Malumunuz Ramazan denilince, toplumda herkesin aklına oruçtan önce “ne yemeliyiz” veya “nasıl yapalım, ne yiyelim de açlığı ve susuzluğu hissetmeyelim” gibi konular geliyor. İnsanların zihinlerine pompalanan “oruç tut, ama sakın aç ve susuz kalma” sloganı aslında pratik hayatta yerini bulmuş görünüyor.
Peki, gerçekte olması gereken bu mu, diye düşünmeli insan. Yılda sadece bir ay olan Ramazan, aslında ruhu ve bedeni bir nevi temizleme zamanı iken, görsel, işitsel ve yazılı ortamlardan gelen farklı yönlendirmelerle, sadece yemek çeşitleri ve aç-susuz kalmamak üzerine planların yapıldığı bir zaman dilimi haline dönüşüyor.
Çevremize şöyle bir baktığımızda Ramazan ayında daha çok israfın olduğunu, insanların daha fazla ve daha hızlı kilo aldığını ve buna bağlı olarak sağlık problemlerinin daha ciddileştiğini görmek çok da zor değil. Birkaç öğünün bir arada yendiği tam teşekküllü iftar davetlerinde, israf edilen yiyeceklerin ne kadar çok aç insanı doyurabileceğini ama bunun yerine yemeklerin atıldığını düşünmek insanı ciddi derecede üzüyor.
Peki ne yapmalı da bu derin mi derin endişeden kurtulup bu mübarek zaman dilimini maddi-manevi huzurlu, feyizli ve bereketli geçirmeli?
İlk yapılacak şey, yazılı, görsel ve işitsel ortamlarla olan ilişkinizi ve alakanızı en aza indirmek. Daha çok okumaya ve doğru kaynaklardan bilgi sahibi olmaya zaman ayırmak. Çünkü kişi doğru bilgi edindikçe ve elbette bunu hayatında uyguladıkça endişesi azalır.
Ramazan ayında elbette açlık ve susuzluk hissedeceğiz, hissetmeli de insan. Esas bunları hissetmezsek bir terslik var demektir. Endişeden kurtulup, vücudunuzu doğal, taze ve içeriği bozulmamış gıdalarla beslediğinizde zaten mesele kendiliğinden halledilecektir.
Öncelikle, vücudun su dengesini ve ihtiyacını gözetmeye önem vermek olmazsa olmaz kuraldır. Ayrıca iftar ve sahurda en fazla iki çeşit yemek olması, sakin ve huzurlu bir yemek ortamı hem Ramazan ayının ruhuna daha uygun olacak, hem de kişinin yaşadığı sağlık problemlerini en aza indirecektir.
Şunu önemle belirtmekte fayda var ki, midenin hacmi boşken yalnızca 50-70 ml. yani en fazla yumruğunuz büyüklüğündedir. Ancak genişleyerek 1 litre hacme ulaşabilir. Besin değeri olmayan rafine ve doğası bozulmuş gıdalar ve aşırı yemek, ayrıca karışık beslenmek hem mideyi daha da genişletir (4 litreye kadar), hem de doyma sinyalini oluşturmaz. Ve daha fazla yemeye sebep olur.
Kısaca özetlemek gerekirse, sadece Ramazan ayında değil her zaman, en fazla iki çeşit yemek, taze ve canlı sebzelerle beslenmek, su içme kurallarına (Bkz. Alkali Vücudun Sırları Kitabı sf 229.) önemle dikkat etmek, iyi çiğnemek, vücudunuzu daha sağlıklı ve daha dinç hale getirecek, varsa sağlık problemlerinizin ciddi derecede azalmasını sağlayacaktır.
Ramazan ayı, hayatınızda bu olumlu dönüşümü başlatmak için hem maddi hem manevi açıdan en uygun zamandır.
Yazarın web adresi: www.emineakin.com