CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı, son yerel seçimlerde “israf” vurgusunu ön plana çıkararak milletten hiç kimsenin beklemediği bir teveccüh gördü.
Yıllarca muhalefette olmanın vermiş olduğu bir iktidar arzusuyla bol keseden vaatler sıralandı!..
Ak Parti döneminde ülke ekonomisinin belli bir seviyeye gelmiş olması, kurumların büyümesi, belediyelerin belli bir sisteme kavuşması CHP’nin rahatça vaatlerde bulunmasını sağladı. Özellikle İstanbul, Ankara, Antalya gibi büyükşehir belediyelerinde büyük yatırımlar yapılmış olup artık meyve alma zamanının gelmiş olması da CHP’nin iştahını oldukça kabarttı. Hiçbir proje ortaya koymasa mevcut yatırımları tamamlayıp düzeni aynen devam ettirse zaten halk nezdinde memnuniyeti sağlar, hatta devam eden projeleri bitirdikçe memnuniyet oranını artırırdı.
Ancak niyet halis olmayınca; yalan, iftira ve hakaret gırla gidince sonuçlar da pek istedikleri gibi olmadı. Vaatlerinin hiçbirini yerine getir/e/mediler, yapmayacaklarını söyledikleri her şeyi yapmaya hatta yapacaklarını söyledikleri her şeyin ise tam tersini yapmaya başladılar!..
Kazandıkları hiçbir belediyede işçi çıkarmayacaklarını söylediler; daha mazbataları almadan tacizlere ve işçi kıyımına başladılar, sendika baskısı kurdular çalışanlar üzerinde!..
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun çıkardığı işçi sayısı beş bini geçmiş.
Yine İmamoğlu, seçimden önce İBB’de 1700 makam aracı bulunduğunu iddia etti ve seçimden sonra Yenikapı’da sergileyeceğini açıkladı. Yenikapı’ya 700 küsur araç toplayabildi, bunların da tamamına yakını hizmete özel araçlardı. Araçların önemli bir kısmı kamyonetler ve Clio araçlardan oluşuyordu. Çektiği en lüks aracın ise kendi başkan vekiline ait olması ise trajikomikti.
Hem araçları hizmet fazlası diye lanse edip hem de 990 araç için yeni ihaleye çıkması ise ayrı bir komedi. Üstelik 1.440 liraya kiralanan araçlar yerine 3.400 liraya araç kiralanmasının açıklamasını ise kendi seçmenlerine bırakıyoruz.
Yine ekmek, süt ve suyun ve de okul servislerinin İstanbul’da bedava olacağını açıklamıştı sayın başkan!.. Ancak gelinen noktada bugüne kadar eşine pek rastlanmayan zamlar yaptı her şeye: Servis ücretlerine %13, taksiye %48, minibüse %25, BELTUR’un işlettiği sosyal tesislerdeki yiyecek ve içeceklere %20, içme suyuna %25 ile %50 arasında zam yapıldı. En son halk ekmek fiyatlarına %40 oranında zam yapıldı. Daha önce de İSPARK’a %50 ile %100 arasında zam yapılmış, tepkiler üzerine ertelenmişti.
Tabii bunlara zam demek doğru değil; başkanımız çok hassas ve üzülüyor, böyle deyince kalbi kırılıyor. Burada yapılanı zam gibi kaba bir sözcükle ifade etmeyelim, finansal düzenleme diyelim.
İstanbul’un nimetlerini 16 milyon İstanbulluya adil bir şekilde paylaştıracağız diyen İmamoğlu’nun danışman, genel sekreter yardımcısı vb. etiketlerle birçok kişiye 30 bin ile 50 bin arasında maaşlar dağıttığı ortaya çıktı. Bunlar, birden fazla görevle üç dört maaş alıyorlar.
Siz yine de merak etmeyin, aceleye gerek yok; başkanın sözü var, 16 milyon olarak hepinize aynı maaşı verecektir!..
Yapılan icraatlar içinde ise en rahatsız edici olanı İBB TV’nin logosunun değişmesi oldu. 1969 yılında dönemin İstanbul valiliğinin açtığı yarışmayla belirlenmiş olan camili logonun yerine renkli duman logosu konulmuş. Bu zihniyetin cami rahatsızlığına yabancı değiliz; o renkli ve anlamsız logonun neyi çağrıştırdığını ise söylemeye gerek yok!.. Grafik sanatçısı Metin Edremit’in yaptığı logoda İstanbul’la özdeşleşen surlar, camiler ve yedi tepe var iken yeni logonun İstanbul’un hangi özelliğini yansıttığını sanırım başkan açıklar!..
Bugüne kadar yapılanlara ve yapılması düşünülenlere baktığımızda şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Biz bunları hak etmiş olabiliriz ama Peygamberimizin (sas) övgüsüne mazhar olmuş bu güzide şehir, kesinlikle bunları hak etmiyor!..