak ittifakı” diye okuma saflığı içerisinde olanlar var. Demokrasi(!) getirdikten sonra Irak’ı, İran’a teslim eden ABD değil mi? Bölgede gerçekleşen politikaların ekseriyetinin İran’a yaradığı, Acem emperyalizminin yeşertilmesine su taşıdığı Mars’tan görünüyor! Hala hangi ittifak, hangi güç birliğinden bahsediyorsunuz? ABD, ne zaman İran’a baskı yapıyor gibi hareket etse ve ne zaman bu bölgede bir tasarrufta bulunsa İran’ın önü açılıyor, Acem emperyalizmi bir ileri merhaleye geçiyor.
Barzani, İran destekli Celal Talabani ve küresel sömürü çetesine güvenerek yola çıkılamayacağını bilmeliydi. Belki bildi ancak baskılara direnemedi. Evet, Barzani yaptığı referandum ile bölgeyi öngörülemez bir keşmekeşin içine soktu. Barzani büyük bir hata yaptı ancak Türkiye de hata yaptı maalesef. Barzani’nin yaptığı hatayı tolere etmeyi (zor olsa da) düşünmedi, kolaya kaçtı. Dün, Kerkük’ün ilhakı bir nebze mümkün iken artık çok daha zor. Barzani, küresel sömürü çetesinin oyunlarına, ihtiraslarına, seçim telaşına veya kendi sosyolojisinin bağımsızlık baskısına yenildi, Türkiye ise Barzanifobiye mensup kavmiyetçi sosyolojisinin baskısına… Türkiye, devrim yapabilirdi ancak (Barzani ile bir plan içinde olma olasılığı yoksa ki Kerkük’ün, İran’ca gasp edilmesini de göz önünde bulundurduğumuzda bu ihtimal gittikçe zayıflıyor) Kerkük’te tuzağa düştüğü kanaatindeyim. Küresel sömürü çetesiyle (gayrı resmi) dostu İran, bildiğimiz Acem oyunlarını tekrar sahneledi ve Türkiye’yi uyuttu, Kerkük’e çöktü.
IKBY hadisesinde hatalar olmuş olsa da hâlâ umut var, küresel sömürü çetesinin planlarını bozmak için geç değil. IKBY’li Kürtler, (küresel sömürü çetesinin yüzyıl önce aralarına suni bir sınır çizdiği) Türkiye’de yaşayan Kürtler’in akrabalarıdır. Her şeye rağmen bilmeliyiz ki Türklerle Kürtlerin geleceği, bin yıllık kaderdaşlıklarındadır. Türk-Kürt ittifakıdır bu coğrafyanın ateşine su. Kürtler, Batı’nın insafından medet umup vicdanlarına sığındıkları sürece, “aparat, kullanım aracı” olmaktan öteye gidemeyeceklerdir ki son referandum bunu bir daha gösterdi. Evvelde ve hâlihazırda cereyan eden bunca tarihi verinin ışığında, Batı(l) sömürü çetesinin bize dayattığı zorbalıkları reddedip köklerimize sarılma resti çekmeliyiz. Bu bir tercih değil zorunluluktur.
Ressam Bob, “Şuraya da küresel sömürü çetesinin tuzaklarına artık düşmemeyi düşünen Müslümanlar çizelim” demiş midir?!